Belki...

187 20 14
                                    

3 gün geçti konuşmamızın üstünden. 3 gündür gidiyorum. Gelmiyor, belki işi çıkmıştır.

O kızın oturduğu yere kayıyor gözlerim. Hep beklediğim, Jane değilmişte oymuş gibi.

Jane'in söyledikleri aklımdan çıkmıyor. Bu halimye insanlara yardım edebilir miyim? Benim de birilerine faydam dokunabilir mi?

Elimi bacaklarıma koyuyorum. Hayat iki bacaktan ibaret değil. Hem Dedemden kalan miras başkasına gidecekse, bu kişi neden zengin züppenin teki olsun?

Elime Telefonumu alıp Ufuk'a mesaj yazıyorum. "Ufuk dışarı çıkmak istiyorum. Beni hazırlar mısın?"

Ufuk evde devamlı çalışan tek erkek. Bu yüzden giyinmeme o yardım ediyor. Bu ilk zamanlar öyle utanç vericiydi ki... Ufuk o sırada kapıyı açıyor.

Dolaptan bir pantolon alıyor. Kazadan beri seçim yapmadığımı biliyor. Hatta alışverişe karısını götürüp ona seçtiriyor. Bedenlerini de bulup alıyor.

Anlıycağınız Ufuk'un hakkını ödeyemem.  Babadan bile fazla. Pijamamı çıkartıp pantolonu giydiriyor  ben de fermuarını ve düğmelerini yapıyorum. Ufuk kucağıma bir t-shirt bıraktığında küçük bir tebessüm yolluyorum.

"Ben arabayı hazırlayayım." Diyerek çıktı. Üzerimdeki t-shirtü çıkartıp Ufuk'un kucağıma koyduğunu giyiyorum. Telefonumu da alıp odadan çıkıyorum. Asansörle aşağıya inip Ufuk'un merdivenin önüne getirdiği arabaya bakıyorum. Daha sonra rampadan inip arabanın yanında duruyorum.

Beni kaldırarak koltuğa oturtuyor. Arama yaslanıyorum ve koltuk havalanıyor. İçeriye girip, dönünce kemerimi takıyorum.  Ufuk'ta otomatik kapıyı kapatıp, kontağı çalıştırdı.

(Arabanın rengi gri)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Arabanın rengi gri)


"Nereye efendim?" Bunu ben de daha düşünmemiştim. Acaba neresi en uygun yer olurdu? Parka gidebilirim, orada çocuklarla oynayabilirim. Belki tekrar çiçek dağıtırım.

Ama o Jane'in fikriydi. Başka bir fikir bulmalıyım. Aklıma gelen şeyle, her gidişimde hüzünlendiğim yere, bu sefer giderken mutluluk duyuyorum.

⏰⏰⏰⏰

İçeri girdiğimizde mağaza görevlisi ve müdürü birlikte karşılıyorlar bizi. Gözlerimi devirmek durumunda kalıyorum. İçimden tek bir söz geçiyor. 'Bu adam kesinlikle paranın kokusunu alıyor.'

"Hoşgeldiniz Kerem bey. Yeni getirttiğimiz ürün..." Elimi kaldırıp onu susturuyorum. "Bu sefer kendim için gelmedim." Sözlerimden sonra hafif yüzü düşüyor.

Aslında bu adamla hiç muhattap olmak istemiyorum fakat mallarını yurtdışından getiriyor. Bir çok ürünü daha orada satışa sunulduğu an alıyor.

Aches PusoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin