Bölüm 1-Kısım 1-BURASI NERESİ?

180 25 2
                                    

Son bölümde neler oldu?

Agola'nın yatağının üstünde küçük bir pentegram işareti çıktı.Pentegramdan garip bir kolye çıktı. Kolye Agola'nın üstüne düştüğü anda parlak bir ışık ortaya çıktı. O kadar parlaktı ki güneş yanında cılız bir ot alevi gibi kalırdı.Parlaklığın içindeyken odada poff diye bir ses duyuldu. Sonunda parlaklık kaybolduğunda ise Agola ortalıkta yoktu.

**********************************************


Agola rahatsız bir biçimde uyanmaya başladı her tarafı ağrıyordu. Uyanırken söyleniyordu. "Her tarafım çatlıyor ahhhh!"diye bağırdı. Gözlerini açtığında ise aniden sesi soluğu kesilmişti. Burası kendi odası değildi hatta bir oda bile değildi. Açıkta yerde yatıyordu. Sonsuz gökyüzü onun çatısı olmuştu. Ancak bu hıyar bunun farkında değildi. "Burası neresi!" diye kendi kendine bağırdı.Bulundu yer kendi yaşadığı beton ormanların aksine gerçek bir ormandı. İçindeki korku büyümeye başladı. Her ıssız bir yerde yalnız kalan insan gibi biraz altına *ıçtı. Bu çok normaldi. İnsanlar sosyal hayvanlardır. Eğer bir insan tek başına ıssız bir yerde kalırsa iç güdüleri hemen devreye girer ve korku durumu oluşur. Bu Agola'da daha da fazlaydı çünkü gözünü kapattığı yerle açtığı yer tamamen farklıydı. "Amerikan teen trash filmlerinde ki gibi acaba sapık bir katil beni kaçırıp ormana attı ve daha sonra benim korkumu izleyip zevk almak için alet edevatlarını mı almaya gitti?" diye düşündü. Bu sayede kendisi daha da korkuttu. Agola gibi insanlar hayalperest ya da mal olarak adlandırılırlar. Başka kim kendi kendisi korkuta bilir ki?

Biraz sakinleştikten sonra yerinden kalkmayı akıl etti. Kalkarken hafif bir ses duydu. pafff . Sesin geldi yer hemen ayaklarının altıydı. Yere baktığında ise garip şekilli bir kolye gördü.

Bu kolyeyi birine verse satanist olarak adlandırılabileceğini düşündü. Kolye kan kadar kırmızı bir taşın üstüne yapıştırılmış(kakılmış) gece kadar siyah renkli bir düşmüş melek tasviri vardı. Oldukça hoşuna gitmesine rağmen bu ergen işi kolyeye sahip olduğunu hatırlamıyordu.

"Böyle bir kolyem olduğunu hatırlamıyorum. Gerçi benim hiç kolyem olmadı da neyse. En iyisi bu şeyi burada bırakmak kara büyü gibi gözüküyor. Üç harfliler falan dadanmasın sonra" dedi ve üç harflilerin filmlerdeki görüntüsü gözünün önüne geldi. Evet Agola cinlerden köpek gibi korkuyordu. Ancak bir besmele felak nas okusa kaybolacak şeylerden bu kadar korkarken ölümün kol gezdiği ve daha korkunç varlıkların olduğu bir dünya olan fantastik dünyalar hakkında hayal kuruyordu.* İşte Agola böyle bir korkak ve mal bir insandı ancak gene de hikayenin ana karakteri. *

Korkuyla birlikte kolyeyi ormanın bir köşesine fırlattı. Tırsak adımlarla ilerliyordu. Ancak bir süre ilerledikten sonra bir takım şeyleri fark etmeye başladı. Her ne kadar korksa da kör değildi. Ormanda ki ağaçlar kendi ormanlarındaki ağaçlardan farklıydı. Üniversite de Biyoteknoloji bölümü okuduğundan bu ağaçların yapısının farklı olduğunu fark etti.

"Bu ağaçlar daha önce gördüğüm ağaçlara hiç benzemiyor." diye bilmiş bir şekilde söyledi. Mor yapraklı bir ağaca doğru yaklaştı ve kokladı "Bu ağaç biraz içilip daha sonra söndürülüp tekrar yakılan sigara gibi kokuyor" dedi.



Agola ormanda ilerlerken diğer değişik şeyleri gözlemledi. "Bu kirpinin rengi yeşil, bu kaya mavi renkli kahretsin bu çok garip" diye söylendi. Aslında Agola'nın aklında diline getiremediği bir düşünce bir olasılık vardı. Ancak bunu dile getirmeye korktu. Hem gerçek olabilecek olmasından hem de hayal kırıklığı yaşamaktan korktu. Ancak sonunda düşüncesini dile getirebildi.

"Başka bir dünyaya gelmiş olabilir miyim?" dedi.

*******************************************************************

Evet sevgili okurlarım sonunda ilk bölümün birinci kısmını okudunuz. Umarım beğenirsiniz. Biliyorum kısa ama ikinci kısım bu gün ya da yarın gelir.


AGOLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin