Sadece ...
Bu vicdan azabını kaldıramazdı.Biliyordu Görkem,hissediyordu. Öyle olucaktı.Onu yapayalnız sokaklara bırakırsa yine başına bela gelebilirdi. Şu an gözlerine baktığı kızı sokaklara atamazdı. Kehribar rengini çalan gözleri,kumral saçları onu yeryüzünde eşi benzeri olmayan bir kişi yapıyordu. Onu böyle sokaklara atarsa vicdan azabından ömür boyu içi kavrulabilir,yanabilirdi.
Kız onun gözlerine iyice odaklanmış ne diyeceğini kestirmeye çalışıyordu. Görkem yere baktı galiba gözlerini kaçırıyordu. Khya her bir davranışını aklına kazıyordu. Her bir duyguyu,her bir mimiğini. Görkem cesaret bulunca gözlerini kızın o en güzel en eşsiz renkte olan gözlerine odaklandı. Görkem hızlı bir hareketle cebinden bir anahtar çıkardı. Khya ya odaklanan gözleri şu an ellerine bakıyordu. Acaba Khya kabul edecek miydi? Khya ne diyeceğini bilmiyordu. Görkem kızın ellerinin içine anahtarı yerleştirdi. "Bunu vermemin sebebi senin evinin olmaması ve en önemlisi seni sokaklarda arayacaklarını bilmem."sonradan Görkem bir güldü."Beni ispitlemeni de istemem doğrusu."
Kız bir an için kaşlarını çattı."Bana inan mıyormusun? Anlayamadım."dedi kız hala kaşları çatık Görkeme bakıyordu. Görkem kızın kızdığını anladığında kısa kesmenin en iyisi olacağını düşündü. Yoksa anahtarları almadan alıp başına bir diyarlara gidebilirdi.Ya da sokağın birinde bulabilirlerdi "Sadece şaka yapıyordum." Kız emin değildi.Öyle olmadığını da hissediyordu.Kız " Beni bulamazlar.Zaten her günüm saklanmayala geçiyor bu sokakları benden iyi tanıyan görmedim." Görkem yana bakıp yine güldü. Sonra ciddi yüz halini takındı. " Şu anda yanımdaysan demek ki o kadar iyi saklanamıyormuşsun .Fazla vaktimiz yok al sen bu anahtarı şu da adresi." Khyanın eline bir kağıt parçası verdi.'He unutmadan...Bu da el feneri seni ne bekler bilemiyorum.' dedi. El fenerini kızın eline verdi. Arkasından döndürüp itekledi."Gitmelisin artık. Ben senin yanına gelicem. Ama bana söz vermelisin sokaklarda kalmayacaksın." Kızın arkasından itekleyen Görkem,Kızın mantıklı cevap vermesine engel oluyordu. Khya tam cevap vereceği sırada siyahların içine atıldığından cevabı da onunla birlikte aşağıya düşüyordu.Karanlık.Bu yerden düşerken bağırmasıyla sesinin yankısından başka ses yoktu. Sessizliğin içindeki sesi işitiyordu. O an ne yapacağını yere sertmi düşeceğini bile kestiremeden yere yapışması bir oldu. Saçlarının o anda yüzüne çarpması ve sırtının acımaması nedeniyle Yumuşak dokulu , kötü kokulu bir yere düştüğünü anladı. Gözleri refleks durumundan dolayı kapalıydı. Gözlerini araladığında düşmenin etkisiyle ilk bulanıklaşan yer netleşmeye ve karanlığın tam ortasında olduğunu anlayan Khya, çarşafları kenara çekiştirip, atıyordu. İçerisinin bu kadar karanlık olduğunu düşünememişti. Yada idrak edememişti. Şu an çarşafların içinde veya öyle sandığı yumuşak yapılı kumaşların arasındaydı. Yumuşak dokulu kumaşlarda büyük bir demirden yapılmış bir deponun içindeydi. Khya etrafı iyi görememesi nedeniyle el fenerini açtı. Ve gördüğü manzara hayret etme resminin ta kendisiydi. Deponun içinde bulunan kumaş sandığı örtüler aslında değişik hayvan derilerinden başkaları değildi. Bir an doku duyusunun gerçekten berbat olduğunu düşündü. Karşısında görülen derilerden kurtulmak istiyordu. Kutudan atlaması gerekiyordu. Haraket ettiği anda orada tek olmadığını anladı.
'Evet deney için, Hayır...' Genç ve tok bir sese sahip bir adamın sesi geliyordu. Khya yerinde kıpırdamaması için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Koku burnuna hücum etmişti.Burnu tıka basa kötü deri kokusuyla kaplanmıştı. Büyük ihtimalle bazıları yeni kesilmiş derilerdi. Kan kokusuyla kaplanmış bu depodan kurtulmak istiyordu. Adam ne deneyinden bahsediyordu? Deney için tutulan kişiler mi vardı. Kızın beyni bulanmıştı. Burada neler oluyordu. Görkem ne biliyordu vaya ne kadarını biliyordu? Yoksa onun da mı haberi yoktu? Lanet olası bu yerden çıkmak istiyordu peki ya nasıl?