Jiyong doğru duyduğunu sanmıyordu. Birisi nasıl muhtemel katilini savunurdu ki? Bu mümkün müydü? Adam konuşamadan çağırdığı gelen-sonunda- desteğin sesini duydu. Çocukla konuşamadan önce yerdeki katili aldılar ardından çocuğun iyi olduğundan emin olmak için çocuğu dışarı çıkardılar. Jiyong sonuçta çocukla konuşacağında emindi bu yüzden dert etmedi.
Ama Jiyong onu tekrar göreceği konusunda pek haklı değildi. Çocuk işi olduğunu söyleyerek hızlıca ifade verip gitmişti. Şimdi onu arasa takıntılı biri gibi görüneceğini düşünerek vazgeçti. Zaten yapması gereken tonla işi vardı. Birde çocuğun tekiyle mi uğraşacaktı? Hiç sanmıyordu.
Siyah saçlı çocuk hala bazen onu rehin almayı deneyen ve sonunda bayıltılan adamı düşünüyordu. Adam gerçekten öyle zarar görmeyi hak etmiş miydi? Polisler neden ona garip şeyler sormuştu ki. O adam sadece babasının yanına gitmek istiyordu. Annesi her zaman babasının cehenneme gideceğini söylemiş ona adamsa babası öldüğünde onu özlediğinden, babasının yanına gitmek istemişti. Adam babasını yanına gidiş bileti olarak günah işlemek istiyordu sadece.
O kadar çocuksu yüreği olan birine ceza verilmemeliydi çocuğa göre. Tüm suç adamın annesindeydi. Belki de adam Peter Pan sendromuna sahipti. Çocuk bundan asla emin olamayacaktı.
Bunları düşünürken stajyeri olduğu doktor ona mesaj atmıştı, kahve istiyordu. Adam lanet olsun ben kahve servisi yapmak için mi tıp okudum diye düşünüyordu. Youngbae'ye içinden o kadar küfür ediyordu ki adam bunları duysa onu kutuplara kadar kovalayabilirdi.
Jiyong çocukluk arkadaşını yanına uğramıştı. İkisi de boşken bir şeyler yapabilirlerdi sonuçta. Hem Youngbae'nin psikoloji okuması ilk defa işe yarayacaktı. Hala siyah saçlı çocuğu unutamıyordu. Büyük ihtimalle kendini tehlikeye atan biri olduğu için -ne kadar saçma bir sebep de olsa Jiyong kendini buna inandırmaya çalışıyordu- onun adına endişeleniyordu.
Jiyong arkadaşın konuşmak istediklerini söyleyemeden kapı çalmıştı. Adam derin bir nefes aldı aslında buna ihtiyacı vardı. İçeri giren tanıdık siyah saçlı çocuk onu şaşırtmıştı. Çocuk konuştuğunda Jiyong düşündüğü gibi çocuğun hoş bir sesi olduğundan emin oldu.
"Başka bir şey var mı efendim?"
Youngbae olmadığını söylediğinde dışarı çıktı
"Kimdi o çocuk?"
"Stajyerim."
Jiyong belki de boşa endişe ettiğini düşündü. Eğer Youngbae'nin altıysa adam ona dikkat ederdi değil mi? Jiyong öyle umuyordu.
"Garip bir havası var değil mi?"
"İnsanı rahatlatıp mutlu ediyor ama bu ona eziyet etmemem için bir neden değil."
Adamın gülümseyerek söyledikleri Jiyong'u şaşırtmıştı arkadaşı sadist falan değildi sonuçta. Yuongbae devam etti.
"Ondan sık sık ayak işi yapmasını istediğim için ettiği küfürleri duyman gerek. Yüzüne bakarak o kelimeleri çocuğun sarf ettiğine kimse inanmaz. "
Jiyong çocuğu küfür ederken hayal etmeye çalıştığında pek de başarısız olmadı. Sonuçta çocuk ona bağırmıştı. Rahatlatıcı bir havası vardı tamam ama kasları -Jiyong kazağını altından bile onları gördüğüne yemin edebilirdi- onun istediği zaman şu aptal kötü çocuk tipine de girebileceğini gösteriyordu.
Arkadaşı cevap vermediğinde Youngbae devam etti.
"Akşam bir şeyler yapıyor muyuz?"
"Bana her şey uyar."
"Bir sorun mu var? Beni bu yüzden mi görmeye geldin? Bak öyleyse üzülürüm ne yani en iyi arkadaşını sadece sorun olduğunda mı arıyorsun??"
"Sorun falan yok Bae." Vardı hem de büyük bir tane Jiyong 28 yıllık hayatında ilk kez birini aklından çıkaramıyordu. Ondan hoşlandığı falan da yoktu ilk görüşte aşka inanmıyordu. Bir insanın ruhuna aşık olurdunuz. Birini ilk görüşte ne kadar tanıyabilirdiniz ki? İlk görüşte aşık olanlar görünüşe aşık olurlardı. Jiyong öyle bir insan olmak istediğini sanmıyordu.
Bağıran bir adet Seungri
İlk kitabım olduğu için bir çok şeyden emin olamıyorum eğer yanlış yada kötü yaptığım bir şey varsa söyleyin lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not First Love\Nyongtory
FanfictionJiyong ilk defa mı aşık oluyordu emin değildi. Peki aynı kişiye tekrar tekrar aşık olursanız ilk aşkınızı aldatmış mı olurdunuz?