URAS

1.5K 86 23
                                    


     Gecenin körüydü. Heryer zifiri karanlık,sokaklar bomboştu. Tek bir sokak direğinin ışığıyla tüm mahalle geçiniyordu sanki. Bulutlar ayı esir almıştı adeta. Bulutlardan gözükmüyordu ayın ışığı. Gittikçe daha da koyu siyaha bürünen geceyi sigaramın ateşi aydınlatıyordu. Gerçi her ne kadar aydınlatıyor olmasa da hafif işe yarıyordu işte.

Hiçbir amacım olmadan yürüyordum. Nereye gittiğime dair ufak bir fikrim bile yoktu. Hobim olmuştu bu artık benim. Ne zaman sıkılsam zifiri karanlığa karışır,bilmediğim sokaklarda yürürdüm. Çok tuhaf evet ama rahatlatırdı bu yürüyüş beni. Saatlerce dolanırdım ben böyle. Çoğu kez sarhoşlara denk gelip dayak yediğim olurdu. Dayak yemekten kastım bir iki çizik. Ama onların kaşı gözü patlardı. Ya dalga geçmeyin harbi ben daha güzel dövüyorum. Suratıma damga vurmuş küçük bir yara izi çok mu? *yara izi dediği mosmor göz,patlamış kaş,kanayan dudak*

Telefonumun titremesiyle korktum bir an. Bahadır arıyordu. Bahadır kim mi? Benim en yakın,dostum,sırdaşım,kardeşim.

"Efendim kanka?"

"Nerdesin oğlum sen? Yine geceye karıştım deme!"

"Vallahi tam üstüne bastın. Ne yapayım be oğlum? Siyah benim rengim. Karanlığa karışmakta hobim. Yani ne var bunda bu kadar kızacak?"

"Şu son 2 yıldır sürekli böylesin ve her ay düzenli olarak en az 6 defa hastanelik oluyorsun,şu boktan sarhoşlar yüzünden! Doktor seni görünce direk kavga ettiğini anlıyor. Bıkmadın mı artık dayak yemekten? Şahsen ben o seni döven veletleri halletmekten bıkmış durumdayım."

"Eee yapcan tabi koçum. Neyse kapat telefonu geçiyorum birazdan eve."

Telefonu kapattıktan sonra evin yolunu tuttum. Evet ben siyah insanım. Ama dışarıdaki insanlara karşı. Herkes beni kötü biri olarak bilir. Zengin,ukala,kendini beğenmiş,sert... Evet böyle biliniyorum çünkü kendimi dışarıya öyle tanıttım. Aslında iç dünyam öyle değil. Sadece Bahadır bilir benim iç dünyamı. Dışarıdan her ne kadar sert görünsem de masanın üzerine çıkıp twork yapan insanım ben. Erkek olmama rağmen.

Nihayet eve varmıştım.3 katlı yeterince gösterişli bir evimiz vardı. Babam okuduğum kolejin sahibi. Annemi bilmiyorum. Ben küçükken annem ve babam ayrıldılar. Annem beni babama bırakıp kaçtı. O günden beri hiç görmedim onu. Zaten gecenin köründe başı boş dolanmamın büyük bir kısmı bu yüzden. Onu her ne kadar özleyim bulmak istesemde,bir yanım istemiyor onu. Beni bırakıp kaçtığı için nefret ediyor ondan. Neyse ya anne konusuna girmesek mi? Pek hoşlanmıyorum da bu konudan.

Kendimi yatağa fırlattım direk. Tavanı izlemeye başladım. "Siktir! Yarın okulun ilk günü!" Eee 3 ay tatilden sonra birden okulun açılacağı aklıma gelince, acı haber almış gibi oldum. Acı haberdi zaten benim için. Okulda yaptığım bir şey yoktu. Babam okul sahibi olduğu için herkes etrafımda dönüyordu zaten. Derslerle hiç aram yok açık konuşayım. Okulun popüler çocuğuyum. İşim gücüm teneffüs boyu insanları huylamak,saçma salak şeyler yapıp onları korkutmak. Her ne kadar disip cezası alacak duruma gelsem bile alamıyorum. Ne tuhaf insanım değil mi? Disiplin almak için uğraşıyorum resmen. Neyse kendimi fazla kötü tanıttım size. Okumamış farz edin.

Duş almak için banyoya girdim. İlk soğuk suyun altında durdum biraz. Ardından sıcak suyu açıp rahatlattım bedenimi.

Ilık bir duşun ardından mayıştım iyice. Zaten uykum vardı ılık su hepten getirdi uykumu. Yatağa uzandım,gözlerimi kapattım ve kendimi rüyalarıma teslim ettim...

"Uras kalk oğlum hadi okul var. Uras kalksana. Bak su dökerim kafandan aşağı,yapmadı deme sonra!" Şukufe teyzenin sesi yüzünden mırıldanıp duruyordum. Kalkmaycaktım işte yataktak. İnada bindim birkere. Taa ki bacağıma sert bir şaplak inene kadar. "Ya ne yapıyorsun Şukufe'm ya? Canımı yaktın." " Bırak oyalanmayıda üstünü giyin hadi. Kahvaltını hazırladım." Şukufe teyzem benim annem yerine koyduğum kadındı. 11 yıldır bizim evde çalışıyordu ve hiç annemin yokluğunu hissettirmedi. O yüzden çok severim Şukufe teyzemi.

Kahvaltımı yapmak için aşağıya indim. Her zaman ki gibi mükemmel ötesi bir sofra kurmuştu. "Şukufe'm ne güzel bir insansın sen böyle yaa. Ellerini yerim ben senin. Ohh mis gibi kokuyorlar." Burnumu sofrayı koklayarak gezdirdim. "Afiyet olsun kuşum ye hadi."

Okulun bahçesine girince gözlerim direk Bahadır'ı aradı. Aramıştım sabah ama açmamıştı pislik. "Aman neyse sanki okula yabancıyım. Kendim giderim sınıfa." İki adım atmamla yerle öpüşmem bir oldu. "Püü ağzına sıçayım Bahadır napıyon sırtımda!" Ben kendi kendime söylenirken sırtıma atlamıştı pislik ve yere kapaklanmıştım. "Herkes bize bakıyor lanet olsun." "Kanka hiç yapmadığım şey sanki. Ne oldu sana yere kapaklandın hemen. Dayak yiye yşye bünyen mi yoruldu." Gülerek benle dalga geçti yine. "Oğlum sinirlerimi bozma benim sabah sabah. Hem sen sabah arayınca niye açmadın lan it."

"Kanka telefon sessizdeydi duymadım. Sonra da aramaya üşendim."

"Sonrodo oromoyo oşondom."

Konuşarak sınıfa çıktık. "Kanka bizim sınıfa yeni kız gelmiş. Ben onu bulayım da sınıfa getireyim. Bizim sınıftaymış." "Tamam kanki hadi kolay gelsin"

Bahadır sınıftan çıkınca kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra herkes yerlerine oturmaya başladı. Belli ki zil çaldı. Kulaklığı çıkarttım ve cebime sıkıştırdım. Bahadır kapıyı açınca arkasından bir kız girdi. Yeni öğrenci dediği bu kızdı galiba. Bahadır arka sırayı gösterince, kız benim yan tarafımdaki sıraya doğru gelmeye başladı.

"Nereden tanıyorum lan ben bu kızı?" Kendi kendime mırıldanırken kıza bakmaya da devam ediyordum. Bu tanıdık surat bana hiçte iyi şeyleri hatırlatıyor gibi durmuyordu.

Bahadır yanıma oturunca hemen ona döndüm. "Kanka kim bu kız? Baya tanıdık geliyor ama çıkaramıyorum." "Kanka kızın adı Duru ARSLAN. Yalova'dan gelmiş sanırım."

Kızın adını söyledikten sonra birden ne yapacağımı şaşırdım. Hızla Duru'ya döndüm ve suratını iyice incelemeye başladım. Evet bu kız oydu. Lanet olsun ki oydu.


Hepsi LiseliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin