Bölüm 1: Kozadaki Kelebek

846 59 96
                                    


Bölüm 1: Kozadaki Kelebek


   Bir öğleden sonra, güneş 45 derecelik bir açıyla düşerken kanal binasının açık çatısına, koyu kahve saçlı genç stajyerin cep telefonunu tutan elleri ter içinde kalmıştı. Üzerindeki kaşe paltosuna terli ellerini sürerek kurulamaya çalışırken telefonu paltosunun cebine koydu, fakat avcuna yapışan tozlara engel olamıyordu.

   Biraz önce  aceleyle, ellerinin terlemesine sebep olan mesajı atıp çok önemli olduğunu söyleyerek staj yaptığı departmandaki Birim Şefi'ni çatıya çağırmıştı konuşmak için. Ona itiraf etmesi gereken, daha fazla içinde tutamayacağı bir konu vardı. Bu yüzden heyecanla bekliyordu, bir süredir hayallerini süsleyen adamı. Heyecandan yerinde duramıyor, duramadıkça arşınlıyordu çatının beton zeminini.

   Yaklaşık beş dakika sonra gelen Birim Şefi, onu görür görmez hoşnutsuzca söylenmişti, şikâyet eder gibi. Kulağa oldukça kaba geliyordu sözleri. "Ne var? Ne diye çağırdın beni buraya? İşim gücüm olduğunu bilmiyor musunuz, Kim Taehyung-ssi?"

   Fakat heyecandan kalbi gümbür gümbür atan genç stajyer, onun kabalığını görmeksizin başını eğip titrek bir sesle "Üzgünüm sunbae-nim, işinden alıkoyduğum için." dedi ve eğdiği başını yerden kaldırıp ekledi bir çırpıda, onun gözlerinin içine bakarak. "Ama mutlaka söylemem gereken bir şey var. Şimdi söyleyemezsem asla söyleyemem."

   "İyi. Neymiş?" diyerek umursamaz bir tavır takınmaya çalışan Birim Şefi, onun bakışlarındaki kararlılığa bakarak ne hakkında konuşacağını kolayca söyleyebilirdi. Fakat bunu bildiğini belli etmek işine gelen bir şey değildi elbette.

   "Sunbae-nim ben..." diye başlayan Taehyung, derin bir soluk alıp tek nefeste söyledi her şeyi. "senden hoşlanıyorum."

   Birim Şefi başta sessiz kaldı ve gencin meraklı ifadesini izledi kısa bir süre. Biliyordu sonunda bunu yapacağını, bu günün geleceğini. Fakat bu kadar çabuk olmasını beklemiyordu. Nasıl olursa olsun onu bu düşünceden vazgeçirmeliydi ve bu yüzden kibarlık yapamazdı.

   "Ne? Bu muydu yani?" dedi en sonunda, en kaba şekliyle. Alay eder gibiydi sesindeki tını. Fakat Taehyung sadece şaşkındı.

   "Ha? Şaşırmadınız mı?" diye soran genç stajyer anlayamamıştı henüz. 'Acaba sözlerimi yanlış anlamış olabilir mi?' diye düşünmeye başladı. Fakat Birim Şefi acı gerçeği bir tokat gibi yüzüne vuracaktı biraz sonra.

   "Nesine şaşırayım bunun? Buradaki herkes biliyor zaten." diyen otuzlu yaşlarının başındaki adam duraksadı ve yüzüne alaycı bir tebessüm yerleştirerek devam etti. "Yoksa tek bilmeyenin ben olduğumu falan mı sanıyordun? Hadi canım! Sen o kadar belli ederken anlamamam için salak falan olmam gerekiyor."

   Nihayet anlamaya başlamıştı Taehyung, kırıcı sözlerle reddediliyordu. Alaya alınıyordu. Hisleri yüzünden küçük düşüyordu. Çünkü hoşlandığı adam onunla ilgilenmiyor, biraz bile ilgi duymadığını açıkça belli ediyordu. Artık anlamıştı.

   "Öyleyse... Bu reddedildiğim anlamına mı geliyor?"

   Sormasa bile cevabını biliyordu Taehyung. Fakat bir ihtimal yanılmış olma payını da hesaba katarak sormak, cevabını kendi kulaklarıyla duymak istemişti. Belki sebebini de öğrenebilirdi böylece.

   "Üzgünüm." dedi Birim Şefi, sesi bu kez mahcup çıkıyordu. "Sen iyi birisin fakat ben o anlamda senden hoşlanabilecek biri değilim Taehyung-ah." dediğinde onu açıklamasız bırakmadı ve sebebini de açıkladı. "Ayrıca geçen ay nişanlandım ve bu yaz düğünüm var. Duygularını bu şekilde incitmek istemezdim ama beni unutmaya çalış. Şimdi gitmeliyim."

✓ 짝사랑 | Crush Of A Butterfly [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin