you are so late for me, jimin

1.4K 173 64
                                    

final.

yeni vmin hikayem twin | vmin' e bakmayı unutmayın~

Sen benim için çok geç kaldın, Jimin.

Balonun yapılacağı binaya geldiğimde süslenmiş bahçedeki yanıp sönen ışıkları izledim ve derin bir nefes aldım, buraya gelmeyi aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Taktığım kravatı birazcık gevşetirken süet ayakkabılarımla büyük curcunanın içine adım attım ve artık kaçışım yoktu sanırım.

Ortada bulunan geniş dans pisti çoktan dolmuştu ve köşelerdeki kokteyl masaları üçer kişi olarak ayarlanmıştı. Gözlerimle boş bir kenar ararken kalbimde bir acı hissettim; sanki yanıyormuş gibi hissettim.

Seni böylesine yakışıklı bir şekilde görürken sana dokunamamak benim nadide hislerimi çokça acıttı ve ben; yirmi olması lazım, ya da yirmi birinci kez sana tekrar aşık oldum.

Eğer olmamış olsaydım boynumdan yükselen sıcaklığı ve midemdeki kavrulmayı anlatamazdım.

Eğer sen yanımda olmazsan, kimsem olmaz diye düşünüyordum sevgilim.

Chunga ile oturdukları masada, önlerinde renkli bardaklar ve ince kanepeler duruyordu. Üçüncü tabura boştu ve ben de son yılın son günü, öğretmen ve idare namına bir şey bulunmayan bu parti de biraz eğlence çıkarmak istedim.

Yanlarına vardığımda yüzlerindeki şaşkınlığı size resmetmek isterdim.

"Seni yanımıza çağırdığımızı hatırlamıyorum?" dedi Chunga, sorarcasına.

Ona yamuk bir gülüş attım.

"Ben de senin bu kadar iyi bir yalancı olduğunu hatırlamıyorum."

"N-ne saçmalıyorsun?" derken, dekolteli abiyesi hafifçe kaymış, göğüslerinin çoğu gözlerimizin önündeydi. Tiksintiyle dikkatimi yüzüne çevirdim.

"Saçmalayan sensin," diye tısladım ve telefonumdaki ses kaydını gösterdim. "burada ne bok yediğinin kanıtı açıkça mevcut."

"Taehyung," dedi Jimin, sesiyle bir ömür aşk yapmak istedim. "ne demek istiyorsun?"

"Sessiz bir yere gidelim." dedim ve artık elimdeki kartları açık oynayacağımın sinyalini verdim.

Chunga sinirle, yüksek topuklarını kırar gibi önümüzden yürümeye başlayınca Jimin bileğime yapıştı ve kulağıma fısıldadı.

"O ses kaydı da ne?"

"Geç olsa da kurtulacaksın," dedim ve gözlerimizi birleştiğimizde irislerinin içinde parıl parıl ışıldayan umut kırıntıları gördüm. "o sürtüğün esaretinden."

Dışarı çıktığımızda gecenin ilerleyen saatlerine yaklaştığımızdan hafif bir esinti vardı ama bu ikili arasında öyle bir sıcaklık vardı ki her an alevlenip ortalığı tutuşturabilirlerdi.

"Ne varmış elinde?" dedi Chunga sinirle ayağı ile ritim tutuyordu. "Kanıt dediğin şey ne?"

Ses kaydını açtım ve telefonun hoparlör kısmını duyabilecekleri hizaya doğru tuttum. Hafif bir cızırtıyla konuşma başlarken boştaki elimi cebime yerleştirmiştim.

"Aish," dedi bir kız sesi. "balo günü geldiğine kraliçe olacağım ve artık Jimin'in o ekşi suratını çekmek zorunda kalmayacağım. Dört senedir bir taç uğruna çocuğun peşinden koşuyorum ve öylesine bunaldım ki..."

İkisinden de ses çıkmıyordu ve şok ile açılmış gözleriyle pür dikkat dinliyorlardı.

"Hastalık mı?" dedi Chunga, ses kaydı içinden. "Bana inanması için içtiğim minik sakinleştirici haplar ve ara sıra yaptığım efsanevi oyunculuğum. Park Jimin tam bir gerizekalı..."

how did I fall in love with you? :: vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin