Arabasının kapısını hızla çarparak otele doğru koşar adımlarla ilerlemeye başladı. Bir an telaştan çantasını arabada unuttuğunu hatırlayarak hızlıca geriye döndü ve bagajını açarak valiz olmak için küçük, el çantası olmak için fazla büyük olan çantasını kaptığı gibi hızlıca ilerlemeye başladı. Çalışanların girdiği kapıdan girerek merdivenlere ilerleyeceği sırada garsonlardan birisi eline bir tepsi vererek 12. Masaya götürmesini söyledi. Elindeki çantayı bırakmadan ilerlemeye başladı ki bir daha otel gibi yerlere geldiği zaman beyaz gömlek ve siyah pantolon giymemesi gerektiğini aklına kazıdı. Elindeki tepsiyi önünden geçen genç çalışana verdiği gibi merdivenlere koşarken saatine baktı. Saat altı buçuğa geliyordu ve birkaç dakikada görevini yapması gerekiyordu. Asansöre baktığında kapısının açık olduğunu gördü ki bu ona zaman kazandırırdı. Şanslıydı ki asansörün içi boştu. 15.kata bastığında saatine tekrar baktı. Stresten değil ama heyecandan terlemeye başlamıştı. Kapı açıldığı zaman hemen dışarıya attı kendisini ama çıkar çıkmaz birisinin göğsüne kafa atıp sendeledi. Çarptığı şeye-daha doğrusu kişiye- geriye bir adım atarak baktı. Uzun boylu, yakışıklı birisiydi fakat şu an flörtöz havasında değildi ve vakti azalmıştı. Uzun boylu adam ona bakmaya başlamıştı ki hızlıca yanından geçip gitti. Şimdi özür dileme faslını uzatırsa asıl adamı kaçırırdı ki onu kolay kolay bulamamış, en sonunda metresiyle bu otelde buluşacağını öğrendiğinde de hemen arabasına atladığı gibi gelmişti. Bu akşam bu adamın işini bitirecekti. İki haftadır izini aradığı halde bulamamış, bulduğu zamanlardaysa koruma ve gözcüler o kadar fazla olmuştu ki kendisini tehlikeye atmak istemiyordu ama bu sefer karısından korkusundan herhalde korumalarından sadece dört tanesini yanında getirmişti. Araştırdığı bilgiler doğrultusunda adam tam bir saat manyağıydı. Dakikliği ile meşhur olan bir adamdı ki bir dakika bile geç kalan elemanları işten kovduğunu herkes biliyordu.
Arkasına baktığı zaman kimsenin ortada olmadığını görünce rahatladı. İleride ki balkonun önünde duran iriyarı korumayı görünce bir an yavaşladı. Adam resmen kas bankası gibiydi ki bir an acaba bu cüsseye bu takım kıyafetleri nasıl buluyor diye düşündü. Ama sonra işin ciddiyetini kavrayarak ilerlemeye başladı. Adamın yanına geldiğinde durarak küçüklüğünden beri eğitimini aldığı İspanyolca ile selam verdikten sonra
-Otelde kayboldum acaba bana yardımcı olabilir misiniz? dediğinde adam ilk önce ayaklarından itibaren süzdükten sonra boş bakan gözleriyle ona bakınca vaktin geldiğini anladı. Elindeki uyuşturucu iğneyi adamın boynuna saplayacağı zaman bunun riskli bir hareket olacağını düşündüğü için hemencecik vazgeçti. Adam ona bilmediğini söyleyince cilveli bir sesle şivesini bozarak rastgele bir oda numarası sordu. Adam ise hala boş bakan gözlerini kızın üzerinde gezdiriyordu. Nihayet adam olayı kavradığında bir an çelişkiye düştü sonra bunun patronunu kızdıracağını düşünmüş olacak ki yardım etmeyeceğini söyledi. Adamı tuzağına düşüremeyeceğini anladığında en büyük kozunu oynamaya karar verdi. Gözlerini silerek sesini ağlamaklı bir tona getirdikten sonra şivesini iyice bozarak tekrar yardım istedi. Adam herhalde zararsız bir istekten birşey çıkmayacağını düşünmüş olacak ki kendisini takip etmesini söyleyerek ilerlemeye başladı. İleride ki temizlik odasını görünce odanın önüne gidinceye kadar bekledi. Yoksa bu adamı taşımak imkansız gibi bir şeydi. Odanın önüne gelmesine üç dört adım kalınca elindeki iğneyi sıkıca tuttu ve adamın boynuna atladığı gibi damarına sapladı. Adam bir an hareketsiz kalsa da yere yıkılması bir oldu. Adamı sürükleyerek temizlik odasına götürmeye başladı ama adam sanki bir ton gibi ağırdı. Güç bela odaya çektikten sonra kapıyı kilitleyerek balkona koştu. Balkonun korkuluklarına çantasından çıkardığı düzeneği kurduktan sonra aşağı kata kendisini attı. Bu sırada odanın içinde yarı çıplak gezen kadını görünce tiksinmiş bir ifadeyle adamı gözleriyle aramaya başladı. Uyuşturucu iğneyi attığında kadının yanından sıyırıp halıya düştü. Kadın bir an balkona baksa da karanlığın içinde onu göremedi ve kıyafetlerini giymeden -evet hala yarı çıplak- makyaj masasının önünde makyajını tazelemeye devam etti. Bir defa daha iğneyi attığında kadın balkona bir defa daha baktıktan sonra yere yığıldı. Hızlıca içeriye girdiğinde banyodan adamın sesini duydu. "Hayatım iyi misin? "
Sesini incelterek "iyiyim hayatım"dedi , bu sırada belindeki kemerine sıkıştırdığı silahı alarak cebindeki susturucuyu silahın ucuna taktı. Bu sırada adam banyonun yanına gelmesini söyledi. İçinden 'çapkın pezevenk' desede oraya ilerledi. Adam tam kapıyı açıyordu ki bir an bir silah sesi duydu. Adam anlamıştı olanları. Kız kolunda sızı hissedince oraya baktı. Kurşun sıyırıp geçmişti ki kan yavaş yavaş akmaya başlamıştı. Hemen silahına atılıp adama doğru ateşledi. Iskalayınca tekrar denedi. Adamın yere yığılma sesini duyunca temkinli adımlarla ayağa kalkıp banyo kapısını yavaşça aralayarak arkasına bakmaya yeltendiğinde kurnaz adam tekrar kendisine silah doğrulttu. Duvarın arkasına geçip kendisini korumaya aldığında öfke içindeki adamın sesini duydu.-Seni orospu! Sen beni öldürmeye çalışırsın ama bir bakmışsın kendin ölmüşsün. Şimdi seni kimin gönderdiğini söyle de senden sonra onların işini halledeyim!
Kız kahkaha attıktan sonra sesini güçlü çıkarmaya dikkat etti.
-Ah benim bir tanecik yaşlı çapkın kurbanım. Hayallerini yıkmak istemezdim ama bugün sana veda etmeye geldim. Ki sende dünyaya veda edeceksin ama bence yaptıkların sonucunda buna değer diye de düşünüyorum. Merak etme cesedini bulduklarında saat kaçta öldüğünü bilecekler üzülme! dedikten sonra elindeki silahın kabzasını sıkıca tuttuktan sonra arkasını dönerek adama ateş etmeye başladı. Adamın yere yığılmış cesedini görünce yavaşça yere çöktü. Cebindeki telefonu çıkardı ve Mike'a işini hallettiğini anlatan bir mesaj attı. Sehpanın üzerinde duran deftere saate baktıktan sonra adamın ölüm saatini yazdıktan sonra kağıdı yırtarak adamın üzerine koydu. Koluna baktığında akan kanı gördükten sonra kadının dolaptaki kıyafetlerini karıştırıp bulduğu siyah ceketi giydikten sonra gitme vaktinin geldiğini anladı. Balkondan çantasını aldığı gibi ip düzeneğiyle en alt kata hızlıca indi. Artık eve gidip banyo etmek istiyordu ki arabasına atladığında otelin bahçesinde koşturan insanları görünce şeytani bir gülümsemeyle radyoyu açtı. En sevdiği şarkı çıkmıştı. Bu daha da gülümsemesine sebep olurken gaza basarak hızla ilerlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Günlükleri
Action"Ben sadece içimdeki katili öldürebileceğimi düşünmüştüm. Ama sen benden önce davranıp içimdeki umudu öldürdün. Teşekkür ederim sevgilim. Ama şunu unutma; bir insanı öldürmekten daha acımasızca bir şey varsa o da umudunu öldürmektir. Sen benden de a...