~Tanıtım~

1.4K 27 10
                                    

Bugün de hava yağmurlu.

Çok canım sıkılıyor sorma. Pencereden baktıkça, gri bulutlar daha da bunaltıyor beni. Oysa herkes gibi bende elime kahvemi alıp yağmuru izleyebilirim, huzur bulabilirim az da olsa.

Ama olmuyor işte. Artık şu yağmur sesi içimi daraltmakla kalıyor.

Neyin hüznünü yaşıyor bulutlar anlamıyorum. Ağlıyorlar sanki.

Belki de bu yüzden yağmuru sevmiyorum artık. Ağlayan birilerini görmek istemiyorum, dinlemek istemiyorum. Şu aynalar varya, ne zaman baksam ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bi çift gözle karşılaşıyorum. Anlarsın işte, sürekli bunu görmekten sıkılıyor insan.

Hiçbirşey yapasım gelmiyor artık. Bıraksalar sonsuza kadar uyuyabilirim belki de. Bilmiyorum.

Beni en iyi sen tanırsın. Acıktığımda değil, ne zaman kafama eserse yemek yiyen tiplerdenimdir. Bu huyumu çok iyi bilirsin. Ama artık bırak kafama estikçe yemeyi, sadece ölmemek için yiyorum. Aldığım tek gıda müzik. O da maalesef ruhumu doyurabiliyor.

Günde kaç sigara içtiğimi inan sayamaz oldum. Aslında sigaradan nefret ederdim. Her deneyişimde öksürüklere boğulurdum. Boğazımda bıraktığı tat iğrençti, iyi hissettirmiyordu. Ama şimdi öyle değil. Tadından rahatsız olmuyorum. Ne içtiğimi bilmeden bitiriyorum. Sonu bir avuç duman...

Dedim ya, hiçbirşey yapasım gelmiyor. Sabahları yataktan kalkmak, banyoya gidip yüzümü yıkamak bile. TV izlemek istediğimde masanın üzerinde duran kumanda, o kadar uzak geliyor ki. Kısacası çok üşengeçlik sardı beni, öyle böyle değil.

Kendime de bakmıyorum artık.Rimeller, rujlar, binbir renkte ojeler, hepsi çöpü boyladı. Böyle oluyor işte. Yalnız kaldığımı hissettiğimde "önemli olan iç güzellik" diye boktan bir muhabbete kapılıyorum. Sorsan iç güzelliğim var mıydı, onu da bilmiyorum. Çünkü hep şu vazgeçemediğim huylarımdan şikayet ederdin.

Dış güzellik desen, kendime bakmıyorum işte. Gelip beni böyle görsen, kesinlikle beğenmezsin, eminim. Ama gelmeyeceğini bildiğim için, açıkası bunu çokta sorun etmiyorum kendime.

Son zamanlarda ne yaptığımı bilmez oldum. Kendimi kandırıp duruyorum. Geçen gece içimden ne kadar bağırmak gelsede, tek yapabildiğim karşı evin duvarına sprey boyayla kocaman bir "unuttum" yazmak oldu. Ne o evin, ne de o duvarın hiçbir suçu yoktu aslında. Sadece p*çlik yapmak istedim. Hayatın bana yaptığı gibi.

Yağmura baktıkça daralıyorum. Durmak bilmedi bir türlü. Belki dışarıda daha iyi hissederim, çıkıp bir hava alayım diyorum, kapıya kadar gidip geri dönüyorum.

Böyleyim işte, herşeyden hevesim geçiyor, herşeyden soğuyorum.

Ama derbeder olduğumu falan düşünme. Çünkü bilirsin, en kötü zamanında belki ağlarken bile, insanı güçlü gözükmeye iten birşey var.

Gurur.

Ve bu o kadar pis bir şeydir ki, yaşayamadıklarının, içinde hep heves olarak kalanların sebebidir. Ama bir yandan da iyidir. Heveslerine karşı pişmanlıklarını tatmazsın.

Pencereye yaklaşıp buğulanmış camı siliyorum. Eskiden olsa, evin bütün camlarını saçma sapan yüzler ve kalplerle doldururdum. Yağmurlu günlerin eğlencesi buydu benim için. Ama şimdi bu sadece gereksiz ve çocukça gözüküyor gözüme.

Dışarıyı seyrediyorum.

Bir anda parka yakın turuncu binaya takılıyor gözlerim.

Perdeyi kapatıp s*ktir etmek istesemde, susup bakıyorum sadece.Bana kendimi değiştirten, hayatın p*çliklerini öğreten, seni tanıdığım o yere. Susup bakıyorum.

Şu sevmediğim, sanki ağlıyorlar dediğim gri bulutlar, belki artık severim sizi. Ne de olsa aynı şeyi yapıyoruz, bakın. Ağlıyoruz.

Tek fark siz sanki, ben sahi...

Bu bölümde, olayların ileride nasıl bir hal alacağına dair ipucu vermek istedim. Asıl hikaye, sonraki bölümden itibaren başlıyor.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin