Yakındaki bir alışveriş merkezine gidip en üst kattaki sinema salonuna çıktık. Ve hala ne isteyeceğini karar vermeye çalışıyorduk.
"Her hangi bir aksiyon filmine gidelim işte ne dırdır yapıyorsunuz..."diyen Kai sonrası konuşan Xiumin:
"Kızlar izlemek ister mi acaba?"diyip bize döndü.
"Olur bana farketmez."dedim ilk olarak. Diğerleri de bu fikri onayladıktan sonra hep birlikte ordu halinde gidip 8 kişiye birden asksiyon filmine bilet aldık ve sinema salonuna gidip yerlerimize oturduk. Yanımda oturan Chanyeol:
"Bekleyin hemen geliyorum."deyip oturduğu yerden ışık hızında kalkıp tekrar kapıdan çıktı. Ben ve diğerleri ise onun arkasından anlamsız bakışlar ile onu uğurladık. Kısa bir süre sonra hiç yokluğunu faketmediğimiz Luhan ve ışık hızına meydan okuyan Chanyeol kapıdan geçip yanımıza geldiler. Ellerinde patlamış mısırlar, kolalar, gazozlar ve cipsler vardı. Nasıl taşıdıklarını ve nasıl buraya kadar getirdiklerini bilmesek de elindekilerden birer tane alıp arkamıza yaslandık.
"Bu kadar şeyi nasıl sadece ikiniz taşımayı başardınız hala anlamış değilim."diyen Xiumin ile hepimiz birden gülmeye başladık.
"Ellerimiz de var her halde. O kadar da değil..."dedi Chanyeol.
"Ne var sanki, içecekleri ben taşıdım, diğerlerini de Chanyeol taşıdı. Olağan üstü güçlerimizin olduğunu felan mı sanıyorsunuz?"dedi Luhan.
"Yooo... Sadece merak ettik."dedi hiç de inandırıcı olmayan bir şekilde. Ve arkasına yaslandı. Biz de film başladığı için beyaz, büyük perdeye döndük.
Yerimiz en ön sıradan 3 arka sıra olduğu için hiçbir sorun yoktu. Ta ki yanımda oturan Chanyeol'ü diğer yanında oturan Belgin ile bir birlerine sarılırken görene kadar. Gözlerimi büyütüp bizden başka kimsenin olmadığı salonda yüksek sesle:
"SİZ NE YAPIYORSUNUZ BE?!"diye bağırdım. İkisi birden ilk önce sadece oldukları pozisyondan bana baktılar ama sonra kollarını birbirlerinden ayırıp eski pozisyonlarını geçtiler.
"B-bir şey yapmıyordum ya... Ş-şey korkmuşuz da ondan..."dedi Belgin utangaç ve telaşlı bir halde. Chanyeol ise çoktan bir eline cipsini diğer eline ise kolasını almış filme odaklanmışa benziyordu. Onun dizine vurup:
"Sen de bu işten ayrıldığını sanma. Seni çok pis döverdim ama... Neyse..."deyip kolamdan bir yudum aldım ve filme döndüm.
Biraz zaman geçtikten sonra, ara verildiğinde yerimden kalkmak yerine yerine iyice sindim. Diğerleri sie ayaklanmıştı. Bir an durup 'acaba film bitti de ben mi bilmiyorum?' diye düşünmedim değil ama sonra:
"Nereye gidiyorsunuz ya?"diye içimi okumuşçasına soran Xiumin ile merdivenlerde olan Luhan:
"Hep burada oturmaktan sıkılmadınız mı? Dışarı çıkıp hava alacağız."dedi. Xiumin ise gülüp:
"Buradaki hava değil mi sanki?"diye kulaklarımı dolduran o iğrenç espriyi ne kadar umursamamaya çalışsam da yüzümü ekşitmekten de geri kalmamıştım.
"Siz çıkın. Ben içeride kalacağım."dedim.
"Ben de..."dedi Xiumin Luhan'a ve Luhan da diğerlerinin peşinden gitti.
"Buradan sonra yine eve mi gideceğiz?"dedim.
"Bilmem diğerlerine soralım. Olmazsa biz diğerleriyle bir yere gideriz, siz eve gidersiniz."dediğinde ona dönüp:
"Niyeymiş o? Biz niye sizinle o 'bir yerlere' gelemiyormuşuz?"dedim. Gülüp:
"Şaka şaka... Dondurma yemeye gidebiliriz, starbuck'a gidebiliriz... Daha bir sürü yer var."dedi. Kısa bir sessizlikten sonra kendi kendime:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 HARF (Ara Verildi)
Short Story..... "Sence insanı anlatan en iyi kelime nedir?" "Aşk" "Peki bu senin için ne ifade ediyor?" "Sadece 3 Harf o da sensin." ....