Eve vardığımda bilgisayarımı açarak olanları yazdım. Ama patron mutlu son istemişti. Biraz zor (!) aslında. O Perrie' den ayrılacak ve benimle evlenecek. Tabii ki bu olmayacak !!! Ne sanıyordum ki ?! Benimle evleneceğini ve o kaltak patrona mutlu son getirebileceğimi mi ?! Kocaman bir HAYIR !!!
Uyku bana iyi gelecekti ve bende kendimi uykunun kollarına bıraktım ....
Uyandığımda başımın ağrıdığını hissettim. En azından biraz dinsin diyerek kendimi duşa attım. Çikolata aromalı vücut jelini sürdüm ve saçıma da kokulu bir şampuan sürdüm sonra da durulanarak çıktım.
Çıkığımda üzerime siyah dar pantolon, siyah yarım kollu tişört ve siyah spor ayakkabılarımı giydiğim gibi hazırladığım kitapla kendimi dışarı attım. Umarım kaltak patron beğenir. Gerçi mutlu sonla bitmedi ama ...
Patronun olduğu yere vardığımda derin bir iç çekerek odasının kapısını tıklattım. İçeriden ' gir ' diye bir ses duyduğumda yavaşça kapıyı aralayarak içeri girip kapıyı kapattım. Koltuklardan birine oturup kaltak patrona döndüm ve bütün yazdıklarımı anlattım. Patron - ilk defa kaltak diye bahsetmedim çünkü öyle bir bakıyor ki beni öldürebilir- sinirli bir şekilde konuşmaya başladı
'' O hikayenin mutlu sonu nerede ?! ''
'' Şeyy ben kendi yaşadıklarımı yazıyordum da kendi yaşantım olunca pek de mutlu sona ulaştım sayılama---- ''
'' Bu kitabı mutlu sonla bitirmeden buraya adımını atma !! Eğer ki öyle olmadı KOVULURSUN Candelaria anlaştık mı ?! ''
'' P-pekiii '' dedim ve odadan kaçarcasına çıktım. Nah yazarım diye içimden geçirirken ona elimle kapak yaptım. Oh olsun !!! Yaa ben şimdi mutlu sona nasıl ulaşacağım ?! Harbiden bir defada kötü bir son olsa ne olacaktı ki ?! Salak işte. Pardon KALTAK !!!
Ofisinden uzaklaşarak bir kafeye girdiğimde garson yanıma gelerek menüyü verdi ve bende elimle menüyü iterek cevap verdim
'' Sıcak çikolata ve damla çikolatalı kurabiye lütfen (!) ''
'' Sanırım çikolatayı seviyorsunuz. Hemen getiriyorum. Bence çikolata sizi yemeden siz çikolatayı yeseniz iyi olacak. '' dedi ve kıkırdayarak oradan uzaklaştı.
Bir süre sonra istediklerim gelince keyifle gülümseyerek sıcak çikolata bardağını elime alacakken biri gözlerimi kapattı. Ben kim kapattı diye düşünürken sesinden tanıdım
'' Selam Candy. Bil bakalım ben kimim ? ''
'' Ahh Niall sen olduğunu biliyorum. Yemeklerin kokusunu kilometrelerce öteden alabiliyorsun. ''
Dediğimde kahkaha atarak karşıma oturdu ve yan masayla ilgilenen garsonu çağırarak garson geldiğinde konuştu
'' Ben bir Blue Fish, Nektarinli Böğürtlenli Cobbler, Woldof salatası, Peynirli Turta ve Humpty Dumpty alıyım lütfen. ''
Söylediklerinin ardından hem ben hem de garson ona tuhaf bir şekilde bakıyorduk. Sonunda gözlerini devirerek dudaklarını araladı
'' Ne var ? Çok açım bikere (!) ''
'' Sen ne zaman toksun ki Horan '' dedim ve kahkaha atmaya başladım. Niall ise ciddi bir tavır takınmıştı. Onu bir kere daha böyle görünce yeniden kahkaha atma isteğimi zorla bastırdım
'' Yemek konusu ciddiye alınacak bir şeydir Candy ! ''
'' Tamam dostum bir şey demedim '' dedim ve kanka tarzı kolunun üst kısmına elimle hafifçe vurdum.
Bir süre sonra siparişlerin hepsi geldiğinde Niall yemeklere iştahla bakıyor, arada sırada dudaklarını yalıyordu. Tanrım bu çocuk çok tatlı yaa !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU SON (durduruldu.)
Fanfiction'' Unutma, Sell. Hiçbir erkek için, özellikle seni sadece sex objesi gibi görüp yapmacık bir sevgi gösterdikten sonra seni umursamayan bir erkek için ağlamaya değmez. Derinlerde bir yerlerde bir rüyanın etkisi altında kalıp ona aşık olduğunu sanabil...