''Teşekkürler Harry, hayatım sayende bok gibi.''

460 23 5
                                        

''Görürsün'' dedi kendini beğenmiş bir şekilde. Boğazımdaki büyük yumruğu görmezden gelmeye çalıştım.Ağlamamalıydım.Eğer beni ağlarken görürse güçsüz olduğumu zannedecekti.Aslında bu aralar gerçekten güçlü müyüm bilmiyorum.Ama eğer değilsem güçlü olduğum günleri geri istiyorum.Ama şunun farkındayım ki bende bir şeyler eksik.Aynaya baktığımda gülüyorum.Ama halbuki ayna bana gülüyor.Ben sadece bağırmak istiyorum. Şimdi ne olacak ? Bir türlü anlamıyorum.Sanıtım biraz beklemem gerek.Aslında kafama takmamalıyışım gibi hissediyorum.Çünkü artık olan oldu onu durduramazdım.Harry'den bahsediyorum.Şu anda kalkıp herşeyi dağıtmak istiyorum.Ona karşı çıkmak  istiyorum ama bunu yaparsam sanki bilerek fırtınanın içine girmiş gibi olacağım.Düşüncelerimi bölen Harry'nin sesi oldu.

''Ne düşünüyorsun? Burdan nasıl kaçıcağını mı ?'' dedi dalga geçerek.

''Hayır seni nasıl öldüreceğimi.'' dedim . Tabi sonradan dediğime pişman oldum.

''O dilini sikmeden kapa çeneni!'' diye gürledi adeta. Korkmuştum.Ama belli etmemeye çalışıyordum.

''Hadi gelip siksene!!'' diye bağırdım iç sesimle. Bunu demedim tabikide . Dersem kim bilir neler olurdu.Bu sefer gerçekten beni ölene kadar becerirdi. Hey bir dakka ben neden bu lafa bu kadar takmıştım ki ? 

''Dylan beni bulunca seni çok pis benzetecek orospu çocuğu bekle sen.'' diye mırıldandım kendi kendime. 

''Hey ! Ne dedin sen !?'' Diye bağırdı birden bire.Umarım dediklerimi duymamıştır.Eğer duyduysa sonun geldi kızım!

''Ş-şey hi-hiçbişey'' diye kekeledim.

''Sen Dylan mı dedin biraz önce?'' diye bağırdı tekrardan.

''Bu kadar bağırmana gerek yok!'' diye bağırdım bende. Birden uzandığı yerden fırlayarak hızlı adımlarla yanıma geldi. Çenemi tutarak ona bakmaya zorladı. Direniyordum. Ama boşunaydı. Sonunda ona baktım. 

''Soruma cevap ver!'' diye bağırdı. Eminim bu ilk bağırdığundan daha yüksekti.

''Evet. Dediysem ne olmuş ?'' dedim onun aksine sakin ve korkmuş bir şekilde.

''O-onu tanıyor musun?'' dedi.

Çok şaşırmıştı. Bu kadar şaşırması beni de çok şaşırtmıştı doğrusu. Hem o Dylan'ı nerden tanıyordu. En önemlisi Dylan onu tanıyor muydu?

''Sevgilim'' dedim kısa bir şekilde.

Çenemi hızlıca bırakıp diş arasından ''Siktir'' dedi ve duvara yumrak attı. Ne oluyordu burda? Hiçbir şey anlamamıştım. Tam soracakken o bana soru sordu.

''Sana anlattı mı?'' dedi şüpheli bir şekilde.

''Neyi?'' dedim şaşırmış bir edayla.

''Sana ailesinden neler anlattı?''

''Bunu sana neden söyliyeyim?'' dedim kendimden emin bir şekilde. Duvarın yanından adeta yanıma doğru koşarak gelip çenemi tuttu ve

''Çünkü söylemezsen ben zorla öğreneceğim. O zorlamayı da sen çok iyi bir şekilde anladın bence.'' dedi sırıtarak. İğrenç bir insanın tekiydi. 

''Bana sadece normal bir aileden geldiğini ama ailesinin 16 yaşındayken öldüğünü söyledi. Birde ailenin tek çocuğuymuş'' dedim korkak bir şekilde. Rahatlamışa benziyordu. Çenemi bıraktı ve eski oturduğu yere yavaş adımlarla yürüdü.

''Eee?'' diye sordum. Ama görmezden geldi. Ve bu beni sinirlenmemi sağlıyordu.Aslında şu anda burda oturmam bile sinirlenmemi sağlıyordu. Neden oturuyordm ki o zaman. Peki kalkarsam nereye gidecektim? Sadece kendime soru soruyordum. Ama yanıtlanmayacak sorular. Abim ne bokuna sattı ki beni. Ne borcu vardı acaba. Acaba borcu mu vardi ki? Yada bu herif mi beni satın aldı? Ama nerden tanısın ki beni? Daha da önemlisi bu Dylan dediğimi duyunca neden bu kadar tepki verdi? Şu anda ne olduğumu bile bilmiyordum. İnsan mıyım hayvan mı ? Yoksa bir makine miydim? Hadi ama delirmiş olmalıydım. İnsandım tabikide. Of ne olursam oliyım burdan kaçmam lazımdı. Ama nasıldı işte? Acaba masanın üzerinde duran şişeyi alıp kafasında mı kırsam? Nasılsa baygın olacak ve bende burdan hızlıca kaçarım. Ama buna cesaret edebilir miydim işte? Yada bıçak alıp ona saplıyıp kaçsaminamazsa? Ya gıdıklarsa? Bu risk vardı işte. Kızım fena halde kapana kasıldın. Ama hemen burdan gitmem lazımdı. İlk plan uygun gelirdu aslında. Yapabilr miydim ki ? Yapardım canım! Ben neler yapmıştım! Hiç birşey yapmamıştım aslında. Kimi kandırıyordum ben? Düşüncelerimi def ettim ve cesaretimi toplmaya çalıştım. Oluyor gibiydi. Oturduğum yerden kalktım yavaş yavaş. Kalktığımı görmemeliydi. Parmak uçlarımda uçuyordum adete. Masanınüzrinde duran cam kavonozu aldım. Çok güzel bir kavonozdu. Ama içinde çiçek yoktu. Sadece  desenleri vardı ve buda kavonozu tamamlamaya yetiyordu kavonazu yavaşça avuçladım ve masanın üzeriden kaldırdım. Arkamı dönüp Harry'yi kontrol ettiğimdi hala hiçbirşeyden habersiz bir şekilde televizyon izliyordu. Parmak uçlarım da yürüyüp bulunduğu koltuğa yürümeye başladım. Yanına geldiğimde gözlerimi kapattım ve o cesaretin gelmesini bekledim. İçimden 3'e kadar saydım. 1....2.....3...... BOM! Evet yapmıştım. Kavonozu kafasında kırmıştım. Kavonoz elimden düştü. Açılan ağzımı zor kapatabildim. Hemen burdan tüymem gerekiyordu. Kapıya doğru koşmaya başladım. Arkamdan bir inleme sesi duydum.Arkama baktığımda başından kanlar akıyordu. Kafasını tutmuş inliyordu. Tanrım ne yapıcağım ben şimdi. Geri dönip yardım mı etsem. Ama eğer iyileşirse ve bu yaptığımı hatırlarsa beni ölesiye döverdi. Ama gidersem de ölme ihtimali vardı. Ayağa kalkmaya çalışıyordu. Bende kapıdan çıkıp koşmaya başladım. Hava çok soğuktu daha son bahar aylarındaydık ve hava bu kadar soğuk? Enteresan. Ama ne olusa olsun kaçmam lazımdı. Birde üstüne üstelik ayakabılarımı giymemiştim. Bu benim koşmamı zorlaştırıyordu. Bir yandan koşuyordu bir yandanda Harry geliyor mu diye kontrol ediyordu. Koştukça gücüm tükenmeye başladı. Arkama baktığımda Harry evden çıkmaya çalışıyordu. Tanrım tişörtü tamamen kan içinde kalmıştı. Çok fazla kan kaybetöişti sanırım. Bu kimin umrunda? Daha hızlı koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki arkama bile bakamıyordum. Sonunda merakıma yenik düştüm. Biraz yavaşlayıp arkama baktık. Hadi ama ne ara bu kadar yetişmişti. Neredeyse bana yaklaşmıştı! Gu kadar yaralıyken nasılda bu kadar hızlı koşabilmişti? Yada ben hızlı koştuğumu sanarken yavaş mı koşuyordum? Olamaz! Yağmur yağmaya başlamıştı. Hayır şimdi olmasın lütfen. Yağmurda tam yağacak zamanı buldu diye geçirdim içimden. Ne yapacaktım ben şimdi? Koştum ve koştum. Biraz daha ilerlediğimde sağ tarafımda ara sokak vardı. Korkudan arkamdan geliyor mu diye bile bakamıyordum. Bende direk ara sokağa saptım. Duvarın arkasına saklanıp beklemeye başladım. Duvara o kadar yapışmıştım ki sanırım duvarı delip içine girecektim. Ve şu anda tek yapabileceğim şey duvarın arkasında beni bulamamasını ummaktı. Tanrım! Ne hallere düşmüştüm böyle! Teşekkürler Styles. hayatım sayende bok gibi. Zaten heryerim ıslanmışı. Birde bu yetmezmiş gibide üşüyordum. Tek yapabileceğim şey ağlamaktı. Ağlamak....Ağlamak. Bir dakka ben ağlıyor muydum. Evet ağlıyordum. 

''Teşekkürler Harry, hayatım sayende bok gibi.''

Death ConfidantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin