Jeremy uyandığına odanın diğer tarafında bir siluet gördü. Thomas düşünceli ve hüzünlü gözler ile odanın duvarına bakıyordu. Birden Jeremy'ye doğru döndü ve sordu;
"Bugün günlerden ne?"
"Bilmiyorum Thomas,hala kim takvim tutuyor ki?"
Thomas aniden hiddetlendi ve Jeremy'nin boğazına sarıldı,onun bu sözlerini saygısızlık olarak algılamıştı.
"Bugün kızımın ölüm yıldönümü aşağılık herif!Nasıl unutursun yeğeninin ölüm yıldönümünü?!"
Neill seslerden dolayı uyandı ağzını açacak gibi oldu ama Jeremy el işaretleriyle odadan ayrılmasını söyledi,ardından konuşmaya başladı.
"Ö-Özür dilerim Thomas,gerçekten şuan zor bir dönemden geçiyoruz ve her şeyi hatırlayamıyorum...Söz bir daha unutmayacağım böyle bir şeyi."
Thomas Jeremy'nin boğazını bıraktı ve sesi titreyerek konuştu;
"Sadece...Birileri hatırlamalı Jer...Birileri hatırlamalı."
Jeremy Thomas'ın üzüntüsünü atması gerektiğini biliyordu,büyük ihtimal bugünü yalnız geçirecek ve kör kütük sarhoş olacaktı.Tabii içki bulabilirse.
Kötü düşünceleri kafasından attı ve Randall'ın yanına gitti,dünyanın böyle bir durumda olduğu halde böyle bir yaşantıyı hak etmediğini düşünüyordu,dışarıda aç,susuz ve barınaksız insanlar aylaklardan korunmaya çalışıyordu sonuçta.
"Sandviç ister misin delikanlı?"
İrkildi,derin düşüncelere dalmışken böyle rahatsız edilmeyi pek sevmiyordu.
"Hı...Lütfen."
Kafasını tekrar yere eğmişti ki Randall konuşmaya devam etti.
"Kaldır o kafanı,şuan düşüncelere dalmak için iyi bir zaman değil.Kahvaltıdan sonra 32.Katı gezeceğiz.
-------------------------
Kahvaltı ertesi 32.kata çıktılar,aslında bu katta boş pencereler ve uzun bir kutudan başka bir şey yoktu.Jeremy bu kutunun bir tüfek kutusu olduğunu fark etti,Randall onun bakışları arasında tüfeği çıkardı.Tüfeğin modeli neydi acaba?Jeremy kendine tüfek modelleri hakkında abisi kadar güvenmiyordu.
"Bu bir JNG-90"
"Peki bunun ile ne yapacağız?"
Randall sadece sırıttı ve tüfeğe bir susturucu taktı.Ardından tüfeği pencereden sarkıttı ve uzak bir noktaya nişan alıp ateş etti,hareketli hedef birden yere yığıldı.
"Canım sıkıldığında buraya gelip biraz "kuş" avlıyorum,anlarsın ya.Zaten mühimmat bakımından çok zenginiz ondan cephaneleri temin etmek sorun olmuyor,sen de bir el ateş etmek istermisin?"
Jeremy tüfeği aldı bir hedef seçti ve ateşledi.Hedef metrelerce fark ile kaçmıştı.
"Tahmin ettiğim gibi." dedi Randall,"demek ki seni çalıştırmak lazım."
----------------------------------------------
Kızını düşünüyordu Thomas,bir yandan da 29.Kattan bulduğu içkiyi yudumluyordu.Onun ölüşü,nabzının duruşunu ve gözlerinin kapanmasını aklından çıkartamıyordu,onu koruyamamıştı.
"Acaba o topraktan kurtulabilmiş mi?"
diye sesli şekilde sordu kendine,ama sesli konuştuğunun farkında değildi.
"Çok derine gömmüştüm."
Aniden arkasında küçük bir siluet belirdi,sesi çok donuktu.
"Beni koruyamadın."
Thomas aniden irkildi ve arkasını döndü
"Kızım?"
"Bana kızım deme,sana baba demekten bile tiksiniyorum.Sen minik kızını korumaya yemin etmiştin,ancak koruyamadın,cezanı çekeceksin!"
Thomas birden masadan başını kaldırdı,sarhoşken uyuyakalmıştı.Kalbi duracak gibiydi ve ter içindeydi.
Eline tabancasını aldı ve kafasına yanaştırdı.Derin bir nefes çekip tetiği çekti.Ancak hiç bir şey olmadı,sabah silahının mermilerini doldurduğundan emindi.Belki de gerçekten cezasını bu kıyamette yaşayarak öğrenecekti,belki de silahın ateşlenmemesi bu yüzdendi.