ADMIT

♡seven♡

Ne zormuş aşk itirafında bulunmak. Filmlerden bir cesaret gelir mi diye bakıyorum ama bunun olumsuz yönleri de var. Bir daha Alex'in yüzüne bakamam. Ve belki de onunla aramız açılır. Peki ya o da bana karşı bir yerlerde bir şeyler hissediyorsa?
Ama hissetmiyor da olabilir. Kafam öyle karışık ki!
Ve sonrasında Madison'a aşık olmayıp başka birisine oluşu.
Ah bilmiyorum.
Sorduğumda cevabını bile vermeyen "en yakın arkadaş" yakın arkadaşıysam kime aşık olduğunu söylemesi gerek.

---

Alex'ten
Ona aşık mı olmuştum? Bu kesin miydi yani? Hala inanamıyordum. Onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar mutlu ve doğal hissediyordum. Onun yanında ben kendimi bulmuştum. Ama ona bunu nasıl itiraf edebilirdim ki? Onun bana karşı bir şeyler hissetmediğine kesinlikle emindim. Ama o kendini bana bir şekilde sevdiriyordu her geçen gün daha da artan bir şiddetle.

Telefonum çalmaya başladı. Arayan Vee'ydi.

"Selam Vee"

"Naber dostum?"

"İyi sen?"

"İyi."

"Bir şey mi söyleyecektin yoksa sohbet etmek için mi aradın?" diye sordum.

"Romeo ve Juliet için biraz çalışma yapalım mı bizim evde dicektim aslında" diye cevapladı.

"Bu harika olur"

"Tamam o zaman. Bize gel bekliyorum mwah!"

O az önce bana öpücük mü yolladı?
Normal bir şey aslında en yakın arkadaşım sonuçta.

Yaklaşık 20 dakika sonra Vee'nin evine gelmiştim. Kapıyı açtığında Vee'nin üstünde pijamalar vardı. Onu neredeyse her gördüğümde pijamayla.
Kapıya Vee ile birlikte Faith de çıktı. Eğilip Faith'i okşadım. "Hey dostum naber?" Faith havladı.
Vee gülümsedi. İlk kez bu kadar ayrıntılı incelemiştim o mükemmel gülüşünü. Gözlerimiz buluştu. Uzun süre birbirimize baktık.
"Aa şey içeri geçelim istersen" diyerek sessizliği bozdu Vee.

"Pekala"
İçeri geçtik.
"Odama çıkalım çünkü annemlere öpüşürken yakalanırsak durumu açıklayabileceğimizi bile sanmıyorum. Açıklamaya fırsat bile bırakmazlar " diyerek güldü Vee. Güldüm.

Odasına çıktık.

Yatağına oturdu. Odasındaki koltuğa oturdum.

"Bir şarkıyla giriş yapmaya ne dersin?" diye sordum.

"Olur" dedi
Kapının yanında duran gitarı eline aldı ve yatağa tekrar geçti.

-

La la
La la la la
La la
La la la la
I like your smile
La la
La la la la
La la
La la la la
Gülüşünü seviyorum
I like your vibe
Senin elektriğini seviyorum
I like your style
Tarzını seviyorum
But that's not why I love you
Ama bunlar seni sevmemin nedeni değil.
And I, I like the way
Ve ben, ben seviyorum
You're such a star
Bir yıldız gibi olmanı
But that's not why I love you
Ama bu seni sevmemin nedeni değil.
Hey
Do you feel, do you feel me?
Hissediyor musun, beni hissediyor musun?
Do you feel what I feel, too?
Ben ne hissediyorsam sende hissediyor musun?
Do you need, do you need me?
İhtiyacın var mı, bana ihtiyacın var mı?
Do you need me?
Bana ihtiyacın var mı?

You're so beautiful
Çok güzelsin .
But that's not why I love you
Ama bu benim seni sevmemin nedeni değil.
I'm not sure you know
Bildiğinden emin değilim .
That the reason I love you is you
Seni sevme nedenimin sen olduğu
Being you
Sen olmak
Just you
Sadece sen ..
Yeah the reason I love you is all that we've been through
Evet hepsinin arasından seni sevme nedenim bu.
And that's why I love you
Ve bu seni sevme nedenim.
La la
La la la la
La la
La la la la
I like the way you misbehave
La la
La la la la
La la
La la la la
Yaramazlık yapışını seviyorum
When we get wasted
Tükenmeye başladığımızda
But that's not why I love you
Ama bu seni sevmemin nedeni değil.
And how you keep your cool
Ve havalı oluşunu koruma şeklin
When I am complicated
Ben karmakarışıkken
But that's not why I love you
Ama bu seni sevme nedenim değil.

-

"Bu şarkı" dedim.

"Hatırladın mı? Birlikte dinlemiştik." dedi Vee.

"Hiç unutmadım ki"

Oturduğum yerden kalkarak yatağa oturdum. Gitarını elime aldım.

"Gitar dışında bir şeyler de çalıyor musun?"

"Evet. Piyano çalabilirim"

Yüzümü ona doğru çevirdim.
"Sana söylemem gereken bir şey var. Ama seni kaybetmekten korkuyorum" dedim.

"Beni asla kaybetmeyeceksin. Lütfen çekinme söyle"

"Söz mü?"

"Söz"

Birkaç sessizlikten sonra

"Sana aşığım Venus" dedim.