Karşımdaki binaya bakarken kendime cesaret vermeye çalışıyordum. Beni bukadar korkutan ne vardı bilmiyordum ama herşeye rağmen oraya girmeli ve babamı alıp bu iç ürpertici yerden gitmem gerekiyordu.
Etraftakiler artık beni farketmişlerdi. Büyük kapının yanında duran dev kılıklı adamlar tıpkı beni öldürecek gibi bakıyorlardı. Daha fazla bu bakışlara katlanmamak için beni yutacak gibi görünen kapıya ilerledim.
Kapıdan geçmeye bir adım kalmışken, kolum dev adamlardan biri tarafından tutuldu. Kafamı beni tutan adama doğru çevirdiğimde sertçe yutkundum. Boyumun yeterince uzun olmasına rağmen, bu adam benim iki katımdı. Siyah tişörtünden belli olan korkutucu döğmelere sahipti.
"İçerisi için fazla küçük ve ürkek duruyorsun" gerçekten korktuğumu belli etmemek için kafamı dikleştirerek konuştum
"Korkuyor olsaydım burda olmazdım" bana alayla bakıp kolumu bıraktı ve önüne döndü. Derin bir nefes alıp bende kapıdan içeri girdim. Etrafıma baktığımda kesinlikle beklediğim bu değildi. Fazla büyük bir alandı ve duvarlardan başka birşey yoktu. Benden hariç beş altı kişi daha vardı ama soru sormak için pek uygun durmuyorlardı. Hiçbirinin Kafaları yerinde değildi. Odanın ortasına doğru yürüyüp Etrafıma göz attım. O anda odanın diğer ucunda bir boşluk olduğunu gördüm.Yanına yaklaştığımda bunun aşağı inen dar bir merdiven olduğunu gördüm. Bir kez daha gecenin bu saatinde uğraştığım şeylere lanet ettim. Etrafta soru sorabileceğim birileri olması şuan ihtiyacım olan en önemli sorundu fakat öyle biri şuana kadar karşıma çıkmamıştı.
Bu yüzden aşağıda ne olduğunu bilmeden oraya inmeliydim.Aşağısı karanlık göründüğü için telefonumun ışığını yakıp öyle inmeye başladım. Merdivenlerden indikçe müzik sesi gelmeye başlamıştı ve ben artık yeraltında olduğuma emindim ve müzik sesi artık dayanılmaz olmuştu. Telefonumun ışığınıda kapatmıştım çünkü aşağıdan gelen ışık önümü aydınlatıyordu.
Bir kat daha indiğimde sona geldiğimi anlamıştım. Karşımdaki görüntüye ağzım açık şekilde bakıyordum. İçerisi büyüklüğü ve ışıklandırması ile harika görünüyordu. Sanki şehrin yarısı buradaydı, hepsi kendinden geçmiş farklı şeyler yapıyorlardı. Bazılarının yaptıkları ile gözlerimi kapatma isteği ile doldum fakat kafamı diğerlerine çevirmek ile yetindim.
Bunlar benim için çok fazlaydı. Evden işe, işten eve bir kızdım. Öyle olmaktanda memnundum çünkü sevgi bana göre değildi ben sevemezdim kimseyi.
Gözlerimi kapattım belki rüyadır herşey diye ama gözlerimi açtığımda burdan kaçamayacağımı bir kez daha anladım.
Bazıları müzikte kendilerini o kadar kaybetmişlerdiki saçma sapan hareketler yapıyorlardı. Büyük yeri tekrar incelediğimde dışardaki devlerden burada da olduğunu farketmiştim ve buradan başka tünellerinde açıldığını gördüm. Yer altında bu kadar şeyler oluyordu ve bu insanlarında böyle rahat olmasının kimsenin buraya birşey yapacak olamayacağıdır heralde. Ve ben emindim ki burası sadece bununla sınırlı değildi bunu da gördüm birçok ucu yok gibi olan tünellerden çıkarmıştım.
Düşüncelerden arınmak için kafamı salladım. Şuan sanki biri beni izliyor gibi hissediyorum. Bu yüzden biran önce harekete geçmeli babamı bulup, bu tehlikeli yerden gitmeliydim. Babamı kime soracağımı bulabilmek için birilerini bulamam gerekiyordu.
Kafamı kaldırdığım an beni yutacak kadar karanlık gözler ile karşılaştım. Sanki sonu olmayan bir uzaya, simsiyah okyanusu benziyordu ve ben o gözlerde boğulduğumu hissettim. Neden İzleniyor gibi hissettiğimi şimdi anlamıştım. Çünkü
O Gözler kesintisiz beni izliyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM MELEGİ
Teen FictionTanrının laneti bir gün cennete sızdı. Cennetin güzelliği nefretini daha çok ateşledi. Nefret zamanla büyüdü , sonsuz bir kora dönüştü . Bir gün ateşin hakim olduğu in beyaz bir ışıkla doldu . İşte o an Tanrı her şeyi yerle bir etti. Çünkü o an...