Bu şehirde ilk sabah..
Gözlerimi sol yanımda huzurla uyuyan, uykusunda hayalimize gülümseyen sana değil kırmızı, beyaz sardunyalara açıyorum. .Güneş çoktan doğmuş. .
Sabahın serinliği geçmiş..
Elimi göğe uzatıyorum, şehrin alnına yaslıyorum..
Öğle ateşi şimdiden şimdiden çıkmış. .
Üzerimdeki örtüyü iteleyerek doğruluyorum..
Örtüye gökten düşmüş gibi bakıyorum.
Çünkü üzerime örtü aldığımı hatırlamıyorum. .
'Uyuyanın üzerine kar yağarmış' diyerek annemin örttüğü belli.
Haziran sıcağı ile dışarda uyumam da kimseye dert olmamış.Ayaklarım çimlerin serinliğine sokulurken hamaktan kalkıp uzun uzun geriniyorum.
Birkaç mekikle tamamen ayıkıyorum. .
Ama SeungSoo amcanın süprizi ile neye uğradığıma şaşırıyorum.
Değerli bahçesine otomatik fıskiyeler yerleştirmiş...
Bir anda ortaya çıkıp çalışmaları ile ıslanınca benim kadar ıslak çimlere uzanıyorum.
Fıskiyeler ortadan kaybolana kadar öylece kalıyorum.
Haliyle sırılsıklam oldum..Üzerimden damlayan su ile eve geçip onun odasına giriyorum.
Yatağında saçı, üstü başı dağınık yatıyor. Üzerinde siyah bir atlet ve dizinin biraz üstünde biten gri bir şort var.
Başkasına ait bir şeye izinsiz bakıyormuşum gibi mahcup ve suçlu, bakışlarımı çeviriyorum.
Kalbim yine sızlıyor.Başkasına ait misin gerçekten?
Üzerimdeki ıslak kıyafetlerden kurtularak duş alıp çıktığımda teki açık gözü ile rastlaşınca duruyorum banyo kapısının önünde.
Uyanık mı, uykulu mu emin olamıyorum çünkü sessiz ve hareketsiz beni izliyor.
Saçlarımı kurulayarak odada ilerleyip valizime eğiliyorum.
Üzerime bordo bir tişört geçirip havluyu boynuma atıyorum.
Yatağın ayak ucunda durup tek gözüne söyledim."Birlikte uyumamızın sakıncası var mı?"
Tek gözü de kapanırken mırıldanıyor.
"Ne zaman sakıncası oldu ki?!"
Ne zaman sakıncası oldu ki...
Bu sözü zihnimin ve kalbimin her köşesine umut dağıtırken yanına uzanıyorum.
Sol yanımda sere serpe yatıyor.
Ona sarılmak için can atan kollarım karıncalanıyor..
Açıkta kalan karnındaki her bir benden öpesim var."Neye gülüyorsun?"
Sorusu ile sol yanıma döndüm.
Kalbime avuç avuç serptiği umuttan hasıl silinmeyen gülümsemeyle ona baktım."Öyle.."
"Öyle ne hyung?"
Dağınık saçlarını avuçlamak için sızlıyor ellerim.
"Bilmem.."
Kaşlarını çatacak oluyor ama dayanamayıp o da kıkırtılarla gülüyor.
Gülüşü hala can suyu gibi her bir hücreme hayat veriyor, en çok da umut..Sesi kalınlaşsa da sıcak ve yumuşak..
İçimi titretiyor her sözünde. ."Söylesene hyung.."
"Neyi?!"
"Hiç seviştin mi biriyle?!"
Tükürüğüm bir anda boğazımda kalıyor ve kuru bir öksürükle boğuluyorum.
Ellerinden içtiğim birkaç yudumla geçiyor her şey. .
Tırnaklarını hala kısacık kesiyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fincanında Yeşil Güller Vardı.. 《Dörtleme》
FanfictionNe sevmekten korktum ne de kaybetmekten.. Ben seni sarıp sarmaladım kalbimde Kokladım, öptüm dallarından Her nereye baksan ben varım gayrı Geçemezsin sevdamın üzerinden Gidemezsin bu gönülden öteye İlle de ben ille de sen artık. . İlle de aşk ille...