4. Bölüm

41 7 13
                                    

Sabah ard arda basılan kapı zili ile uyandım. Hemen yataktan kalkıp odadan çıktım ve merdivenlere doğru hızla ilerledim. Kapının önüne gelince bir hışımla kapıyı açtım. Ama karşımda gördüğüm kişiler hiç de beklediğim kişiler değildi. Tabiki Xiumin, Kai, Chan ve Luhan gelmişti.
"Günaydın."dedi içeri geçerken hepsi.
"Sizin burda ne işiniz var?"dedim.
"Ne yani arkadaşlarımızın evine gelemez miyiz?"dedi Kai.
"Gelirsin de saat sabahın 6'sında mı gelirsin?"dedim.
"Olabilir. Belki kahvaltıya geldik."dedi.
"Sizi kahvaltıya çağıran oldu mu? Kızlar şimdi yatıyordur. Size kim kahvaltı hazırlayacak?"dedim. Hepsi birden:
"Seeeen."dedi.
"Ben bu kadar kişiye nasıl kahvaltı hazırlıyım? Hem siz neden benim evime geldiniz?"dedim.
"Çünkü sadece senin evini biliyoruz."dedi Chan.
"Kızlarla beraber kalmıyor musunuz?"dedi Luhan.
"Hayır onlar ayrı evde yaşıyorlar." dedim
"Hmm... O zaman sen evlerinin adreslerini söyle biz alıp gelelim."dedi Chan.
"Ağğa... Neden Chan bey?"
"Çünkü biz öyle istiyoruz."dedi.
"Bekleyin ben onları arayayım da hazır olsunlar."dedim tekrar odama çıkarken. Odama gidip tekefonumu aldım ve Ebru yu aradım. Ebru telefon bir iki. Defa çaldıktan sonra açtı. Ben ise hemen hızlıca:
"Luhan ve diğerleri burda çabuk gelin."dedim ve telefonu kapattım. Aslında bunu yapmamam gerekti ama eğer onun konuşmasını bekleseydim kesin reddederdi.

Hazır oradayken üzerimi de değiştireyim

Diyerek gardolaba yöneldim.

Üzerime birkaç bir şey giydikten sonra tekrar aşağıya indim. Merdivenin son basamağını da indikten sonra salona şöyle bir baktım ama diğerleri yoktu. Bahçeye açılan kapıya doğru gidince hepsinin birden bahçedeki sandalyelere oturduğunu görüp yanlarına gittim. Benim geldiğimi gördüklerinde Kai beni baştan aşağı süzüp:
"Yine çok güzelsiniz bakıyorum da."dedi. Ben de:
"Sağol. Bu arada günaydın ve hoşgeldiniz."dedim. Onlar da 'hoşbulduk'dedikten sonra Luhan:
"Gelecekler mi? Aradın mı?" diye ardı ardına sorular dizdi.
"Evet aradım ama soruma cevap vermediler."dedim. Yüzünü buruşturup:
"Niye ki? Gelmeyecekler mi yani?"dedi.
"Aradım ama açar açmaz 'çabuk buraya gelin. Luhan ve diğerleri burada'dedim ve telefonu kapattım. Böyle yapınca kesin gelirler."dedim.
"Çok iyi taktikmiş."dedi Xiumin.
"Hm, hm... Evet Naz hanım. Dünkü iddiayı unutmayınız herhalde."dedi Kai.
"Tabiki unutmadım. Ama keşke siz unutsanız."dedim. Bu dediğime kahkaha atıp:
"Unutmayız biz, unutturmayız da."dedi Kai.
"Hadi ne istiyorsan söyle."dedim Kai'a bakarak.
"Şimdilik bir şey istemiyorum. Yeri gelince kullanacağım."dedi.
"Ne zaman yeri gelecek ve neyi bekliyorsun?"dedim.
"Sonra öğrenirsin."dedi yandan bir gülüş atarak. Tam ısıra içerden kapı zilinin sesi geldi. Bende hemen kalkıp içeri girdim ve hızlıca kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açınca tabiki de karşımda: Ebru, Gökçen ve Belgin vardı. Hepsi birden içeri geçince:
"Neden telefonu yüzüme kapattın?"dedi Ebru.
"Öyle yapmasam gelmezdiniz."dedim.
"Diğerleri nerede?"diye sordu Belgin.
"Bahçede oturuyorlar."dedim ve hep beraber bahçeye doğru yürüdük. Bahçe kapısından içeri girince hepsi birden 'o'layınca ilk başta biraz şaşırdım.
"Ne oluyoruz be?"dedi Gökçen.
"Hepiniz yine çok güzel olmuşsunuz."dedi Kai. O sırada Gökçen'e baktığımda yüzünün kızardığını ve utandığını gördüm. Bunu Chan ve Belgin de görmüş olmalı ki bu sefer ikisi birden 'o'lamaya başladılar. Ve tabiki bu Gökçen'i daha çok utandırıyordu. Kai ise gülüyordu.

