2. BÖLÜM

49 8 2
                                    

Arkamı dönmemle karşılaştığım manzara karşısında adeta şok geçirdim.

Bu kadar dikkatsiz olamam değil mi? Bu kadar da olmaz ama. NE YANİ ONCA ALDIĞIM KIYAFETİ BİR BAŞKASININ POŞETİYLE KARIŞTIRIP EVE GETİREN BEN DEĞİL MİYİM DE BUNLARI SÖYLÜYORUM??
AMAN ALLAHIM SANIRIM KAFAYI YEDİM...KENDİ KENDİME KONUŞUYORUM...

Elimdeki t-shirt ve eşofmanları yatağa bırakıp poşetin içindekileri yeniden elime aldım. İçinde bulunan eşyaları yeniden incelemeye başladım. Ama bunlar benim aldığım ayakkabılar ve kıyafetler değildi. En öncesinde Allah aşkına ben erkek şortu giyer miyim bir düşünelim??
Hayır. Elindekileri indirip elime ayakkabı kutusunu aldım. İçini açıp baktığımda benim aldığım ayakkabının ucu gümüş kaplı rengi vardı. Bu ayakkabıyı görünce aklıma direk yanımda benimle beraber ayakkabı alan kişi geldi.

AMA BU BİZİM ARABYA VURAN KİŞİNİN ARKADAŞI DEĞİL MİYDİ?? AY ALLAHIM ŞÜKÜRLER OLSUN...EN AZINDAN YABANCIYA GİTMEMİŞ.

Ben bunları düşünürken içeri Gökçen ve Belgin girmişti. Kapıyı açınca bir bana, bir elimdekilere bakıyorlardı.
Yanıma gelen Gökçen elimdeki ayakkabıyı ve yatağın üzerindeki erkek kıyafetlerini görünce bana şaşkınlıktan patlayacak kadar şaşkın gözlerle bakmaya başladılar. Sonra Gökçen yatağa yaklaşıp kıyafetleri eline aldı. Ve bana dönerek:
"Bunları ne yapacaksın Naz?!"dedi.
"Ya, hani şu arabamıza çarpanların bir tane arkadaşı vardı ya işte onunkiyle karışmış."dedim.
"Sen onla ne zaman karşılaşıyor ve ne zaman poletleri karıştırabilecek kadar yakın oluyırsunuz!? Ve de sen karışturdığın kişinin o olduğu tam olarak nerden biliyor?"
"Ayakkabı alırken yan yana kasalarda ödemeyi yaptık. O zaman da poşetimi yere indirmiştim. Ondan galiba."
"Offf... Tamam... Zaten yarın gelecekler şoşetlerini de verirsin."
"Tamam."dedim ve poşetin içidekileri toplayıp yeniden poşete koydum. Sonra da bizimkilere dönüp:
"Siz aşağıya gidin. Ben bunları giyip geliyorum."dedim yatağın üzerindeki t-shirt ve eşofmanı göstererek.
"Size de çıkardım. Onları da siz giyin."diyip diğer iki t-shirt ve eşofmanı da onlara uzattım. Odadan çıktıklarında ben de banyoya girip ilk önce bir duş aldım. Sonra da üzerime kıyafetleri giyip banyodan çıktım. Saçımı da kurutup bağladıktan sonra aşağıya indim.

Bizim kızlar üzerlerini değiştirmiş oturuyorlardı.
"Aç mısınız? Bir şeyler getireyim mi?"
"Yok ya. Ben aç değilim."dedi Ebru.
"Siz?"
"Ben de değilim."
"Ben de değilim."
"İyi o zaman."deyip koltuklardan birine oturdum.
Uzun bir süre sonra birden telefonum çalmaya başladı. Baktığımda bilinmeyen bir numaraydı. Telefonu açıp:
"Buyrun."dedim.
"Şey ben Naz hanımı aramıştım."
"Evet benim."
"Şey ben sizin arabaya çarpan kişinin arkadaşıyım. Galiba bizim poşetler karışmış."
"Aaa... Evet. O sizdiniz değil mi? Benim ayakkabımın gümüş rengini alan."
"Evet. Şu anda onlar bende. Ben size yarın getirebilirim. Siz bana ev adresinizi mesaj olarak atabilir misiniz?"
"Tabiki."
"Peki o zaman. Size iyi geceler."
"Size de." diyip telefonu kapatıp bizimkilere döndüm:
"Kızlar o kıyafetler size dediğim çocuğunmuş. O aradı. Yarın getirecekmiş."
"Hııı... İyi... Arabyı da almaya gelecekler miymiş peki?"
"Ay Gökçen... Sen de şu çocuğa taktın ya..."
"Evet taktım... O benim bu hayatta sahip olabileceğim tek arabayı mahvetti."
"Altı üstü arka tarafı yamuldu Gökçen." dedi Ebru.
"Altı üstü mü? Onu alabilnek için o eşekler gibi çalışmadı ama."
"Neyse ya... Uykunuz var mı?"dedim.
"Evet. Bu gün çok yoruldum."dedi Belgin.
"Benim de uykum geldi."dedi Ebru.
"Tamam o zaman. Ben sizin yerkerinizi ayarlayıp geleyim."dedim ve ayağa kalkıp merdivenlere doğru ilerlemeye başladım.

Yataklarını düzenledikten sonra aşağıya inerek:
"Hadi artık yukarı çıkın. Yataklarınız hazır."dedim. Onlar da benle birlikte tekrar merdivenleri çıkmaya başladık. Onların odalarına girince kapıyı kapatmadan önce yine onlara dönüp:
"Size iyi geceler."dedim.
"Sana da."dediklerinden sonra odadan çıkıp kapayı kapattım ve odama doğru ilerlemeye başladım. Odama girince ilk başta yatağa uzanıp uyumaya çalıştım.

3 HARF (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin