DURU

1.2K 73 20
                                    

Yok ya büyük ihtimalle yanlış hatırlıyorumdur. İmkansız yani bu o çocuk olamaz.

İç sesimle konuşmayı kestim ve hemen önüme döndüm. Çok geçmeden hoca girdi sınıfa. "Merhaba arkadaşlar nasılsınız bakalım?" Herkes "iyiyiz" diye bağırırken hocamız da kendi masasına doğru ilerlemeye başladı.

" Aramıza yeni öğrenci katılmış sanırım." Nazikçe gülümsedi. Bana bakarak "Bize kendini tanıtmak ister misin?" Gülerek ayağa kalktım.

"Adım Duru ARSLAN. Yalova'dan geliyorum. Annem ve babam öğretmen. 2 kardeşiz." Dedim ve yerime oturdum. Tekrar bana tip tip bakan çocuğa döndüm. Gözleri kesecekmiş gibi bakıyordu. Ürkütücüydü... Önüme döndüm,dersi dinlemeye koyuldum.

Derse gireli henüz 15 dakika olmuştu fakat ben saatlerdir dersteymiş gibiydim. Gözüm sürekli adını bilmediğim çocuğa gidiyordu ve ölümcül bakışlarına maruz kalıyordum. Korkuyordum. Gerçekten korkuyordum. Öyle bir insanın bana bakması... Gerçi insan olduğundan bile şüphelenir oldum. Hem belki de o değildir. Belki de hayal gücüme yenik düşmüşümdür. Olması imkansız bir şey çünkü bu. Sadece benziyorlar.

"Selam canım ben Dolunay."

Tip tip uzattığı eline bakıyordum. 7.derse kadar kimse yanıma gelip konuşmamıştı. Bende utandığım için kimsenin yanına gitmemiştim. Şimdi bu kızın yanıma gelmesi tuhafıma gitmişti ama sevinmiştim de.

"Selam ben de Duru." El sıkıştıktan sonra gülerek yanıma oturdu. Bende aynı gülümsemeyle ona karşılık verdim.

"Buraya burslu geliyor olmalısın. Yani öyle duydum."

"Doğru duymuşsun,burslu olarak geldim."

"Bende bursluyum burada."

*Oha oha harpi misinn?* iç sesime gülerken yanıt verdim.

"Buna gerçekten sevindim. Burslulara ezik gözüyle bakıyor bu zengin züppeleri. Üstelik her burslu olan fakir olucak diye bir kural yok."

"Haklısın ama takmasana sen onları. Bir süre sonra bakmayı keserler merak etme. Kantine inmeye ne dersin?"

Son derse girmiştik ve benim gözüm istem dışı sürekli o çocuğa gidiyordu. Dolunay'a çocuğun adını soracaktım ama çekinmiştim. Yanlış anlayabilirdi. Nasıl olsa öğrenecektim adını değil mi? Bir yandan dersin verdiği uyku hissi, bir yandan çocuğun tuhaf bakışları, bir yandan... Neyse ya kafam allak bullak olmuştu işte. Biran önce eve gitmek istiyordum. Şu lanet olası ders bitmek bilmiyordu. Bir ninni edasıyla fısıldıyordu hocanın sesi kulağıma. *Yeter artık sus!* diye bağırmak istiyordum ama götüm yemiyordu tabi. Hadi sıkıyorsa sen bağırsana hocana. Şaka lan şaka disiplinlik olursun vallahi.

"Şu lanet ders bitmeyecek sandım" Dolunay'ın dediğine gülerek karşılık verdim. Haklıydı.

Evlerimiz birbirine yakın olduğu için beraber gitmeye karar verdik. Sınıf arkadaşım aynı zamanda yol arkadaşım olmuştu bana. Bir taşta iki kuş. Yehuuuu.

***1 Hafta sonra***

"Hey Duru sana diyorum"

"Hıı ne oldu dalmışım da?"

"Telefonuna artık cevap versen kulağım şişti kızım o nasıl bir ses öyle? Ayrıca çook güzel zil sesi anlayışın var. Dırırım dırırım dırı rırı rım."

"Öf dalga geçmesene be! Yolarım seni hee! Adam ol!" Gülerek karşılık verdi. Bende aynı şekilde gülüyordum.

Arayan annemdi ve açmak istemiyordum. Başımın etini yerdi yine. Ne zaman dışarı çıksam dakka başı arardı. Çocuğum sanki ben. Tamam beni düşünüyor yerim onu ama biraz rahat bırak be kadın. Küçükken kaçırılmıştım. O günden beri ne zaman dışarı çıksam dakka başı arar beni. Korkuyor yine kaçırılırım diye. Ama ben kendimi korurum kimse kaçıramaz len beni. Sıkarım biber gazını gözüne. Sonra da tekmeyi koyarım kıymetlisine. Haydi Allah'a emanet der geçer giderim yanından.

"Vallahi kırıcam şu telefonu. Yeter artık aç. Açmayacaksan sessize al bize bakıyor herkes"

"Tamam be bağırma açıyorum hemen" Telefonu açmamla annemin telaşlı sesi doldu kulaklarıma

"Duru çabuk eve gelmelisin. Çok garip şeyler oldu. Seni bekleyen birisi var."

"Kimmiş o? Şuan arkadaşım yok benim Dolunay'dan başka. Kim bekleyebilir beni? Adı neymiş sorsana." Annemin o ara çocuğa adını sorduğunu duyabildim. Erkek sesi geliyordu. Korkmaya başlamıştım. Yeni geldiğim ve hiçbir arkadaşımın olmadığı bu şehirde bir erkek benim kapıma gelmişti ve beni bekliyordu. Yavaş yavaş bedenimi korku ele geçiriyordu.

"Adını söylemiyor Duru lütfen eve gel hemen!"

"Tamam geliyorum hemen."

"Nolmuş kız patlıyom vallahi meraktan. Suratındaki ifadeye bakıyorum da korkmuşa benziyorsun."

"Annem bir erkeğin eve geldiğini söyledi ve beni bekliyormuş. Tuhaf olan burada tanıdığım bir erkek yok. Üstelik o kişi her kimse evimi nereden biliyor?"

"Bismillahirrahmanirrahim. Tuvbe de kanki korkmaya başladım. Bende seninle geleceğim."

Evin bahçesine girmemle onu görmem bir oldu. Ağzım beş karış açılmış ve mal mal bakıyordum.

*Hasiktir! Bunun ne işi var burda? Ey kurban olduğum Allah'ım rüya görüyom demi? Dur gözümü kapatayım. Aha açtım ve çocuk orda yok dicektim harbi orda lan.*

İç sesimle konuşurken Dolunay beni dürttü

"Kızım bunun ne işi var burda? Ben arkadaş olduğunuzu sanmıyordum oysaki."

"Bilmiyorum Dolunay hiçbirşey bilmiyorum. Şuan şoktayım."

"Tamam kanka hadi gel bim e gidelim." Sesli bir kahkaha patlattı. Sadece göz devirmekle yetindim.

Çocuk hala bana bakıyordu. Suratındaki mimik ne sinirliydi ne de sakin. Sadece ifadesiz bir şekilde bakıyordu bana. Kokruyordum. Niye bilmiyorum ama titremeye başlamıştım.

���5:0�

Hepsi LiseliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin