11. Bölüm

4.5K 604 195
                                    


Yazım yanlışlarını düzeltmeye çalışıyorum ama o an hızlı yazdığım için yine gözümden kaçıyor görmezden gelin lütfen.

İyi okumalar 💕

*

Tehlike çanları çalmaya başladığında artık geri dönülemez bir yola girdiğimi hissettim, hayatım dün itibariyle başkasına teslim edilmişti. Hatta kalbimde, beynimde, benliğimde, her yerimde sadece o hüküm sürüyordu.

Odada tek başıma dakikalardır tur atarken kulağıma tuttuğum telefondaki Hoseok'un bağırışlarına maruz kalmıştım. Telaşlıydım, yaptığıma pişman değildim ama gerçekten telaşlıydım.

"Geri zekalı mısın Jungkook? Gitsene çocuğun yanına, birde tek bıraktım diyor ya." Bir sövme kelimesi daha sarf etmişti Hoseok hyung. Deminden beri azarını yiyordum.

"Hyung, dün öptüm diyorum." diye sızlanıp elimle alt dudağıma işkence etmeye başladım. "Öptüm ya bildiğin öptüm çocuğu." Bir yandan söylenirken bir yandan da şoku atlatmaya çalışıyordum. Gerçekliğine şaşkındım hâlâ.

Hem söylerken bir yandan da benim düşünmem üzerine gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Onu öperken zaten deli gibi atan kalbimi hissetmiştim, şu an düşünüyor olmam bile delirmeme sebep olurken çocuğun yanında nasıl sakin kalacaktım?

Sesli bir nefes alışveriş sesi. "Eee? Geri çekilmemiş işte."

Jimin'e köpeği hediye ettikten sonra bir şekilde onu izleme fırsatı bulmuştum. O kalın dudaklarının mührünü dudaklarıma bastırdığım düşüncesi her zaman sırıtmama sebep olacaktı. Sabah çok huzurlu uyanmıştım ta ki Jimin'i görene kadar.

Sabah, Jimin yanıma gelmeye çalıştığında yüzüne bakmamaya çalışıyordum, başka bir yere gidiyordum, şimdi de odayı değiştirmiştim. Bir şekilde yolunu bulup o ortamdan sıvışmış ve Hoseok'u aramıştım. Tabii telefonu Taehyung'un açtığını bilmeyip her şeyi dökülmem ve Taehyung'un bağırıp çağırması bir olmuştu. Birde bana sövüyor niye öptüm diye. "Pardon, senden izin alacaktım değil mi Taehyung?" demem üzerine iyice delirmişti, aptal. Hoseok olmasaydı bu çocukla gerçekten uğraşırdım.

"Zaten deftere yazmayacağını söylemiş Jung, sabaha da unutacak bu kadar çekinme." Hoseok hyung'un sözleri üzerine öyle bir şey oldu ki nutkum tutuldu sanki. O an durgunluk geldi.

Adımlarım ve dudağıma işkence eden elim öylece kalakaldı. Kalbim acıdı sanki o an nefes alamadım, nedendi diye düşünmeye gerek yoktu aslında. Hoseok sadece gerçeği dillendirmişti, gerçeğin bu kadar yakacağını nereden bilebilirdim? Nereden tahmin edebilirdim ki?

Benimle birlikte o da durmuştu ki sesi belli bir zaman sonra değişti, toparlamaya çalışacağını biliyordum fakat bu bir işe yaramayacaktı. "Jung, ben öyle demek istemedim bak. Biliyorsun Tae ile uğraşıyordum, alınmadın değil mi kardeşim?"

Hoseok hyung, neden bana bu kadar katlanıyordun boş ver demek istedim o an. "Sorun yok hyung, sonuçta olan bu. Ne bekliyordum ki? Boş versene, yaptım bir saçmalık. Kendi suçumu sana atamam."

"Öyle deme bak, kendimi daha da kötü hissettiriyorsun. Saçmalık olduğunu düşünseydin bunu yapmazdın zaten, bunu ikimiz de biliyoruz, öyle değil mi? Özür dilerim Jungkook, kırmak istemedim seni."

"Takma hyung." derken bir önceki cümlesini düşündüm kısa süreli, haklıydı. Arkamdaki uzun koltuğun ortasına otururken yere bakmaya başladım. Bir süre ses gelmezken bir anda Taehyung'un sesinin yükseldiğini duydum fakat ne dediğini anlayamamıştım. "Kapatayım ben Tae sorun çıkarıyor sanırım, görüşürüz." diyip kapatacakken durdu.

Remember |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin