Anka Timi 2:Vatan Yolunda

İmkanın Sınırları

Bilal:Allah kahretsin birader çıkamayacağız buradan  !

Mert:Ölürsen şehitsin Bilal kızmanın anlamı yok menzil şehadet değilmidir ?

Bilal:Benim ölüm değil dirim lazım komutanım bu ülkeye

Mert:Sen şehit olup şanlı kanınla toprağını sula... sula ki senden sonra gelenler kıymet bilsin aslanım ayrıca buradan çıkamayacağız diye bir şey yok Atalarımız Ergenekon'dan nasıl çıktı hatırla

Emre:Aga aşağıdaki adamlardan birinin keskin nişancı tüfeğini buldum

Mert:Metehan sen tüfeği al Emre Hakan Cengiz ile birlikte karşı tepeye çık Noyan sen ben ve Bilal diğer tepeye çıkacağız keskin nişancı tüfeklerini iyi kullanın kullanın ki aşağıya inmek zorunda kalmayalım aşağıya inersek bilin ölürüz

Sabaha karşı hareketlilik başladı timin kaderi Metehan ve Noyan'ın ellerinde idi attıklarını vurdular ta ki Metehan'ın mermisi bitene kadar Metehan'ın mermisi bitince adamlar aşağıya girmeye başladı Hakan siperinden fırlayıp düşman mevzisine sızdı herkesi gizlice indirdi yukarıdan helikopter göründü Emre bağırarak Hakan'ı tepeye çağırdı Hakan tam Emre'nin elini tuttuğu sırada sırtından vuruldu Emre Hakan'ı tutup tepeden aşağıya Metehan ve Cengiz'le birlikte inip uzaklaştı Mert ve diğerleride karşı tepeyi terketti ama iki taraftada işler iyi değidli

Metehan Cengiz Emre ve Hakan Türkiye'ye yakın tarafa doğru ilerlemişti ama Hakan'ın yaralı olması onları hem yavaşlatıyor hemde korkutuyordu Mert Noyan ve Bilal ise hem Suriye sınırına doğru ilerliyor hemde birbirlerini kaybetmişlerdi

Metehan:Emre Hakan'ın durumu nasıl ?

Emre:Şuan sıkıntı yok ama Aga'yı bulmaya kalkarsak ...

Metehan:Ne olur ?

Emre:Anla işte Sarı kan kaybından gider ...

Metehan:O zaman en hızlı şekilde geri dönüp Hakan'ı teslim edin ikiniz ben diğerlerini bulacağım

Cengiz:Ayrılmamız iyi olmaz

Metehan:Şuan birlik gibi mi gözüküyoruz ? bu bir emirdir siz Türkiye'ye gidiyorsunuz

Mert gece ormanda kestirecek bir yer bulmuştu tam gözleri kapandığı sırada ağaçların arasından bir ses duydu tabancasını çıkartıp ağaçlara yaklaştı göz gezdirirken kafasına bir odun darbesi alıp bayıldı

Bilal ise yine kendine hakim olamayıp kalabalık bir örgüt devriyesine saldırıp kısa sürede paket oldu ikiside sabah aynı kafeste gözlerini açtı buraya nasıl geldikleri hakkında konuştukları sırada aniden nöbetçi vuruldu bir kaç terrörist'te vurulduktan sonra Metehan gelip kafesin kilidini açmak için anahtarları aradı

Metehan:Sizi kurtarmaya geldim

Bilal:Arkanda !

Metehan arkasını hızla dönüp adamın kolunu tutup kafese doğru fırlattı adam kafese çarpınça afalladı Metehan adamı yumruklarken arkasından gelen diğer adam Metehan'ın dizine vurup yere düşmesini sağladı ardından kafasına vurup Metehan'ı bayılttı

Adam:Bunuda içeri alın birazdan Bedirhan Zeus Çekiç ve Alfa burada olacak bunları yakaladığımız için bizi ödüllendireceklerdir

Bilal:Atarlar önünüze bir kemik demi lan köpek !

Adam:Kapat çeneni

Bilal:Ulan buradan bir çıkayım senin o çeneni dağıtacağım zaten ben !

Adam:Buradan çıkmanız imkansız

Mert gülümsedi işaret parmağını tehdit eder bir biçimde kaldırdı

Mert:Fatih Sultan Mehmed'in dediği gibi 'İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım '