Hala şoktayım elimdeki Ceren'in defteriyle bakışıyorum. Hayır, kesinlikle anlam veremiyorum. Tamam o gün bana acıdı ve benimle konuştu ama bu çok saçma, yani tanımadığınız birini neden bir yere davet edersiniz ki? Yani ben olsam davet etmem. Gerçi ben tanıdığım insanları bile bir yerlere davet etmeyeli o kadar zaman oldu ki... Aman be neyi düşünüyorsam. Adam dilenci olmayabilir ama bu sapık olamayacağı anlamına gelmiyor.
Aman neyse ya. Şu kızın defterini vereyim de, daha evde yapılacak bir ton iş var.
Ceren gelip boynuma sarılıyor. " Abla sen var ya bir tanesin. En sevdiğim ablamsın." Sırıtıyorum ben zaten onlar için yaşıyorum. "Zaten iki tane ablan var." Ben onun söylediğine, o benim söylediğime gözlerini deviriyor.
"Abla değil o tam bir cadı." Kıkırdıyorum ama bir yandan da söyleniyorum. "Çok ayıp ablan o senin." Elimden defteri alıyor. "Aman sana da şaka yapmaya gelmiyor." giderken dönüp bana el sallıyor.
Hanımcığımız defterini evde unutmuş. Tabi getirmek bana düştü. Ela da anneme kaldı. Umarım iyi bakıyordur.
Ayağa kalkarken bir yandan telefonuma bakıyorum. Bir şey olsa arardı herhalde.
Elim mesaj kutusuna gidiyor. Sabah attığı günaydın mesajına bakarak gülümsüyorum. Sabahki adam o olabilir mi? Neden olmasın. Belki bu yüzden kendini gizlemiştir. Sonuçta onun gibi insanlara nasıl bakıldığı belli. belki bu bir adımdır.
Eve gelene kadar onu bulmamın mutluluğuyla gülümsüyorum. Eve yaklaşınca kulaklığımı çıkartıyorum. Kapıyı açtığımda derin bir sessizlik beni karşılıyor. Ela uyuyordur. Annem de kesin dışarıda fink atıyor. Sözde kızıyla ilgilenecekti.
Ela'nın odasına gidiyorum ama orada bulamayınca diğer odalara da bakıyorum. Allah Allah, birlikte mi çıktılar? Düşünüp kafayı yemektense arayıp, öğrenmek daha mantıklı geliyor. Üçüncü çalışta açmayı akıl edebildi.
"Neredesiniz siz?" Sesimi ne kadar sakin tutmaya çalışsam da biraz yüksek çıkmıştı. "Hanımefendi lütfen sakin olur musunuz!" "Telefonu anneme verir misiniz?" Sesimi daha da yükselttim. "Anneniz hastaneye giderken telefonunu taksimde düşürdü. Yeri bildirsem gelip alır mısınız?
Hastane lafını duyduğumda sanki kulaklarıım sağır oldu, bacaklarım artık beni taşıyamıyordu. Kalbim atmayı bırakmıştı. sanki şuan sadece beynim çalışıyordu. Ve bana olabilecek tüm kötü ihtimalleri düşündürtüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aches Puso
FanfictionZorluklar içinde çaresiziz. Çaresizliğimiz de zor geliyor. Bir damla göz yaşı yeter dediğimizde yetmiyor. Belki biraz kan diyoruz. Yine mi yetmedi? Bir parça can olsa? Zaten kaç canımız var ki? Her seferinde kaçış noktamız bir tık daha artıyor. C...