Bir süre sonra Henry teknoloji mağazasından ellerinde bir poşetle çıktı. Milen merakla :
-Onlar da ne Henry amca ?
-Milen. Bunlar kamera. Bunu o boş harabeye yerleştireceğim ve Adin'İn orada ne yaptığını ona kimin saldırdığını ve yeni arkadaşının kim olduğunu öğreneceğiz. Başka çaremiz yok. Hadi seni eve bırakacağım ve kamerayı yeleştirmeye gideceğim.
Henry Milen'İ eve götürdükten hemen sonra harabeye gidip kamerayı takacak gizli bir yer aramaya koyuldu. Tam koridorun komodininin üzerindeki saksıyı gördü ve kamerayı dikkatlice oraya yerleştirdi. Sonra hemen çıktı ve kameranın kodunu bilgisayarına yükleyip kamerayla bilgisayarı bağladı.
Adin Henry den yarım saat sonra hemen o harabeye gitti. Kameradan haberi yoktu. Henry Adin'in girdiğini görünce bilgisayarın başına geçti. Tuhaf bir şey vardı. Adin'İn yanında kimse gözükmüyordu ama Adin birisiyle konuşuyordu. Bu nasıl olabilirdi ki ? Gözlerine inanamıyordu. Eğer oraya gitse Adin şüphelenecekti ve kamerayı bulacaktı. Adin'in annesini aradı Henry.
-Alo.. Buyurun bay Henry.
-Alo. Adin şuanda o harabede ve yanında kimse yok. Ama biriyle konuşuyor sanki. Acele edin onun kiminle ne konuştuğunu öğrenmemiz lazım.
Hemen telefon kapandı. Acele bir şekilde Meyna Adin'i bulmak için harabeye koştu. Meyna oraya vardığında Adin biriyle konuşuyor gibi görünüyordu. Ama yanında kimse yoktu.
-Adin! Kızım çabuk buraya gel. Ne işin var bu karanlık yerde. Adin bağırdı.
-Ne yapıyorsun sen. Gitti işte. Hep senin yüzünden. Senden korktu ve kaçtı. Lanet olsun!
Adin koşarak oradan çıktı. Meyna hızla onu yakalamak için peşine koyuldu. Tam anayola çıkmıştı ki Adin'i kanlar içinde yerde yatarken buldu. Meyna ona bir şey olmasından korkuyordu koşarak kucakladı Adin'i. Çarpan adam kaçmıştı. Civarlarda ana yol olmasına rağmen kimse yoktu. Meyna hemen ambulansı aradı. 5 10 dakika içerisinde ambulans geldi ve Adin'i hastaneye götürdüler. Çok kan kaybetmişti. Doktorlar hemen onu ameliyata aldı. Meyna Henry'i arayıp hemen olanlardan haberdar etti. Hemen sonra eşini arayıp hemen şehre dönmesini istedi. Henry yarım saat içinde hastaneye geldi.
-Adin'in durumu nasıl? Nerede?
-Çok kan kaybetmiş. Ameliyata aldılar. Çok korkuyorum. Ya ona bir şey olursa.
-Korkmayın Meyna hanım. Tanrı ona canını bağışlayacak.
Doktor ameliyattan çıktı. Tam doktor çıktığında Adin'İn babası da hastaneye ulaştı. Hepsi bir telaşla Adin'in durumunu sordu. Doktorun yüzündeki ifade ise herkesi korkuttu...
-Olamaz. Hayır. !!!!
Acaba Adin'e ne olmuştu. Şuan bunun cevabını hiç kimse bilmiyordu. Doktor hiç bir cevap bile vermeden gitti.
Henry söze girdi.
-Gördünüz mü ? doktorun yüzü parçalanmıştı. Sizce ne olmuş olabilir?
-Korkudan bir şey farketmedim. Neden.. Neden cevap vermedi.
Adin'in babası o kadar telaşlıydı ki belki konuşulanları bile duymuyor olabilirdi. Ne diyeceğini bilmiyordu. Çok korkmuştu.
-Kızım.
Diyebildi sadece. Umuyordu ki kızına bir şey olmasın.
Adin'e ne olduğundan hiç kimsenin haberi yoktu ve herkes bir telaşla bekliyordu. Acaba ne oldu diye. Umarım yaşıyordur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünmez Canavarlar
ParanormaleAdin New York'ta ailesiyle yaşayan 17 yaşında bir kız çocuğuydu. Okuduğu okul eski zamanlardan kalma boş bir akıl hastanesinin hemen yan tarafındaydı. Akıl hastanesinin dışarıdan ürkütücü bir görünümü vardı. Adin'in yaşına göre biraz olgun göründüğü...