Hayatta adalet varmıydı? Yoksa kendimiz mi var ederdik bu adaleti? Peki şans neydi? Sadece bir kelimemi , yada bir kelimeden fazlasımıydı?
Yaşadığımız evren bir savaş alanıydı.hatta bize kaderimiz ile savaşmamız için upuzun bir süre tanınıyordu.
Bazılarımız onu yenip kaderini kendileri yazıyordu .
Bazılarımız ise aldığımız darbeler sonucunda hayatın bize getirdiklerini yaşıyordu.Sanırım bende onlardan biriyimdim.Ben kadere değil, kader bana yön veriyordu.
Hani herşey bittiği dediğimiz anda, uçurumun ucundayken , heryer ölüm kokarken, biri kolundan tutar, çeker ve sarılırdı. İşte bu bize hayatın tanıdığı ikinci şanstı.
Herhalde ben uçurumun dibini boylamıştım. Yaşama sebebim bana gelmemişti. Yada hala zamanı gelmemişti.Düşünceli bir şekilde ablama baktım. Gözyaşları sanki birbiri ile yarış yapar gibi akıyordu.
Sanırım ben en son 7 yaşındayken ağlamıştım. Yerinde duramayan bir çocuk olarak yine yapacağımı yapmış ağaçtan düşmüştüm. Gözyaşlarım sessizce akıyordu. Bulanık gözlerimle karşıya baktığımda ANNEM'in bana doğru geldiğini gördüm. Hem ondan çekinir hemde en güvenli onun yanında hissedersiniz ya annem beni kucağına aldığında Gözyaşlarım onu bekliyor gibi durmuştu. Herhalde birdaha ağlamamamın sebebi beni susturacak birinin olmamasıdır. Ağlayınca birdaha susmayacak olmamdır.
"Sana babamı götürdüler diyorum"
BABAMI.Doğru sadece onun babasıydı. Sadece onun kahramanıydı."EREMM"
"kim götürdü?"
Zorlukla yutkundu.herne olduysa çok korkmuştu. Kolumdan tutup oturma odasına getirdi beni. Eliyle cam masayı gösterip yüzündeki değişik ifadeyle kafasını başka tarafa çevirdi.
Gösterdiği yere baktığımda masanın üzerinin kan olduğunu gördüm.Sonuna kadar açtığım gözlerimi ablama çevirdim. "Bu kan kimin"
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
Hıçkırıklarının arasında babamın dediğini duydum.
Hiç birşey hissedemiyordum. Görüyordum, duyuyordum ama hissediyordum.sanırım hislerimi en dibe gömmüştüm.Ablam olduğu yere çökmüş ağlamaya devam ediyordu. Gerçekten kötü görünüyordu çünkü babam onun herşeyiydi.
Sabırla bana birşeyler
anlatmasını bekliyordum. Bir süre sonra Hıçkırıklarını kontrol altına alabilmişti.
"Bu kan izleri nasıl oldu"
Cevap vermesi umuduyla sormuştum. Gözlerime bakıp "çok acımasızlardı" diyebildi.
Titreyen ellerini cebine atıp bir kağıt çıkardı. Kağıdı bana uzattığında yavaşça elinden aldım. Kağıttada masadaki gibi kan izleri vardı. Üzerinde hiç bilmediğim bir yer yazıyordu. Gözlerimi tekrar ablama çevirdim. "Bura neresi"
Merakla gözlerine baktım. "Oraya gitmen lazım. Babamı getir bana ona kötü şeyler yapacaklar" kaşlarımı çatarak boş boş bakmaya devam ettim.
Bakışlarımı gördüğünde konuşmaya devam etti. "Erem getir onu biliyorsun bunu bana borçlusun." Doğru bunu hem ona hemde babama borçluydum.Derin bir nefes alıp "babamın burda olduğuna eminmisin"
"Bilmiyorum sadece babamı götürürlerken bu kağıdı verdiler. O an hiçbirşey düşünemiyordum.
