Rafta duran çikolatayı aldım. Paketini sakince açtım. Çikolata bir yere koyup paketle oynamaya başladım. Düşündüm yine. Hiç bıkmıyordum düşünmek den. Ne canım sıkılıyor nede üzülüyorum bu durumdan. İyi değildim. Biliyordum. Karanlık da hatırladıklarım kalbime işliyordu. Benim suçum du her şey. Bir çok tuh bir çok benim yüzümden ölmüştü.
"Hadi ama kendini ne sandın ki sen? Seni umursayacağımı ben kendi ellerimle ölüme sürükledim arkadaşımı seni mi umursayacağım?" dedi kız papatya ya bakarak. Papatya sustu ama kızın susmaya niyeti yok du. Kızın sözleri papatyanın bir yaprağını koparmak gibiydi. Acıtıyordu. Kendin den küçük bir kızın bu kadar çok şeyi bilmesi zaten acayipken üstüne hiç kapanmayacak yaralar açıyordu "Sen katilsin" dedi papatya. Kız ona yaklaştı "Her adam öldüren katil değildir bunu unutma" dedi kız papatyaya bakarak.
Gözümden bir yaş süzüldü belki de her adam öldüren katildi. Belki de ben bunu yediremiyordum. Papatyayı hep üzmüştüm. Üzdüğüm kadar da güldürmüştüm. Gözümden bir tane daha yaş süzüldüğün de kırmızı rengi aklıma geldi
Papatya kapının ünün de oturmuş ağlıyordu. Kız sakince yanına yaklaştı "Ne oldu?" Dedi. Papatya kızın gözünün içine baktı "Melek" dedi. Gözünden akan bir yaş bin yalana eşitti "Her şey bitti Melek. Ben her şeyimi kaybettim" dedi. Papatya kızın gözünün içine baktı "Hatırlıyor Musun yabancı veyl okuduğum da biz söz söylemiştin?" Dedi. Kız hatırlamış ki "Şahmeran, ölüm Meleğinin kanatların da boğuldu" dedi. Papatya gözlerinin içine bakıp "Beni kanatlarınla boğar mısın?"
Elimin tersiyle göz yaşımı sildim ağzımdan çıkan altı kelime beni yerle bir etmişti "Senin için kanatlarımı kırmızıya bile boyarım" hangi insanın kendi lafları kendini alt ede bilirdi ki?
beyazPapatya_32 bu bölüm sana adanmıştır💙