Elinde top,öylece etrafında koşturan çocukları izliyor. Yanlarına gitmek güzel bir fikir gibi gelsede,gitmiyor. Çünkü korkuyor. Neyden mi? Mavi gözlü olan çocuktan. Mavi gözlerini kime çevirse insanın oradan uzaklaşası geliyor. Henüz sekiz yaşında olmasın.a rağmen...
Sahi,bu kadar küçük bir erkek çocuğu nasıl etrafındaki insanları kaçırmayı başarıyor? Hayır hayır. Bakışları güzel. Cidden güzel. Fakat başka bir şey var o bakışlarda...insanı yakan,kül eden bir şeyler.
Küçük kız başını iki yana sallayıp düşüncelerinden kurtuldu. Ay'ın ve yıldızların yavaş yavaş yer edindiği gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Ailesini düşündü. Yangında ölen ailesini. Altı yaşındaki küçük bir kız çocuğu gözleri önünde ailesini kaybetmişti. Evlerinde açık kalan ısıtıcının yüzünden kaybettiği ailesini düşündü. Ve ağladı.Gözünden akan yaşları siyah kazağı ile silip,kızarmış gözlerini mutlu olan çocuklara çevirdi. Benimde ailem olsaydı bende mutlu olabilirdim diye düşündü. Fakat bilmiyordu;her ailesi yanında olanın mutlu olmadığını..
Ayağa kalkıp,kazağı ile aynı renkte olan pantolonunu silkeledi. Siyah onun rengiydi. Siyah karanlığı temsil etse de,o karanlık olamayacak kadar masum ve küçüktü.
Teyzesinin evine doğru ilerlerken aklında annesinin koyu kahve gözleri vardı. Özlemişti. Ailesini kaybedeli henüz bir ay olsada alışamamıştı. Bu anormal olamayacak derecede normaldi. Henüz altı yaşında ve aile sevgisine muhtaç.Teyzesi güzel bir semtte oturuyordu. Villa'nın kapısını görevli açarak hafifçe gülümsedi Selin'e. Küçük kız ise boş boş etrafa baktı. Ailesini kaybettiğinden beri teyzesinde kalıyor ve teyzesi bu durumdan hiç şikayetçi değil.
Zile basarak kapının açılmasını bekledi. Kapıyı beyaz önlüklü hizmetli açınca hiçbir şey söylemeden odasına çıktı. Elini yüzünü yıkayıp, siyah çarşafla düzenlenmiş yatağına oturdu. Komodinde duran suyu alıp içti.Odasının kapısı açıldığında teyzesi gülümseyerek bakıyordu ona. Kapıyı kapatıp Selin'in yanına geldi.
"Bebeğim? Aşağıda misafirlerimiz var. Hadi gel." Elleri ile oynayıp, "Tamam" dedi. Teyzesi yanına gelip saçlarını okşadı. Güzel kokulu saçlarına öpücük bırakıp gülümsedi.
"Yapma böyle. Ben senin annen sayılırım. Ablam hayatta olsaydı ve seni böyle görseydi çok üzülürdü. Ve sen onu üzmek istemezsin değil mi,güzel kokulum?"
Üzmek kelimesini duyunca yerinde doğruldu. Teyzesini başı ile onaylayıp dolabından,ablasının doğum gününde aldığı beyaz elbiseyi giydi. O günden bu yana ilk defa renkli giyinecekti. Teyzesi bu halini gördü ve dudaklarındaki tebessüme engel olamadı. Yeğenini seviyordu.
Beraber aşağı indiklerinde Selin bir an nefes alamadığını hissetti. Adını bilmediği mavi gözlü çocuk mürdüm rengindeki tekli koltukta oturmuş,bıkkınlıkla etrafa bakıyordu. Yutkunup mavi gözlü çocuğa ilerledi.
"Hoş geldin." dedi çekingen bir sesle. Ali bakışlarını Selin'e çevirip baştan aşağı süzdü.
"Hoş buldum. Artık gidelim anne!"
Anne kelimesini duyunca kalbine bıçak saplanmış gibi hissetti. Gözleri anında dolarken salondan ayrıldı. Anne kelimesini bir çocukta duyunca kötü oluyor,ağlama isteği yeşeriyordu.
Dışarı çıkıp gözyaşlarını serbest bıraktı.
"Nefret ediyorum! Anne diyen her çocuktan nefret ediyorum!" diye söylendi hıçkırıklarının arasından. Beyaz sandalyeye oturup,elleri ile yüzünü sakladı. Omuzuna dokunan el ile sıçradı.
"Anne demem zoruna mı gitti? Bir daha söylemem."
"İlgisi yok." dedi bakışlarını kaçırarak. Ali yanına oturup,gözleri kızaran kıza baktı.
"Neden ağlıyorsun?"
"Sana ne!"
Selin oradan ayrılıp arka tarafa gitti. Yalnız kalmak istiyor,kimse ile konuşmak istemiyordu. Kararan havaya rağmen korkusuzca dışarıda dolaşıyordu. O,korkuyu çoktan öğrenmişti zaten.
Bir çift yakıcı gözde görmüştü korkuyu.
♥IYI OKUMALAR ARKADASLAR ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKICI GÖZLER #ALSEL
FanfictionO,maviydi. O; çocukluğum,sırdaşım ve daha birçok kelimeye sığdıracağım biri. O,benim sonum O alev saçan mavi gözlü çocuk. Namıdeğer,Yakıcı gözlü..