********

Kısa süre sonra kahvaltıları hazırlayıp masaya oturduk. Masayı bahçeye, salıncağın yanına kurmuştuk. Masada daire şeklinde Ben, Kai, Xiumin, Gökçe, Chanyeol, Belgin, Luhan ve Ebru oturuyorduk. Garip bir şekilde ve çok derin bir sessizlikte kahvaltımızı ediyorduk. Sessizliği bozan Xiumin oldu:
"Neden aynı evde yaşamıyorsunuz?"dedi.
"Sana ne?"dedim. Bana kaşlarını kaldırarak bakıp:
"Merak edemez miyim?"dedi.
"Edebilirsin."
"O zaman ediyorum. Neden?"dedi. Bıkmış bir halde:
"Benim ailem yanıma çok gelir o yüzden."dedim.
"Şimdi de gelmezler değil mi?"dedi Can endişe içinde.
"Bilmem, belki de gelirler."dedim kızlara göz kırparak.
"Baban da gelmez di mi?"dedi yutkunarak. "Neden gelmesin? Gelir tabiki."dedim. Yerinden rahatsız olmuşçasını biraz olmuşçasını hareket etti. Ben ise bu haline alttan alttan gülerken Kai:
"Ya dalga geçiyor Hyung. Ciddiye alma."dediğinde kaşlarımı çatıp ona bakmıştım.
"Neden ciddiye almasın doğruyu söylüyorum. Değil mi kızlar?"dedim kızlara dönerek. Hepsi birden:
"Evet."dediğinde ona kaşlarımı kaldırıp 'gördün mü?' bakışı attım. O da:
"Biliyorsun. İdaadan dolayı hala benim elimdesin."dedi.
"Evet... Biliyorum... Herkes de biliyor..."dedim.
"Sana istediğim zaman istediğim şeyi yaptırabilirim biliyorsun değil mi?"dedi kaşlarını kaldırarak.
"Evet, yaptırabilirsiniz ama bu sadece bir hafta için geçerli, sonraki hafta sizin canınız okuyabiliriz."dedim sinsice gülerek.
"O zaman sadece şimdilik zamanımız var. Onu da için elimizi çabuk tutmalıyız değil mi?"dedi benim gibi sinsice gülüp. Daha sonra elini bir peçete ile silip sandalyesine yaslandı ve:
"Hadi burayı kaldırın."dedi. O sırada ağzında hala chappche dolu olan ve hala da yemeye devam eden Ebru:
"Ben hala yemek yiyorum!"dedi ağzındakini hala tırmanırken. Bu haliyle çok tatlı ve komik duruyordu onun için hepimiz birden onun bu haline gülmüştük. O da bizimle birlikte gülmüştü.
"Tamam o zaman Ebru hanım yemeğini bitirdikten sonra topluyorsunuz."dediğinde tekrar kaşlarımı atmıştım bir cevap vermemiştim. Onun yerine ağzımı yanımdaki peçetelikten bir peçete alarak sildim ve arkama yaslanıp ellerimi göğsümde birleştirdim.

Mutfakta çıkardığım kahverengi ceketim yüzünden sabahın serinliğinden üşümüş ve yerime daha çok sinmiştim. O arada Ebru da yemek yemeyi bitirmişti. Biz de tabakları topladık ve mutfağa götürüp yerlerine yerleştirmiştik. Şimdi ise hepimiz yeniden bahçeye çıkıp bahçe oturaklarına oturmuştuk. Erkekler telefonlarıyla oynuyor, biz ise birbirimize kaş göz işareti yapıyorduk. Kai birden kafasını telefondan kaldırmayarak:
"Birbirinize kaş göz işareti yapmayı keser misiniz?"dedi.
"Hepiniz böyle telefonlarınızla uğraşmaya devam mı edeceksiniz?"dedi Gökçen diğerlerine dönüp.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?"dedi Luhan.
"Bilmem, şu zekiliğinizi konu alalım diyordum."dedi Gökçen.
"Ne?"dedi anlamaz bakışlar arasından.
"Boşver."dedi.
"E hadi bırakın şu telefonları ya."dedim diğerlerine dönerek.
"Tamam... Bıraktık... Ne yapacağız şimdi?"dedi elindeki telefonu masanın üzerine bırakan Chan.
"Ona da siz karar verin bir zahmet."dedi Gökçen.
"Hadi kalkın."dedi ayağa kalkıp üzerini düzelten Kai.
"Nereye?"dedi Belgin.
"Sinemaya gidelim."dedi diğerlerini de kaldırırken.
"Sinemaya mı?"dedim ona bakarak.
"Evet. Neden bu kadar çok şaşırdın?"dedi gülerek.
"Ne yapacaksınız sinemada? "dedim.
"Acaba ne yapacağız?"dedi. Biraz düşünür gibi yapıp:
"Koltukları saymaya gideceğiz."dedi. Göz devirip ilerlemeye başladı. Diğerleri ise arkasındaydı.
"Hakikaten gidecek misiniz?"dedi Belgin arkalarından.
"Evet, gelmek isteyen gelebilir."dedi bende onlar bahçe kapısından çıkarken istemsizce, oflayarak ayağa kalkıp onların peşinden ilerlemeye başladım. Diğerleri de arkadan geliyorlardı.

Gardolabın üzerinden çantalarımızı da aldıktan sonra kapıyı açıp hep beraber dışarıya çıktık. Arabaya gelince diğerlerine dönüp:
"Hepimiz birden bu araba nasıl sığacağız?"dedim.
"Sığarız ya... Şimdi ben arkaya otursam kucağıma Luhan Hyung otursa..."diyen Chanyeol kafasına yediği tokatta sonra düşünmeyi kesip ciddileşti. Xiumin ise:
"Ben sizi benim arabamla götüreyim."dedi bize dönerek.
"Çok sağol. Bunlarla gitmekten iyidir."dedi Gökçen ve Xiumin'in yanından geçip önden ilerlemeye başladı. Xiumin ise Gökçen'e dönüp:
"Araba orada değil... Şurada..."dedi sağ tarafı göstererek. Biz gülmemek için dudaklarımızı ısırırken Gökçen:
"Sağol."dedi ve diğer tarafa doğru ilerledi. Siyah olan arabaya doğru ilerlediği zaman Xiumin:
"O araba değil."dedi biz yine gülmemek için savaş verirken Gökçen:
"NEREDE BU ARABA?!"diye sinirle bağırdı ben ise daha fazla kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım. Benim ardımdan diğerleri de aynı şekilde kahkaha atmaya başladığımda Gökçen arkasını dönüp bize sert bakışlarını gönderdi ve:
"Geliyor musunuz gelmiyor musunuz?"dedi. Kahkahalarımız zorlukla durdurup hep birlikte Xiumin'in arabasına doğru ilerledik...

Devam edecek

Bölümü burada bitirmek hiç istemezdim ama değer bölüme de yer kalsın değil mi?

Bölüm nasıldı?

Bu arada medyadaki fotoğraf Nct'nin yeni klibi için çekilmiş fotoğraflardan birisi. NCT YENİDEN GELİYOR!


3 HARF (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin