Hersey cok gerçekciydi.Bir anlık dalgınlık onu geçmisin en sade yerine götürmüstü. Elleriyle saclarını toplayıp yüzünü hafifçe okşadı, kendine gelmeye çalışıyordu. Tek bir hamleyse Koltugun üzerinden kalkıp odasına giderek dolabındaki pıjamalarını aldı.hazal uzerindeki elbisenin fermuarını actı ve kol askısindan çıkarmaya çalıstı.çırılçıplak oldugunda yatağın üzerini koydugu pıjamayı almak icin hafif eğildi.Tam o sırada önündeki aynadan kendini gördü. Herkesden saklamak istedigi yaraları tekrar tekrar görmek acı versede unutmak istediklerini ve öfkesini sert bir rüzgar edasıyla yüzüne vuruyordu. Vücudunda tasıdı gerçekler,yasadıgı acılar agır olsa gerek!!
Onları acılarını hiç unutmasada kafasını sallayarak gecmisini silmek istedi ve vücudundaki ve yanık işerini görmezden gelip pıjamasını hızla giyindi. dolaptan pikeyi alıp salona geçti. masanın uzerinde bulunan kumantayı alıp, televizyonun sesisi yüksek sesle acarak, sol elini basının altına destek verecek şekilde koltuga uzandı. Üzerini pikeyle örttü ve izmeye basladı. Kanalları göz ucuyla bakmadan hızlıca geçiyordu. Daha önce hic bu kadar üste üste gecmisi kurcalamamıstı. Elinde kumanda gözleri karşıdaki düz duvara dalmıs bir şekilde bos bos kanal çeviriyor babasın hiç kurcalamadigı katili bulmak istesede korkutordu.Neden ve kimden?? Bügunun yorgunluguna dayanamayıp kafasını kolunun uzerine bırakıp uykuya daldı. Sabah olmuştu.
Gün ışıgın sarımtırak rengi hazalın eşsiz güzelligine vuruyordu. hazal esnemeye ve gözleri uvalaştırarak uyanmaya başladı. Eliyle üzerindeki pikeyi atarak ayağa kalktı ve yatak odasına yöneldi. Duvarda saatin 8.00 oldugunu görünce
-Ben nasıl uyuya kaldım eyvah geç kaldım.
Diyerek eli ayağına karısıp hızlı bir şekilde hemen hazırlanmaya basladı. Dolabından siyah pantolonu alıp üzerine beyaz şifon gömlegini giydi. Saclarını fon çekip hafıf gölgeli makyajını yapıp hemen evden çıktı. Büroya geldiginde güvenlikten geçerken
-günaydın hazal hanım bugün geç kaldınız kemal bey sizi sordu.
-ahhhh!! Evet bugün biraz geç kaldım ramazan abi kemaldan fırça var gene bize desene diyerek o eşsiz gülümsemesiyle herkesi aydınlattı. Asansörun önüne gelip dügmesine bastı. Tam o sırada o sessiz avulatlık bürosunu dunyanın en güzel sesi çocuk sesinin kahkalariyla kapladı. Hazal en az o çocuk kadar mutluydu. Asansör 1.katta gelmişti, asansöre dinip 4.katta çıktı. Kemala gözükmeden sessiz sessiz odasına gitmenin yollarını arıyordu ki
Kemal
-hazal nerdesin sen sabah toplantımız vardı. Saat 10.00 oldu .
-kemalcim cok iyi bir aksam geçiremedim sabah 8.00 uyanınca anca geldim. İki kaşını birbirine yakınlastırıp ezik bir bakış attı. Özür diler edasıyla
-sakın bana öyle bakma dayanamıyorum sana neyseki çok önemli bir toplantı olsaydı o zaman gösterirdim.
-kemal tamam! sana bir kahve ısmarlarım kendimi affettiririm. Diyerek kemalın omuzunu okşadı ve odasına giderek dava konularını incelemeye basladı. Eline gelen dosyaya bakakaldı. Gözlerinin ici tıtremeye, bakışlarının sertligi aktı. bugulu bugulu, yesil gözlerinden su misali akan yasları neyin habercisiydi. Karşısına çıkan o isim yılların kalp ağrısı nasıl olurda şuanda nasıl bu şekilde karşısına dikilir. İstanbul ankara otoyol üzerinde işlenmiş bir cinayet zanlısı Dağhan YARIÇ!!!!
Gençlik aşkım, sevgidigimm, imkansız oldugunu bildigim aşktan vazgeçişim. 7 yıl nede çabuk gecmiş ama onu unutmama yetmemiş.sonuç neden hiç degişmemiş, neden cinayet zanlısı olarak çıkar ki karşıma... yıllar önce suç adamı oldugunu bildigim ama kalbimi uzak tutamadıgım bu adamı 7 yıl önce bu yüzden bırakmadım mı zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHLI KADIN
Teen FictionGeçmişin izinden kurtulmaya çalışan bir kadın... kendini unutmuş ve yeni bir ben yaratmıştır. mesleğine tapan bu kadın geçmişin izinden gitmeye mecbur kalır ve oradan kaybetti aşkı tekrar bulur. bu aşk ya onu gecmise geri dönüp orda yasayacak yada...