“Steve,hadi topu getir oğlum”
Thomas topu tuttu ve yukarı kaldırdı,ardından zarif bir bilek hareketi ile topu falsolu bir şekilde ileriye gönderdi.
Eh bunu geri getirmesi biraz uzun sürecek diye düşündü ve banka oturdu.Dinlenmeye pek fırsat bulamadan Jeremy yanında bitivermişti.
“İyi bir köpek değil mi?” Jeremy’nin gözleri canlılıkla parlıyordu.
“Sayılır.”
……..
“Yapma.”
“Neyi kardeşim?”
“Gülümsemeden durma,neden yıllardır gülümsediğini göremiyorum Thomas?”
“Bilemiyorum,yüz kaslarımı oynatmak zor geliyor.”
Kuru bir kahkaha patlattılar.
“Hadi gülümse.”
“Ne?”
“Beni duydun,hadi gülümse Thomas.”
Yavaş yavaş yüz kaslarını oynatmaya başladı,ardından zoraki bir şekilde gülümsedi.Gülümsemeden sonra görüntüler yok olmaya başladı ve göz kapakları aralandı.Salgın başlayalı tamı tamına 6 ay geçmişti,önceleri bırakmayı düşündükleri kişi ise şimdi kalıcı dostları olmuştu ve gruba katılmıştı.
Kardeşinin ateşe dalgın dalgın baktığını fark etti,derin düşüncelere dalmış olduğunu düşündüğü sırada Jeremy bir şeyler mırıldandı.
“En kötü yanı ne biliyor musun?Uyandığın ve göz kapaklarını açtığın ilk an hayatın hala normal olduğunu,elimizi ve yüzümüzü yıkayıp Cleve’in kafesinde şu boktan kahveyi içeceğimizi ve asfalttan geçen arabaları izleyeceğimizi sanıyorsun.Ama o saniye bittiği gibi her şeyi hatırlıyorsun ve kalbinden tekrar tekrar bıçaklandığını sanıyorsun her sabah.”
Thomas kardeşine ne diyeceğini gerçekten bilmiyordu,bunun teselli edilebilecek bir yanı yoktu ve onarılamaz bir durumdu.