Hepsi okadar korkunçlardıki."
O Anlar aklına gelmiş olmalıki yüzünü buruşturdu. Başımı sallayıp saate baktım. 12 yi geçiyordu. Bu saatte hiç bilmediğim bir yere gitmek delilikti ama zorundaydım.
Ablam bana umut ile bakıyordu. 11 yıldan sonra nefretten farklı duygu ile bakıyordu. "Tamam gidiyorum" ona son bir bakış atıp çıkışa doğru yürüdüm.
Kapıdan çıkacakken Kolumdan tuttu. Başımı ona çevirdim.
"Sakın onu almadan gelme erem" yüzümde ruhsuz bir gülümseme oldu."merak etme babanı getireceğim"kolumu ellerinden kurtarıp hızlı adımlarla dışarı çıktığımda hafif esen rüzgar yüzümü okşadı. Montuma biraz daha sarınıp yürümeye başladım.Caddeye çıktığımda taksi bulma umuduyla etrafa baktım. Birkaç tane taksi vardı. Hemen birine el kaldırdım.Taksi yavaş yavaş önümde durdu. Hızlıca arka koltuğa geçtim. Taksinini sıcaklığı iyiydi. Soğuktan uyuşan bedenimde rahatlamayı hissettim. 60'lı yaşlarındaki amca bana şefkatle bakıyordu. Bu bakışa yıllardır yabancıydım. Yüzündeki gülümsemeyle "Nereye güzel gözlü kızım " dedi.
Amcaya gerçekten ısınmıştım. Bende sıcak olmasını umduğum bir gülümsemeyle amcaya bakarken evde cebime koyduğum kağıdı çıkartıp ona doğru uzattım. "Kağıttaki adres amca" .Kağıdı elimden alıp gözlüklerinin üzerinden okudu.Kağıdı okudukça yüzündeki ifade dondu. Başını bana doğru çevirip "buraya gitmek istediğine eminmisin kızım."dedi. Kaşlarım
Çatıldı.nereydiki burası. Derin bir nefes alıp" sadece.......gitmeliyim" sesim mecburum der gibi çıkmıştı başını olumlu anlamda sallayıp önüne döndü.Yola çıkalı 1 saat olmuştu. Karanlık yollar hızla akıp gidiyordu. Sonunda taksi yavaşlamaya başladı. Geldiğimiz yere baktığımda hiçbirşey göremedim çünkü sokak lambaları yanmıyordu.Issız bir yerdi. Taksi tamamen durduğunda gözlerimi amcaya çevirdim. Bana bugün ablamın baktığı gibi umutla bakıyordu.
"Bak kızım istersen hemen dönebiliriz" hayat ne garipti. Ablam hiç düşünmeden beni buralara göndermişti ama şimdi hiç tanımadığım biri benim için endişeleniyordu. Ona güven verici bir gülümseme gönderip. "Teşekkür ederim ama gitmeliyim" başını isteksizce salladı. Bende ücreti ödeyerek dışarıya attım kendimi. Rüzgar daha da artmıştı. Etrafa tekrar baktım. Sanki lambalar bilerek söndürülmüş gibiydi. Heryer kapkaranlıktı biraz daha baktığımda ilerde ışıklar olduğunu gördüm. Yavaşça o tarafa doğru yürümeye başladım.o an bedenimi bir ürperti sardı. Zorla yutkundum. Bunun sebebi rüzgar değildi . Sebebi şuan karşımda duran ALEV şekilleriyle büyük bir şekilde yazılmış yazıydı. Yazıyı yüksek bir sesle tekrar okudum.
"CEHENNEM"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM MELEGİ
Teen FictionTanrının laneti bir gün cennete sızdı. Cennetin güzelliği nefretini daha çok ateşledi. Nefret zamanla büyüdü , sonsuz bir kora dönüştü . Bir gün ateşin hakim olduğu in beyaz bir ışıkla doldu . İşte o an Tanrı her şeyi yerle bir etti. Çünkü o an...