GİRİŞ

2.9K 156 91
                                    


       "Anne ne demek buradan taşınıyoruz!" Annemin bana söylediği bu kötü haberle şok oldum resmen. Gidiyor muyduk yani bu şehirden?Ama ben burayı bırakamam ki. Bu evde büyümüştüm ben. Bu mahallenin sokaklarında tatmıştım hayatın en adrenalin dolu anlarını. Bu küçücük Yalova'nın okullarında öğrenmiştim yazmayı,çizmeyi. Ben mutluluğu da burada öğrendim hüzünüde. Ben herşeyimi bu şehirde öğrendim. Şimdi nasıl gidebileceğim ki? Nasıl arkadaşlarımı,kardeşlerimi bırakıcam? Bunlar peş peşe aklıma geldiği için boğazımda bir düğüm oluştu. Sesimi çıkaramadım bir süre. Kaldıramadım... Gözlerimin dolduğunu hissettim. Ardından hiç durmadan düşen gözyaşlarımın sıcaklığını. Tenimi yakarak süzülüyordu adeta.

"Anne gitmesek olmaz mı? Burada dursak? Noluur." Bende biliyordum boşa yalvardığımı. Yapcak bişey yoktu artık. Gitmek zorundaydık...

1 AY SONRA

"Lanet olsun bu ses ne?" Sabahın körüydü ve kardeşimin saçma sapan alarmıyla uyanmak zorunda kalmıştım. *Günaydın günaydııın* diye bağırıp duruyordu. Alarmı kapatıp yastığı kardeşimin kafasına fırlattım. "Ne yapıyorsun abla ya? Hayvan mı kaldırıyosun?" "Sen önce şu boktan alarmını değiştir sonra bana söylen. Bu ne kızım ya? Horoz sesiyle uyanmayı tercih ederdim." Bugün 3 ay tatilin ardından okulun açılacağı ilk gündü. Yeni okul,yeni sınıf,yenı sıra,yeni arkadaşlar... Kısacası yeni hayat beni bekliyordu...

Aaa ben size kendimi tanıtmadım dimii? Ben Duru ARSLAN. 15 yaşımdayım.Babam ve annem öğretmen. İstedikleri tayın nedeniyle İstanbul'a taşınmak zorunda kaldık. 2 kardeşiz. Beni her ne kadar canımdan bezdirsede kimselere değişmeyeceğim biricik kardeşimin adı Rüya ARSLAN. Zamanla beni iyice tanıyacaksınız zaten <3

Yeni kolej formamı giydim. Koyu yeşil renginde tişortu var ve bunun içinde kurbağa gibi gözüktüğüme bahse girebilirim. Bu ne biçim formaydı böyle? Ben bu formayı üreteninn..ellerine sağlık diyorum.

İçimde heyecan artı hüzün vardı. 9 yılımı verdiğim kardeşlerim,çocukluğumdan bu yana mahalle saklambaçıyla büyüdüğüm dostlarım,sürekli bakkalından bedava sakız kaparak deli ettiğim Recai amcam... Artık hepsi geride kalmıştı. Her ne kadar yanımda olmasalar da yerleri hala kalbimdeydi.

Kahvaltımı yaptıktan sonra babamla arabaya atladık. Doğa kolejine tam burs kazanmıştım. Hayatım boyunca ilk defa bir koleje ayak basacaktım ve bunun heyecanı gerçekten tüylerimi havaya kaldırıyordu. Büyük ihtimalle çoğu zengin züppesiydi. Belki beni ezebilirler,aralarına almayabilirlerdi ama umrumda değildi. Sonuçta ben oraya arkadaşlık edinmeye değil okumak için,hayatımı kazanmak için gidecektim. Okula yanaştığımızı farkındaydım. Sokaklar şakasına dövüşen erkekler,kolkola girmiş kahkaha atarak okul yolunu tutmuş öğrencilerle doluydu. Ben bunları gözümde çok mu abartmıştım yoksa? Özel arabayla okulun kapısına kadar götürülen,bir şoför tarafından kapısı açılan,havalı tipler olarak hayal ediyordum. Biraz da olsa içim rahatlamıştı. Arabadan inince direk müdür odasına gitmeyi planlıyordum. Sınıfımı öğrenmek zorundaydım normal olarak. Ve kafaya dank. Müdür odası nerede bilmiyorum ki ben. Birine sorsam. Of utanıyorum. En nefret huyum du bu. Saçma salak şeylere utanmak. *Opsss o gelen çocuk ney lan öylee? Hayal görüyorum. Kapat gözlerini Duru hayal görüyorsun. Ve şimdi gözlerini aç bak çocuk yok..diycektim ki gerçek lan bu çocuk* İçten içe kendimle konuşuyordum. Gerçekten karşımda taş bir çocuk benim tarafıma doğru geliyordu.* Çocuk sana doğru geliyor Duru. Bunu kanıtlamadan hayal olduğunu farz et. Çocuk eğer yanına gelirse ona dokun. Hissedersen gerçek demektir* Ne boş boğaz iç sesim vardı böyle. "Selam sen yeni öğrenci olmalısın. Ben Bahadır." Ağzım açık aval aval çocuğa bakıyordum. *Kızım sana elini uzattı. Dokun da gerçekmi hisset. Lan ne bekliyorsun dokunsana!* İç sesimin salaklığına geldim ve adının Bahadır olduğunu söyleyen çocuğun yanağına dokundum. "Hasktr gerçeksin." *Allah canını almasın hemi Duru. Dokun dedim. Sesli küfür et demedim. Hadi toparla şimdi.* " Pardon anlamadım." Çocuk şaşkın bir mimikle bana bakıyordu. Ne yapacaktım ben şimdi. İlk dakikadan rezilliğimi sergilemiştim. Mükemmel. "Şey pardon,yanlış oldu da." "Yok sorun değil. Ben okul başkanıyım. Gel seni yeni sınıfına götüreyim. Aynı zamanda sınıf arkadaşıyız artık seninle."Gülümsedi. *Ohaa kızım turnayı gözünden vurdun desenee.* " Memnun oldum. Ben Duru ARSLAN." "Adını biliyorum." Göz kırptı. "Nasıl yani?" "Adın çoktan sınıf listesine yazıldı bile. Oradan gördüm." *Hay ben senin sesini yerim yaa. Ne kadar kusursuz bir çocuksun sen öyle* " Duru ne bekliyorsun gelsene." "Hıı. He tamam geliyorum." Sınıfa giderken etrafıma biraz göz gezdirdim. Bu okul çok büyüktü. *Kızım bittin sen. Kaybolursun sen bu okulda* İç sesimle kavga edecek müsait bir ortamda değildim şuanda. Ama eve gidelim savaş bizi bekliyor. Sınıfa girdiğimde herkes bana bakıyordu. İlk kapının önünde biraz bekleyip sınıfa kaydırdım gözlerimi. Nereye oturacağımı bilmiyordum. Ben öyle beklemeye devam ederken Bahadır beni dürttü. "Şu en arka sıra boş şimdilik oraya otur." Yavaş yavaş gösterdiği arka sıraya doğru gitmeye başladım. Sırama oturduğumda herkes önüne geri dönmüştü. Bir kişi hariç. İfadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Güldü. Hiçte içten bir gülüşe benzemiyordu. Havalı,sinsice,kibirli. Allah var yakışıklıydı yani. Bir okulda bu kadar çok yakışıklı nasıl toplanabildi anlamış değilim doğrusu. Bir şey yapmadan direk önüme döndüm. Ama onun bana baktığını hissedebiliyordum. Neyin nesiydi bu çocuk? Benimle derdi neydi? Kafamın bana bakan çocuğa doğru çevirdim. Gözlerimi kıstım ve (aynı onun yaptığı gibi) tip tip baktım. Oha dur bir dakika. Bu çocuk bana biyerden tanıdık geliyordu. Derinlerden... Çok derinlerden görebiliyordum. Tanıyordum ben bu çocuğu. Ama nereden???

�?�9;����Y

Hepsi LiseliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin