Önceki bölümde neler oldu?
Ancak bunu dile getirmeye korktu. Hem gerçek olabilecek olmasından hem de hayal kırıklığı yaşamaktan korktu. Ancak sonunda düşüncesini dile getirebildi.
"Başka bir dünyaya gelmiş olabilir miyim?" dedi.
********************************************************************
Derin bir nefes aldı ve heyecanlı bir şekilde "Sanırım gerçekten başka bir dünyadayım." dedi. Etrafına bakındı değişik ağaçlar ve hayvanlar farklı toprak yapısı tüm bunlar başka bir dünyada olduğunu gösteriyordu. Ancak "Eğer burası başka bir dünyaysa buraya nasıl geldim? Hiç bir şey hatırlamıyorum." diye düşündü. Agola daha önceden okuduğu kitapları hatırladı. Ana karakter farklı şekillerde başka bir dünyaya geçer ve orada yaşamına devam ederdi. Öksürdü "Ben de o hikayelerdeki gibi bir olay yaşamışım gibi görünüyor. Ancak daha önce benim gibi bir ormanda sadece yatağa girdiği kıyafetlerle ve yalnız başına garip bir ormanda uyanan bir karakter var mı merak ediyorum." dedi ve sıkıntılı bir ifadeyle gülümsedi. Tekrar öksürdü "Ayrıca benim gibi kalıplı(Ayı gibi) ve hasta birisi var mıydı? Hayır yok. Bu hikaye ya da fantezi değil gerçeklik. Eğer burası başka bir dünya ise kendi dünyamda ki yaşamımdan tamamen farklı bir şekilde yaşayacağım. Ahh eğer bana bir canavar saldırırsa tabi ki varsa sıçtım. Feci şekilde ölebilirim." dedi. Korkusunu yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Ancak aynı zamanda oldukça heyecanlı ve mutluydu. Çünkü bu tam hayallerindeki şeydi. "Her zaman sıkıcı hayatımdan uzaklaşmak istedim. Extreme sporların bir çoğunu yaptım sıkıldım, ormanda yaşamaya çalıştım korktum ve sıkıldım , orduya gireyim dedim sen şişmansın dediler. Genetik bilimine ilgi duydum biyoteknoji bölümünü seçtim bana sen delisin dediler. Türkiye'de genetik araştırma yapılır mıymış. Her neyse artık bunların bir önemi yok. Artık eski yaşantımdaki hayal kırıklıklarımı unutmam lazım ve yeni hayatıma atılmam lazım." dedi. Ve daha deminki sözlerinin acayip klişe olduğunu fark etti. Zavallı yazar o sözleri yazarken acayip utanmıştı. Ancak Agola "Hmmp. Klişeler iyidir." dedi.
Agola deli gibi kendi kendine konuşmasını bitirdikten sonra ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. "İlk olarak eğer burada canavarlar varsa hayatım tehlikede. Bu yüzden bu ormandan çabucak çıkmam lazım. İkinci olarak buraya en yakın yerleşim birimi ne kadar uzaklıkta ve orada yaşayanlar acaba beni öldürür mü? Bendeki bu şansla gider bir troll kampına dalarım gibime geliyor. Üçüncü olarak da bu dünyada büyü var mı? Ben büyücü olabilir miyim? Benim için önemli olan şimdilik bu üç şey." dedi. Agola okuduğu kitaplar ve izlediği filmler sayesinde bu durumda neler yapabiliceğini az çok biliyordu. Bu yüzden korkusu biraz azaldı ve büyücü olduğuyla ilgili hayaller kurmaya başladı. Böyle bir durumda sadece Agola gibi bir değişik hayal kurabilirdi. Ancak onu kimse suçlayamazdı. 20 senelik yaşamının 10 senesini bu tür hayaller ile geçirmişti. Şimdi hayallerinin gerçek olma ihtimali aklına geldikçe ağzının suyu akıyor ve yüzü likör içmiş lemur suratına dönüyordu.
Bu şekilde ilerlerken bir açıklığa geldi. Hangi yöne gitmesi gerektiğine karar veremedi. Bu yüzden birden çok dahiyane bir fikir buldu. "bir iki tilki ***i....." diye sayıştırmaya başladı. Sayıştırma bitince yönüne karar vermiş oldu ve ilerlemeye devam etti. Her ne kadar daha önce doğa yürüyüşleri yapmış olsa da durmadan 3 saat yürümek onu bayağı yordu. Biraz ileride çimenlik bir arazi buldu ve oraya deve gibi çöktü. Çökmesiyle "Ananıııııııııı!" diye bağırması bir oldu. Kalçası acayip acımıştı. Yerde bir iki dakika yuvarlandıktan sonra elini kalçasına attı ve arka cebinde bir şişkinlik hissetti. Elini cebine attı ve daha önce attığı kolyeyi buldu. Kalbini bir korku kapladı. " Ben bu kolyeyi daha önce bir yere fırlatmamış mıydım? Nasıl cebime girdi?" dedi. Ancak cevabı bildiği halde dile getiremedi. Kolye büyülü olmalıydı. Başka türlü cebine nasıl girebilirdi? Aklına hemen dabbe 5 filmindeki nazar boncuğu sahnesi geldi.(Altıda olabilir.) Ve çığlık atarak uzağa fırlattı. Her ne kadar minik bir tepe gibi görünse ve diğer insanlara göre cesur olsa da iş cinlere gelince Fransız askerlerden bile daha korkak oluyordu.(Yazarda korkar ama hala mal gibi izler.)
Agola fark etmese de oturduğu çimenlik ve çevresindeki alan yaşam gücünü kaybetmeye başlamıştı. Ayrıca geldiği yoldaki yeşilliklerde solmaya ve kurumuştu.
Agola sonunda nefes nefese kalıp durasıya kadar en az 20 dakika son hız koşmuştu. Kalbi badum badum diye atıyordu. Ciğerleri çatlıyordu. Yere oturdu ve soluklanmaya başlayacakken arka cebinde bir şişkinlik hissetti. Neredeyse kalp krizi geçirecekti. Elini arka cebine attı ve kolyeyi yeniden görünce neredeyse bayılıyordu. Ancak korkusunu bir an yenip gözlerini kapayarak hemen bildiği bütün duaları bağıra bağıra okudu. Gözlerini tekrar açtığında ise kolyeni hala elinde olduğu ve hiç bir şeyin olmadığını gördü ve rahat bir nefes verdi. Tam o anda olmayan beyni çalıştı ve bu dünyaya gelmesiyle kolyenin bir ilgisi olabileceği düşüncesi aklına geldi. "Hahaha ben çok salağım. Nasıl bunu düşünemedim." dedi. Agola sonunda okuduğu kitaplar da buna benzer olayların çokça yaşandığını hatırlamıştı. Bu dünyada olmasının nedeni bu kolye olmalıydı. Başka türlü nasıl buraya gelebilirdi. Her ne kadar kolyenin bunu nasıl başardığını anlamasa da şimdi halinin nedeni bu kolyeydi. Düşünceli bir şekilde "Eğer bu kolye sihirli ve mistik bir eşyaysa bazı hünerleri olmalı. Kitaplar böyle diyor. Bu tür eşyaların bazı numaraları olur. Acaba bunun özelliği ne?" diye düşünmeye başladı. Düşünürken aynı zamanda kolyeyi halkasından çevirmeye başlamıştı. Kolye birden elinden fırlayı verdi. "Lan" dedi. Kolye fırlayıp uçarken Agola sadece baktı ancak umursamadı. "Zaten daha önce iki kere onu uzağa attım. İkisinde de geri geldi. Muhtemelen yine aynı şey olacaktır." dedi Agola kendi kendine.
Dinlendikten sonra ayağa kalktı ve elini cebine attı. Kolye oradaydı. Çok bilmiş bir gülümsemeyle " Tam da tahmin ettiğim gibi." dedi. Kolyeyi eline aldı ve sallamaya başladı. Kolye vın vın diye ses çıkarırken diğer elini düşünceli bir şekilde çenesinin altına koydu ve " Kaç saattir yürüdüğümü bilmiyorum ancak en az bi 5 saat olmalı. Ayrıca bayağı bi koştum da ancak daha tam olarak acıkmadım bile. Susuzluğumda öyle fazla değil. Sanki 2 saat önce öğle yemeği yemiş gibi hissediyorum" dedi. Bu arada kolye hala vın vın diye dönüyordu. Agola sonunda "Neyse acıkmadığım ve susamadığım sürece nedeni önemli değil." dedi kendi kendine.
Agola kolyeyi çevirerek yürümeye devam etti. Güneşin konumu epey bir değişmişti. İkindi vakti olmak üzereydi. "Hava iki ya da üç saate kararır. Daha bir yerleşim yeri bulamadım. Gece kalacak bir yer bulmalıyım." diye düşündü. Agola daha önce youtube daki videolardan etkilenerek ormanlık alanda yaşamaya çalışmıştı. Dört gün boyunca ormanda yaşadıktan sonra işlerin hiçte düşündüğü gibi olmadığı anlamıştı. Ormanlar böcek ve vahşi hayvan kaynıyordu ve yiyecek ile suya ulaşmak acayip zordu bu yüzden Agola dört gün ormanda yaşadıktan sonra ormandan ayrılmış daha doğrusu kaçmıştı.
"Ormanda bir iki gün yaşamak sorun değil ancak burası benim dünyamdaki ormanlardan da değil. Her an bir canavar karşıma çıkabilir. O yüzden en kısa sürede buradan çıkmalıyım." diye düşündü.
Agola bunları düşünürken ayağı taşa takıldı ve vın vın vın diye çevirdiği kolye yine elinden çıktı. Agola kolye elinden çıkarken önemsememişti ancak kolye hemen bir adım yanında durup kırmızı mavi bir ışık çıkarmaya başlayınca gözleri yerinden çıkmıştı.
"Neler oluyor!" diye sessiz bir çığlık attı.
******************************************************************************
1128 KELİME YAZAR NOTUYLA BİRLİKTE TABİ.
EVVVET SEVGİLİ OKURLAR SÖZ VERDİĞİM GİBİ YENİ BÖLÜM BURADA. SONRAKİ BÖLÜM YARIN BİR KAZA OLMAZSA AYNI ŞEKİLDE GELECEKTİR. HATAM VARSA SÖYLEYİN DE HATAMI DÜZELTEYİM EMİ. HADİ GÖRÜŞÜRÜZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGOLA
Viễn tưởngBu hikaye tembel ve biraz garip bir insanın güçlenmesini ve en büyük varlık haline gelmesini anlatıyor. Bu hikaye benzerlerinden farklı bir tema taşıyor. Biraz komedi biraz aksiyon ve çokça da hayal gücü bu Agola'yı tanımlamaya yeter. Acaba laneti o...