Bölüm 2: First Love Vs. Unrequited Love

479 62 25
                                    

Bölüm 2: First Love Vs. Unrequited Love

   Bir hafta geçmişti, yorucu ve koşturmacayla. Yeniden mesainin son günü olan cuma gününü gösteriyordu takvimler. Sadece birkaç saat daha dayanacak ve sonra tüm hafta sonunu uyuyarak geçirecekti, kimseye takılmadan ve hiçbir şeyi düşünmeden. Neyse ki yakın zamanda kimseden hoşlanmaya başlamamış ya da kimseye âşık olmamıştı. Öyle sanıyordu. Belki de en son Yoongi ile yaptıkları konuşmalar biraz olsun etkili olmuştu hislerini kontrol etmede. Böyle düşünüyordu.

   Fakat bir yandan da kendini Yoongi'yi hayal ederken buluyordu istemsizce. Anlam veremiyordu bunu neden yaptığına... Fark ettiğindeyse bu düşünceleri hızlıca uzaklaştırmak için kafasını hoyratça sağa sola sallayarak Yoongi'nin söylediklerini hatırlatıyordu kendine. "Kendine gel Kim Taehyung! Bu aşk değil! Aşk değil! Aşk değil! Sadece hoşlantı! Hayranlık! Aşk değil! Düşünmeyi bırak!"

   Yine o anlardan birini yaşarken farkına vardı ve aniden kendini tokatladı, radyo yayınının sürdüğü yayın odasının en arka saflarında. Sesi duyup ona doğru bakanların meraklı bakışlarının ağırlığını hissetmesiyle de utanmıştı ve sorun yokmuş gibi gülmeye çalışarak hemen oradan çıktı, kimsenin bir şey sormasına fırsat vermeden. Fakat koridora çıkar çıkmaz karşısında Yoongi'yi bulmayı hiç beklemiyordu.

   "N'aber?"

   Büyüğün dudaklarının oynadığını görmüştü Taehyung, ancak ne söylediğinden pek emin değildi. Duyamamıştı. Çünkü o sırada düşüncelerini ehlileştirmekle fazlasıyla meşguldü. Bunun sadece hayal olduğuna inanmak istercesine kendini yeniden tokatladığında ikinci tokadı atamadan Yoongi onu durdurup "Taehyung-ah, ne yapıyorsun sen? İyi misin?" diye soruvermişti.

   Gerçekten yorucu olmaya başlamıştı artık bu hislerle başa çıkmak ama biliyordu, gerçek değildi. Düşündüğü gibi aşk değil sadece etkilenmek, hoşlanmak ya da hayranlık duymaktı. Yanılıyor muydu, yoksa Yoongi yanlış mı biliyordu? Emin olamasa da biraz daha zaman geçmesini beklemeli ve sonra onunla konuşmalıydı. Bir sonuca varamayacak olsa da içinde tutmaktan daha iyi olacağını biliyordu, birçok kez tecrübe etmişti bunu. Reddedilmeye de alışkındı nasılsa.

   Dalgın gözleri yeniden odağını bulurken kendine gelen genç "Oh, i-iyiyim. Yok bir şey." diyerek yürümeye başladı şaşkın bir ifadeyle. Gencin öylece yanından geçip gitmesi Yoongi'yi tedirgin etmişti ve korkmasına sebep olmuştu. Bu gidişle kendisine bir zarar verebileceğini düşündüğünde sessizce onu takip etmeye başladı fakat nereye gittiğini anlayamamıştı.

   Merdivenleri kullanıp birkaç kat yukarı çıktıktan sonra o kattaki tuvaletlere yönelmiş ve içeriye girmişti Taehyung. Üstelik bu tuvaletler tadilatta olduğu için kapılarda kullanılmaması konusunda uyarı yazıları asılıydı. Tabii özellikle buraya geldiyse ne yapacağını kestirmek çok da zor değildi; fakat neden birden bire?

   Bunu garip bulmuştu Yoongi ve biraz sonra o da peşinden içeriye girmişti. Tüm kabinlerin kapısı kapalı olduğu için başta nerede olduğunu göremedi, ancak başını hafifçe eğip kapıların altından baktığında hemen görmüştü onu. En azından onun ayakları olduğuna emindi.

   Taehyung'un olduğu kabine biraz daha yaklaşıp kulak kabarttığında hışırtılar ve düzensiz nefes alışverişlerini duymuştu. Tahmin ettiği şeyi yapıyor olmalıydı. Ona seslenip seslenmeme konusunda tereddüt etti bir anlığına fakat sonra vazgeçerek susmaya karar verdi. Sessizce oradan çıkmaya çalıştığındaysa ekstra dikkat etmesine rağmen kapının girişini kapatan kalaslara ayağı takılmıştı ve büyük bir gürültü çıkarmıştı ister istemez. Hâlbuki içeri girerken böyle olmamıştı.

✓ 짝사랑 | Crush Of A Butterfly [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin