4.Bölüm

1.3K 78 26
                                    


   "Müsaadenizle Duru'yu 1 saatliğine biryere götürebilir miyim?" diyen çocuğa baktım. Bana sormadan beni biryere götürme hakkına nereden sahip olmuştu bu yozma?

"Ama kızım telefonda hiç erkek arkadaşının olmadığını söylemişti. Demek ki seni tanımıyor. Buna nasıl izin vereyim?"

"Sınıf arkadaşım anne. Gerçi daha önce hiç konuşmadık. İzin ver gideyim. Belli ki söyleyecek bişeyleri var." Dolunay'a döndüm "Gitsem senin için bir sorun olur mu yavru?"

Hayır anlamında kafasını salladı. Ona öptüm ve adını bilmediğim çocuğu takip etmeye başladım. 1 haftadır adını öğrenememiştim. Hiiiç boşuna *salak* demeyin bana. Üşendim vallahi kalkıp sınıf listesinden adını bulmya

"Beni nereye götürüyorsun? Ayrıca sen kimsin? Bana biryerden tanıdık geliyorsun? Seninle ilgili bir geçmişim mi var? Ah yavaş yürür müsün biraz?"

Sırayla sorularımı yağdırırken bir yandan koşar gibi yürüyordum. Çok hızlıydı ve ona yetişmek baya zor du.

Birden durunca kafamı hızla sırtına çarptım.

"Ah hayvan herif! Yavaş dursana biraz be. Burnumu kırıyordum."

"Pardon ama yavaş durmaktan kastın neydi? Nasıl yavaş durulur öğretsene bana bi."

"Öf uzatma da söyle artık beni neden çağırdığını taş sırtı olan bay bilmiş."

"Nasıl söylenir bilmiyorum. Daha doğrusu biliyorum ama bilmiyorum gibi hissediyorum. Bildiğimi biliyorum ama bilmiyorum işte."

"What dedin gulum?" dediğim saçma şeyle bana tip tip bakmaya başladı.

"Pardon. Yani ne dediğini anlamadım da. Ne demeye çalıştın?"

"Şey sen küçkken. Hani şey işte. Kaçırılmıştınya?"

Dediği son kelimeyle gözlerim şişmiş yumurta gibi dışarı fırladı. Göz kapaklarım olmasa uçarlardı herhalde yerlerinden. *Dur bir dakika ya. Bu çocuk bunu nereden biliyordu. Yoksa tahminlerim doğru muydu? Hayal değildi de o çocuk gerçek miydi? Noluyo abi? Dünya gerçekten dönüyo mu?*

İç sesim saçma salak konuşurken gözlerimi çocuğun gözlerine çevirdim. Daha önce hiç bakmadığı bir ifade vardı şuan gözlerinde. Pişmanlık+hüzün+kararsızlık.

"S-sen yoksa o ç-çocuk musun?" kekelemeye başladım.

"Duru ben özür dilerim. İnan benim kararım değildi. Sana yemin ederim. Amacımız küçük bir oyundu. Nereden bilebilirdik ki öyle sonuç alacağını? Gerçekten herşey için özür dilerim."

Yavaş yavaş geri geri gitmeye başladım. Eskisi gibi değildi. Değişmişti belli ki ama ben korkuyordum işte. Birden o gün geldi aklıma. Ağlamaya başladım.

"Kaçma benden ve ağlama. Anlatıcam sana herşeyi,sakin ol."

"Neyi anlatacaksın söylesene? Nasıl bir oyun o öyle? Boktan boktan işler yaptınız. Hayatımı kararttınız benim. Küçüktüm daha. Sizce o an ne hissettim biliyor musun?"

O anlar iyice girmeye başlamıştı gözüme. Sanki o anı yeniden yaşıyor gibiydim. Korkuyordum işte. Herkes korkardı. Küçücük çocuğun neredeyse öleceği günlerdi o zamanlar. Annemden günlerce ayrı kalmıştım onların yüzünden. Açtım,susuzdum. Küçük bir odaya kilitlenmiştim. Geceleri zifiri karanlık olurdu o oda. Karanlıktan korkardım ben. Sabahları ise siyah camdan hafif ışık girerdi. Buz gibi zeminde yatardım mecbur. Tam 3 gece o oda da kalmıştım. Ama 6 yaşımdaydım. Benim için 3 yıl gibiydi resmen. En beter çaresizliğim di. 3 günün sonunda nihayet bir amca sesimi duymuştu. Polisleri çağırmışlardı ve açmışlardı o şekilde kapıyı. Beni oraya kilitleyenler de Uras'lar dı. Küçük olduğu için sadece para cezası verilmişti ailelerine o kadar. Şimdi ise bana gelmiş her şeyin küçük bir şakadan ibaret olduğunu söylüyordu. Söylesenize! Nasıl inanayım ben şimdi bu çocuğa? Nasıl söylediklerini kabulleneyim.

Ağlayarak eve doğru koşmaya başladım. Adımı seslendi birkaç kez ama duymazdan geldim. Şuan da yanlızlığa ihtiyacım vardı. Bir yandan koşarken bir yandan dua ediyordum. Annem evde olmasın diye. Eğer evdeyse soru yağmuruna tutardı beni. Hiç çekecek havamda değildim.

Nihayet eve vardım ve kapıyı sessizce açtım. Ağladığım belli olmasın diye sesimi gürşeltirerek

"Mooom evde misin?" diye bağırdım. Cevap gelmeyince annemin evde olmadığını anladım. Okula gitmişti demek ki. Hafta sonu olmasına rağmen okula çağırıyorlardı sürekli annemi. Babam futbol maçına gitmişti ve kardeşim de etütteydi. Haliyle ev boştu.

Hıçkırıklarımı saldım ve sesli sesli ağlamaya başladım.

"Neden ya neden? Neden yıllar sonra karşıma çıktı? Neden ben tam unutmuşken,toparlanmışken birdaha görmüştüm onu?

"Korkuyorum işte hayattan. Çocuk gibi korkuyorum?

Ağlamaya devam ederken bir yandan sayıklanıp duruyordum. Odama gittim ve kendimi yatağıma attım. Üstümü değiştirmeden direk kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Yarım saat içinde olanlar bana çok ağır gelmişti. Kaldıramamıştım birden. Uykuya ihtiyacım vardı. Rahatlamaya ihtiyacım vardı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hepsi LiseliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin