Kadının söyledikleri kulağımı çınlatmaya devam ediyordu. Kadın Defol git dedi ve yere yığıldı. Ne yağacağımızı şaşırdık. Kadının kardeşi durmadan ağlıyordu. Ne yapacağımızı hiç bilmiyorduk.
"Lydia ne yapıcaz? Kadın yığıldı. Ne yapıcaz nee?" Daisy sinir krizi geçiriyor. Onu sinir krizinden atlatmak, deveye hendek atlatmaktan bile daha zor. "Daisy sakin ol lütfen. Şu an da tek yapabileceğimiz şey ambulansı aramak. Anlıyor musun? " "Buraya hiç gelmemeliydik. Hata yaptık lydia hata!!" "Biz nereden bilebilirdik kadının bizi gördüğü zaman fenalaşacağını?" Ambulans sesleri yaklaşmaya başladı. Umarım kadına bir şey olmaz. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Ambulanstan inen adamlar kadını sedye ye yatırıp ambulans aracına bindirdiler. Kadının kardeşi bizi öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ama biz ne yaptık ki? Nereden bilebilirdik böyle bir olay olacağını? "lydia hadi bizde gidelim." "Tamam hadi gidelim." "daisy 'le bir taksi' ye binip şoför'e ambulansı takip etmesini söyledik. "Lydia kadın iyi olucak değil mi? Eğer o kadına bir şey olursa kendimi hiç affetmem" "Evet bende affetmem. Çünkü çok kötü bit olaya vesile olduk ve bu beni kahrediyor."
**********
Hastaneye vardık. Kadını hemen yoğun bakıma aldılar. "Durumu o kadar kötü mü lydia?" "Demek ki öyle. Eğer durumu bu kadar kötü olmasaydı yoğun bakıma almazlardı. Of nalet olsun ya! Daha bu yaşımızda bulaştığımız şu işe bak. Zaten hiç birşey öğrenemedik." "Ne diyosun lydia kardeşi duyucak şimdi. Sonra üzerimize sıçratıcaksın kadını. Gerçi haksız da sayılmaz. Aha kadın geliyor. Mahvolduk biz. Bittik, gerçekten bittik."
"Hepsi sizin yüzünüzden oldu. Sizin yüzünüzden ablamı yoğun bakıma aldılar ve siz hâlâ daha bilgi alamadık diye üzülüyorsunuz. Sizi şikayet edicem. Sürüm sürüm sürüneceksiniz." "Ama biz bir şey yapmadık ki hanım efendi. Kadın kendi kendine fenalaştı. Biz elimizi bile sürmedik." "Ama siz gelmeseydiniz bunların hiçbiri olmayacaktı." Dedi kadın ve ardından bir hemşire geldi. "Kendinize gelin hanım efendi. Burası hastane. Hastaları rahatsız ediyorsunuz. Ya ses çıkartmadan bekleyin ya da sizi dışarı alalım." "Çok özür dileriz hemşire hanım. Ablam içeride benim. Hepsi de bu iki kızın yüzünden." "Bunları bana değil polise anlatın." "Zaten öyle yapıcam." "Ya biz birşey yapmadık." "Daisy bence sus. Çünkü konuştukça batıyoruz." "Siz gitsenize buradan!! Defolun gidin!! Zaten daha sonra görüşücez. Dua edin de ablama birşey olmasın. Yoksa sizi doğduğunuza pişman ederim. Defolunn!!!" Bizde dediği gibi yapıp hasteneden koşa koşa defolduk. Başka ne yapabilirdik ki? Tek çaremiz buydu. Daisy' la yine bir taksi' ye binip evin yolınu tuttuk. İkimizde perişan haldeydik. Başımız çok büyük bela da. "Lydia iyi misin?. "İyiyim desem yalan olur." "Al benden de o kadar." "Yarın yine hastaneye gidelim. Belki kadının durumu düzelmiş olur." "Ya kadının kardeşi yine kovarsa bizi. Ya da polise haber verirse." "Daisy polislik bir durumunuz yok ki. Biz kadını elimizi bile sürmedik. Kadın sinirlendi sonra fenalaştı. Bizlik hiç bir dırum yok." "Doğru söylüyorsun." "Neyse hadi eve girelim." Eve yorgun ve bitkin bir halde giriş yaptık. Herşey benim yüzümden oldu. Bu işe hiç bulaşmamalıydım. Kadının söylediği gibi evden çıkabilirdik. Ama bende salaklık. Kadının kardeşi bana söyledi. Sizinle görüşmek istemeyebilir dedi. Ben dinlemedim. Belki de şu an da hayatımın en büyük hatasını yaptım ve yaptığımın cezasını hiçbir şeyi öğrenemeyerek ve bu evde bizim dışımızda olan varlığın ya da varlıkların bize yaşatacağı kötü şeylerle cezalandırılacağım. Umarım kadın bir an önce iyileşir.
