Hem korkuyor hemde üzülüyordum. Babam kadar sinirli olan abim ellerini kilitlemiş ve bacağının üzerine koymuş bir şekilde koltukta oturuyordu.
Babam cama bakan gözlerini bana doğru çevirdi."Bana sakın açıklama yapmaya kalkışma. Leş gibi gelen içki kokusu ve seher vakti eve gelmen herşeyi açıklıyor. Evet biz herkesin özenebileceği bir hayatı yaşıyoruz Ama bu demek olmuyor biz her istediğimizi yaparız. Ben annen hep size örnek olacak davranışlar sergiledik. Demek başarılı olamamışız. Şimdi hemen odana çık gözüm görmesin seni." Babam bu kelimeleri sarf ederken anneminde gözünden dökülen yaşlar benim vicdanıma süzülüyordu...
Bir yandan koşarak bir yandan ağlayarak odama çıktım.
Yastığa kafamı bastırdım. Gözyaşlarım dinmek bilmiyor hıçkırıklar la bütünleşip şiddetleniyordu.Babam bize çok
güvenmiştir , hep bizim
için uğraşır sakindir de ama
bizim hatalarımızı kabul edemez ve hiçbir yanlışı bize yakıştıramaz.
Bu yanlışım onu bayağı kızdırmış ve hayli üzmüştü.
Abim aniden odaya dalıverdi. Yatağima yaklaştı ve baş ucuma oturdu.
Beni omzularimdan tutarak;
"Lavin ! TEK soru TEK cevap. Dün Altay la mıydın?"Abim Altay'ı öylesine sert vurgulamıştı ki korkum giderek artmaya başladı. Söylecek uyduracak hiçbir yalan bulamamıştım. Dün gece Altay la olduğumu nerden anlamıştı aklım bir nebze olsun almadı.
Kafam da yerinde değildi zaten farkında olmadan başımla onayladım.
Abimin kahverengi olan gözleri adeta alev lavına dönüşmüştü. Gözlerinden ejderha gibi alev püskürterek odadan çıktı. Altay' ı defalarca arama rağmen açmamıştı.
Bende yatağımda bitmiş halde uyuya kaldım.Suzi'nin yanıma gelip bana seslenmesi ile uyandım.
"Suzi" dedim.
Ses tonumdan endişeli olduğum belliydi.
" Kötü şeyler olacak korkuyorum. Abim dün gece Altay la olduğumu anlamış. Çok sinirlendi. "
Altayla olan ilişkimizi Suzi'de biliyordu.
" EYVAHLAR OLSUN. Demek abin o yüzden evden bi hışımla çıktı" dedi Suzi panikle.
Bu derece paniklenmekte haklıydı. Çünkü abim le Altay ortada hiçbirşey olmamasına rağmen , öldüresiye dövecek kadar nefret ediyorlardı birbirlerinden.
"Suzi abimi hemen bulmam lazım. Abim başını belaya sokmadan Altay'a birşey olmadan - abim dayak konusunda oldukça tecrübeliydi- yetişmem lazım Ben gidiyorum."dedim."Tamam kızım. Kendine dikkat et ama sende. Aklım sende kalacak."
"Ederim Suzi merak etme sen. Sakın anneme de babama da birşey söyleme."
Deyip sessizce çantamı alıp salonda oturan anneme ve babama görünmeden evden çıktım.İlk durağım olan Altay' ların evine gittim. Genç bir çocuk da yolda yürüyordu. Hemen aklıma bir plan geldi. Çocuğun yanına hizlica gittim :
"Senden birşey istesem?" diye sordum."Ne isteyecekmişsin?" dedi.
"Bak şimdi şu mavi müstakil evin kapısını çalacak ve Altay Abi'yi sitedekiler basketbol için
çağırıyor diyeceksin. Sonra da belli etmeden koşarak benim yanıma buraya geleceksin. Bak lütfen kabul et. Hem sana para da veririm yeterki kabul et." dedi.
"Para varsa tamamdır, "dedi ve Altay ların evine doğru yürümeye başladı.
Bende çocuğu beklemeye başladım.
On dakika sonra yanıma geldi.
"Zaten oraya gitmiş." dedi.
Vaddettiğim parayı verdikten sonra koşarak sitenin kapalı basketbol sahasına gittim.Kapıyı ittirdim ve gözlerime inana-ma-dım.
Abim Altay'ı basketbol potasına sıkıştırmıştı. Altay'ın eli kolu bağlıydı. Yüzü kanlar içerisindeydi. Gözleri ise kapalıydı.
Kavga edeceklerini tahmin ediyordum ama abimin böyle birşey yapacağını aklımın ucundan geçmemişti."A...Abiii naptın sen? "
"Git burdan Lavin. Bu piç kurusunu öldürmeden bırakmam git dedim sana ."
"Abi bende istedim onun hayatına girmeyi. Tek suç onda değil. Bak nolur yardım et indirip hastaneye götürelim. Hiç iyi gözükmüyor."
"Lavin kapa çeneni hiçbir bok bildiğin yok senin. Bu çocuk seni benim yüzümden kullanıyor ve hakkettiğini bulacak geberip gidecek."
"Hayır abi hayır. Altay beni seviyo inanıyorum. Bak hem seninde başın belaya girecek."
"Ya tabi seviyo sen kendini kandırıyosun. Bu çocuk burda geberecek o kadar. Şimdi de kız kardeşime sardı it."
"Bilmece gibi konuşuyosun. Abi kelime oyunlarına zaman yok hadi indir Altay'ı aşağı."Abim in öfkesi almış başını gitmişti. Belli ki aralarında geçen benim bilmediğim farklı olaylar vardı hem merak ediyor hemde Altay için endişeleniyordum. O günden sonra beni arayıp sormasa da endişeleniyordum.
Abimin de babam gibi laz inadı tutmuştu. Onu nasıl vazgeçirecigimi düşündüm.
Çantamdaki parfüm şişesini yere attım paramparça olduktan sonra bir parça cam aldım ve bileğime tuttum.
"Ya Altay'ı bırakırsın yada keserim bileğimi şakam yok" dedim.
Hafifçe cam parçasını bileğime sürterek kanattım.
"Of saçmalama Lavin. Şu ciğeri peş para etmez çocuk için mi?"
Cam parçasını biraz daha surttum ve bileğimdeki yarayı arttirdim. Haliyle kanaması da arttı.
"Ahh abimi bak çok acıyor. Yapma bırak artık şu çocuğu."
Daha da fazla surturmeye başladım.
"Tamam" dedi istemeyerek
Içim rahatlamıştı. Abim Altayı indirirken bende hemen abimin arabasina koştum. Su , peçete yetiştirdim. Abim kılını bile kıpırdatmıyordu.
"Yardım etde arabaya bindirelim"dedim.
Beraber arabaya bindirdik. Abim Altay'a hiç acımıyordu. Artık emindim abim benden birşeyler saklıyordu.Arabayı hastanenin acil servisinin kapısına kadar park ettik. Hastanedeki görevliler Altay'ın bu hale nasıl geldiğini soracaklardı. Üstelik hastane polisi diye de birşey vardı. Endişem gittikçe artmaya başladı. Annem , babam ve Emir Amca'yı düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARGA
Random"Benim yaşadığım gezegende ne oksijen var ne su nede bir güneş.Benim gezegenimde soluksuz ve susuz kalırsın Batur.Benim karanlığımda kilitli kalmandan fazlasıyla korkuyorum.Beni bilirsin sevgili süpermen'im ben bazen simsiyah bir karga bazense bemb...