Jimin gideli 1 hafta oldu.Oldukça rahatsızdım buradan, bu insanlardan, bu ev içindeki havadan. O olmadan boşlukta gibiydim.
Kaç gündür doğru düzgün uyuyamaz, yemek yiyemez olmuştum. O olmadıkça yapasım gelmiyordu. Yemeklerimi her yediğinde çiğnemesiyle dolgun dudaklarının aldığı şekil, gözlerinin yemeğin güzelliğinden kapanması, boğazından aşağıya inişi, hepsini hatırlıyordum.
Hoseok hyung geldiğinden beri beni sakinleştirmeye çalışsa da sonuç başarısızdı çünkü o her sakinleştirme girişimine girdiğinde ben daha çok deliriyordum.
Taehyung ise her zaman ki gibi bana sövmekle meşguldü.
"Ya beni istemezse?" Telaşla oradan oraya giderken parmaklarımı ısırıyordum, tırnak yemeyi sevmezdim bu da benim yöntemimdi.
İstemezdi bana göre ama isteyedebilirdi. Sadece bir kez bana karşı tutarsız davranmıştı ondan sonra yine eski Jimin'di.
Kendimi her zaman yalnız hissettiğim zamanlar olurdu, insanların içinde olmam da buna dahildi. Etrafım kalabalık olduğunda bile kendimi yalnızlığın derinlerine atıyordum. Taehyung ve Hoseok birçok kez ortamlara sokmayı denemişti da başarısız sonuçlanmıştı. Yanımda kimseyi istemiyordum ta ki Jimin'i görene kadar. O benim için arkadaştan fazlaydı, sürekli yanımda tutmak istiyordum onu.
Jimin olmadan sinirleniyordum, bazen durgunlaşıyordum sonra yine sinirleniyordum. Özlelikle annesinin dediklerini hatırlayınca sinirleniyordum.
"Bu çocuk bu kafayla nasıl tıp okudu hayret ediyorum." Taehyung göz devirdi söylenip sonra oturuşunu düzelterek ciddi bir görünüm kazandı. Ah, işte yine başlıyoruz. "Beni bul demiş işte çocuk, bak ben de aradan çekildim bul işte."
Hoseok hyung dilini ağzının içinde yuvarladığında yanımda dura dura benden bir şeyler kaptığını düşünmüştüm, kıskanıyor muydu yoksa sinirli miydi? Tabii ki ikisi birden.
"Aish, sen ne zaman araya girdin acaba?" demem üzerine Hoseok az önceki tavrını silkeleyip öyle bir güldü ki ev çınladı resmen. Şu an telaşlı ve yorgun olmasam ben de onun kahkahalarına eşlik ederdim. Sanırım Jimin'i bulana kadar bana gülmek yasaktı.
"Niye beni eziyorsun be!" Üzerime atlayacak olan Taehyung'u ince belinden yakaladı Hoseok. Hemen saçlarıyla bağlantı kurmuştu ki Taehyung anca sakinleşip yerine sinerdi.
"Yok ben dayanamıyorum." Arkamdaki koltuğa oturdum hızlıca, ellerimle yüzümü sıvazlayarak ağıran gözlerime masaj yaptım.
Hosoek hyung, Taehyung ile ilgilenip kolları arasına almışken başını bana çevirdi. "Gidip o konuştuğun polisten adresi iste, sonuçta Jimin üzerinde sorumluluğun oldu vermek zorunda."
Haklıydı. Bunu yapıp onu görmeden günlerimi geçiremeyecektim.
İkilinin yalnız kalmaları için düşündüm bir an. Güzel fikirdi, böylece ben de daha fazla çıldırmış olmazdım.
-
Namjoon hyung gizli tuttuğu adresi kimseye vermemeye yeminli gibiydi ama benim Jimin'in üzerinde olan emeğim ve hatrımdan vermişti, buna hakkım vardı. "Al bakalım." Elime uzattığı kağıtta yazan adrese baktığımda üniversite olduğunu görmemle kaşlarım çatıldı.
"Ne yani üniversite mi okuyor?" diyerek aklımda ki düşünceyi ona söylerken bir yandan da Jimin'in o kadar küçük olup olmadığını düşünmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember |Jikook|
Fiksi Penggemar"Hatırlamıyor olmak benim suçum değil, tamam mı? Lanet olası bir bozuk plak gibi başa sarmak benim suçum değil." Onun için meraklarım endişeye bürünüp aklımda bir sürü soruya daha yer açmıştı. Korkuyor muydu? Yoksa gerçekten tükenmiş miydi?