"Lydia yine ne düşünüyorsun?" "Olacakları..." "Olacaklar derken neyi kastediyorsun?" "Tabii ki de kadına birşey olursa kardeşinin bize yaşatacaklarını veya bu evde bizim dışımızda olan varlığın ya da varlıkların bize yaşatacağı kötü şeyleri. Daha sayayım mı?" "Sayma, saydıkların bile insanı bunalıma sokacak nitelikte." "Ama gerçek. Biliyorum çok kötü ama gerçek." "Sence hata mı yaptık?" "Ne konu da? O kadar çok hata yaptık ki hangisinden bahsettiğini merak ediyorum." "Bu eve taşınma konusundan bahsediyorum. Bence hata yaptık. Bu eve hiç taşınmamalıydık. Bence bu evden de çıkalım." "Güzel söylüyorsun, iyi söylüyorsun da nereye? Nasıl? hangi parayla?" "Doğru bu eve taşınırken bile birçok masraf yaptık. Sonuçta para basmıyoruz." "Of neyse benim ruhum sıkıldı. Biraz hava almaya çıkacağım." "Tamam"*********
Daisy evden çıktıktan sonra bende usulca odama çekildim ve düşünmeye başladım. Bütün bu olanlar beynimin içini kemiriyordu. Artık beynim hiç birşey algılamıyor. Bir ay öncesine kadar hiç böyle bir derdim yoktu. Ama şimdi sanki bir boşluktaydım. Artık birşey düşünmek istemiyorum. Düşündükçe çok kötü oluyorum. Herşeyden bıktım. Sanki yıllardır bir dertle uğraşıyormuşum gibiyim. Acaba bende mi biraz hava almaya çıksam. Yok ya ben dışarıya da çıksam ifla olamam. Bari biraz uyumaya çalışayım.
**********
Uyandığımda saat 23:30 du nasıl bu kadar uyuyabildim anlamıyorum. Daisy geldi mi acaba? Daisy geldin mi? Bu kız beni niye duymuyor? Yine mi çöp atmaya gitti acaba? Bu sefer aramayacağım. En son aradığımda fısıltı gelmişti. Çıkıp dışarı falan bakayım bari. Üstümü giyinip tam çıkıcaktım ki yerde küçük siyah izler vardı. Bu izler nereden geldi? Bende izleri takip etmeye başladım. İzler beni daisy' nin odasına doğru getirdi. Sanki bir korku filminin içindeyim. Benimle uğraşan kim?... benden ne istiyor? Bu iki sorunun cevabını, sonucu ne olursa olsun öğrenicem. Vakit kaybetmeden içeri girdim. Duvarda kan lekeleri vardı. Şu andan itibaren kıpırdayamıyordum. Sadece duvara bakıyordum. Beş dakika geçmesinin ardından daisy' nin yatağında bir kağıt gördüm. Aynı şekilde onun da üzerinde kan lekeleri vardı. Açıp içine baktığımda hiç bir şey yazmıyordu. Bu ne saçmalık!! Biri bana oyun mu oynuyor? Ama bu her kimse bende onunla oynayacağım. Odadan tam çıkarken kapı da "Herhangi bir şey öğrenmek istiyorsan..." yazıyordu. Yok. Ben kesin çıldıracam. Bir şey öğrenmek istiyorsan ne? Evet öğrenmek istiyorum. Bir an önce bitsin şu saçmalık! Evin içinde çığlık çığlığa bağırıyorum resmen. Odadan çıkıp, daha doğrusu evden çıkıp koşmaya başladım. Hiç durmadan, nefes nefese... nereye gittiğimi bilmeden durmaksızın koşuyordum. Rüzgar beni nereye götürürse oraya doğru koşuyordum. Yarım saat boyunca koştuktan sonra durdum ve hastaneye gitme fikrine vardım. Hastaneye gidip hem bir gelişme var mı diye hem de kadının kardeşi birşeyler biliyormu diye öğrenmeyi düşünüyordum. Umarım kadının kardeşi yine bana bağırıp beni hastaneden kovmaz. Eğer kovarsa hiç birşey öğrenemem. Hemen bir taxi ye binip hastanenin yolunu tuttum. Nedense yol çok çabuk geçti. Bende hızlı adımlarla hastaneye girdim ve kadını aramaya başladım. Yoğun bakımın önünde kadını gördüm ve hemen yanına yaklaştım. Öncelikle kadına "Merhaba. İyi misiniz?" Diye sordum. Kadın tek kelime etmedi. Bir daha sordum. "İyi misiniz? Birşey mi oldu? Yoksa ablanıza birşey mi oldu??" "Beyin kanaması geçirdi." Beyin kanaması... beyin kanaması... Kadının söylediği şey beynimin içinde durdurak bilmeden tekrarlanıyordu. Hemen kadınla konuşmaya devam ettim. "Ama bu, bu nasıl olur. Birden bire nasıl olurda beyin kanaması geçirir? hep benim yüzümden oldu." "Hayır ablam zaten biraz hastaydı. Sizinde gelmeniz onu biraz şaşırttı. Hatta şok geçirdi." "Anlıyorum. Peki ben asıl size başka birşey sormak için gelmiştim." "Nedir?" "Ev hakkında. Diyorum ki acaba siz o ev hakkında birşeyler biliyor musunuz? Belki ablanız birşeyler anlatmıştır." "Bildiğim kadarıyla o evde baya uzun zaman önce İkiz kız çocuğu ölü olarak bulunmuş. Sanırım o ikiz kızlar bulunduğunuz eve musallat olmuş. Yani bu sadece bir düşünce. Sizi korkutmak istemem ama başka ne olabilir ki? Çünkü ablamı bu hqle getiren kişiler görünmeyen varlıklar. Hiç görmedik. Yani büyük ihtimal ablamı da bu hale getiren ikizlerin ruhu..." "İKİZLER Mİ??"
Evet arkasaşlar bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım bu bölümümü beğenmişsinizdir. Eğer beğenmediyseniz bile emeğe saygı olarak oy ve yorum yapın. Şimdiden teşekkürler :)) ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Musallat: İkizlerin Ruhu
HorrorYeni ev, yeni hayat derken kendimi karanlığın fısıltısında buldum. bir takım fısıltılar, ne olduğunu çözemediğim tuhaf izler... yeni taşındığım evim de sanki bir boşluktaydım...