YENI BIRI(?)

13 0 0
                                    

Gülümsemem:üzgünüm tanıyamadım kimsiniz?
   
       #########34: Seni uzun zamandır bekleyen biri.

Gülümsemem: Lütfen mesaj atmayın. Başımda yeterince dert var zaten. Bir de sizinle uğraşamam.

#########34: Ben olsam olsam tatlı bir dert olurum:)

Gülümsemem: Zor olmuyor mu?

########34:  Ne zor olmuyor mu?

Gülümsemem : Bu egoyla yürümek.

########34 kişisini engellediniz.

Allahım bu nedir ya?  Neden böyle oluyor?  Beni sadece Murat sevse ve mutlu olsak. Acaba o bana hayırlı değil mi de olmuyor?  Başımı telefondan kaldırdım. Hoca ders anlatıyordu ama ne konuşuyordu pek anlamadım doğrusu. Kafam karmakarışık.
Kafamı sıraya koydum. Hoca Kazak Türkçesinin edebiyat tarihini anlatıyordu. Dil derslerini hiç sevmem. Elbette yeni bir dil veya lehçe öğrenmek güzel fakat sınavda tahlil ederken zorlanıyordum.

Hoca dersi bitirdi ve dışarı çıkmaya başladık. Sümeyra"Hadi kantine gidelim" dedi. Onu başımla onayladım. İki sütlü köpüklü kahve aldık ve bir masaya oturduk. Etrafıma göz gezdiriyordum. Sonra onları gördüm. Murat'la Büşra sohbet ediyorlardı. Yanlarında Cenk de vardı. Kalbim ağrıdı birden. Oysa dün aramızda geçen olaylardan sonra öyle ümitlenmiştim ki ihanete uğramışım gibi hissediyordum. Aptal dedim içimden kendime. Aptalsın aptal. Gözlerim yanmaya başladı. Ağlamamak için kahveden büyük bir yudum aldım. Ağzım yandı ve o şokla elimden bardağı düşürdüm. Küçük bir çığlık attım. Bütün kafalar bizim masaya döndü. Yanımda Sümeyra da yoktu. Telefonla konuşmak için dışarı çıkmıştı. Hemen ayağa kalktım. O sırada Murat'la göz göze geldik. Gözlerinde herkes gibi merak vardı. Hemen lavaboya doğru koştum. Elim çok kötü yanmıştı ve ağzımda.

Apzımı çalkaladım ve elimi suyun altına tuttum. Kızarmıştı. Az sonra Sümeyra geldi.
"Zeynep canım ne oldu?"
"Önemli birşey değil. Birazcık yandı".
"Nasıl önemli değil. Kızarmış. Hemen doktora gidelim. "
"Gerek yok. Yanık kremi sürsem yeterli. "
"Hemen alıp geliyorum"
"Teşekkür ederim"

Sümeyra lavabodan çıkınca ağlamaya başladım. Elime bakıp ağlıyordum. Beni gören biri elim yandığı için ağladığımı düşünebilirdi fakat ben kahvemi içerken Büşra'nın Murat'ın elini tutmasına ve Murat'ın da elini çekmeyişine ağlıyordum.

Aptal kalbim aptal. Ne vardı bu kadar sevecek?  Hep sonunda sen üzülmene rağmen ne diye vazgeçmiyorsun? 
"Bu senin için son ağlayışım Murat"

Sümeyra geldi elime krem sürdü ve elimi sargı beziyle sardı. Ağladığımı farketti ama birşey demedi çünkü benim niçin ağlayacağımı biliyordu.
"Zeynep kantine gidelim mi?  Soğuk birşeyler içeriz?
"Sen bana bunun üzerine soğuk birşey mi iç demek istiyorsun" dedim sahte bir kızgınlıkla.
"Evet. Yangınını ancak o söndürür" dedi o da gülerek.
Ve bende içimden peki kalbimin yangınını ne söndürür dedim. Sümeyra'ya bakıp gülümsedim.

Kantine girince Yusuf'u gördüm. Merakla etrafa bakıyordu. Sonra bizi farketti. Geniş bir şekilde gülümsedi, gülümsedim. Ve içimden dedim ki keşke seni sevebilsem.
Sümeyra'yı şaşırtarak Yusuf'un olduğu masaya oturdum.
"Merhaba Zeynep elin nasıl oldu? İstersen doktora gidelim,  canın acıyor mu? Nasıl hisse-"
"Merhaba. Yusuf merak etme iyiyim ben. Hem sen nerden biliyorsun? " dedim sözünü keserek. Cidden beni seviyor olmalı. Endişesinden belli oluyor birilerinin aksine. Aklıma Murat'ın gelmesiyle onların masasına baktım. Gözlerini dikmiş bize bakıyordu. Göz göze gelmemize rağmen gözlerini çevirmedi aksine bana sert bir şekilde bakmaya başladı. Kafamı Yusuf'a çevirdim.
"Sümeyra ile karşılaştık o söyledi"
"Ben gitsem iyi olacak telefonla konuşmam gerekiyor" deyip hızlıca yanımızdan ayrıldı. Oysa ben varlığını bile unutmuştum Sümeyra'nın. Ne kadar da dalgınım.

"Zeynep pek konuşamadık bana kendinden bahsedebilir misin ?"
Gülümsedi, gülümsedim.
Kafamı kaldırınca yine Murat'la göz göze geldim. Dikkatlice beni izliyordu. Gözlerimi usulca Yusuf'un gözlerine odakladım.
"Türk dili ve Edebiyatı dördüncü sınıf. 21 yaşındayım. Temmuzda 22 olacağım. Kitap okumak,  müzik dinlemek ve Kore dizisi izlemekten hoşlanırım. Sade bir hayatım var. Gösterişi sevmem. Bu kadar. "
"Hmm ne güzel. Ben de mühendislik dört. İnşaat mühendisi olmak istiyorum. Kitap okumayı ben de çok severim. Şaşayı ve gösterişi sevmem. Mavi rengini severim. Bana seni hatırlatıyor" bunu söyledikten sonra göz temasımız kesildi. Utangaçca gülümsedim. Gülümsedi. Saate baktı ve ne zamandır elinde olduğunu bilmediğim çikolatayı avcumu açarak elime bıraktı. Ellerim karıncalandı dokunuşuyla. Ben şaşgınca ona bakarken ayağa kalktı ve "ve çikolataları da eminim seviyorsundur. Tekrar görüşmek isterim seninle mavim,  çikolatanı afiyetle ye" dedi ve hızlıca gitti. Eminim o da benim gibi utanmıştır dedim. Yüzümde geniş bir gülümseme belirdi. Sevilme duygusu çok güzelmiş diye düşündüm. Çikolatamın paketini açtım ve afiyetle yedim. Teşekkür etmeyi unutmuştum. Tekrar Murat'la göz göze geldim. Bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Acaba benden rahatsız mı oluyor diye düşünmeden edemedim. Gözlerim dolmaya başlamıştı ama ben inatla çikolatamı yedim. Biri beni seviyor dedim. Buna tutunaraktan yedim. Ağlamamaya çalıştım. Ama bir yaş gözlerimden firar etti. Hızlıca ayaklandım. Tam lavabodan içeri girmiştim ki birinin beni hızla duvara yapıştırması bir oldu. Sırtım acıyla sızlarken gözlerimi açtım ve o an açtığıma pişman oldum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin