"Bunun için çok üzgünüm ama onun bir daha uyanabileceğini sanmıyoruz. Kendinizi buna hazırlamalısınız.""Peki, odasına girebilir miyim lütfen?"
"Aslında evet demek isterdim ama mümkün değil lütfen anlayışla karşılayın."
Adını bilmediğim doktor sözlerini tamamladı ve odadan çıktı.
Söylediği şeyler beni daha fazla incitirken nefes alamadığımı hissettim. Kalbim sıkışıyordu. Bu sözleri duyacağımı hiç düşünmemiştim. Onun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Böyle olacağımızı hiç düşünmemiştim. Sonsuza dek mutlu olacağımızı düşünmüştüm. Hep beraber. Bir aile gibi. 1 ay önce benden sakladığı şeyin; kötü bir hastalığa yakalandığını öğrendiğimde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Dünyamın durduğunu hissetmiştim. Olmamalıydı. Böyle olmamalıydık. Hızla doktorun odasından çıktım ve koridorda onun odasına ilerlemeye başladım. Zayn'in... Kimseyi odaya almıyorlardı. Sadece doktorlar girebiliyordu. Onu izlediğimiz cama yaklaştım.
"Ally ne oldu? Odaya girmene izin verdiler mi?"
Hayır anlamında kafamı salladım.
"İzin vermediler Harry."
"Bunu halledeceğim Ally merak etme."
Yavaşça kafamı salladım ve camdan onu seyretmeye devam ettim. Olanlar kafamda tekrar gösterime girerken ağlamaya başlamıştım.
"Lütfen yapma Ally. O eğer burada olsaydı üzülmeni asla istemezdi."
Ölme isteği tüm vücuduma yayıldı.
"Eğer burada olsaydı! Ama burada değil hiç bir zaman da olmayacak. O uyanmayacak Louis! Doktor buna hazırlanmamız gerektiğini söyledi. Lanet olsun, ben onsuz ne yapacağım?!"
Ani tepkim yüzünden başım dönüyor, midem bulanıyordu. Tutunacak yer aramaya başladım.
"Sikeyim! Biz ne işe yarıyoruz Ally! Biz her zaman yanındayız. Bizim de üzüldüğümüzü gör- Ally iyi misin? Alysha!"
Son duyduğum cümle ise buydu.
***
Uyandığımda kolumdaki acıyla yüzümü buruşturdum. Serum takmışlardı. En son bayıldığımı ve kafamı sert zemine çarptığımı hatırlıyordum. Kolumdaki iğneyi çıkardım ve yüzümü yıkamak için odadaki lavaboya girdim. Birkaç kez yüzüme su çarptım. Her ne kadar aynadaki aksimle göz göze gelmemeye dikkat etsemde yüzümü kuruladıktan sonra aynada kendimi incelemeye başlamıştım. Yaklaşık 3 haftadır buradaydık. Ağlamaktan gözlerim şişmiş ve kızarmıştı. Tenim beyaza dönmüş, nefes alışverişlerim yavaşlamıştı. Yürüyen ölüydüm sanki. Alabileceğim derinlikte bir nefes aldım. O anın gelmesini umarak gözlerimi kapattığımda ellerim istemsizce dudaklarıma gitmişti.
Bekaretimi verdiğim gece olduğu gibi..
Çıplak sırtımın yavaşça yatağa değmesini sağladığında dudaklarıma istekle öpücükler bırakıyordu. Yavaşça aşağı doğru inmeye başladı. Aşağı inerken tenimin her tarafına öpücükler kondurması ürpermemi sağlarken onu kendime daha çok bastırıyordum. Kızlığıma gelince iç çamaşırımı elleriyle çıkardı ve bana bir 'Hazır mısın?' bakışı attı. Belli belirsiz kafamı sallayarak kendimi ona bıraktım. Yavaşça içime girdi ve hareket etmeye başladı. Canım yanıyordu. Bacağımdan akan sıvıyı hissettim. Ağzımdan acı bir inleme çıktı ve Zayn'in bana bakmasını sağladı. Sanki beni rahatlatmak istercesine alnımdan ve dudağımdan öptü. Yavaş yavaş acım yerini zevke bıraktığında 'ilkimi' ona verdiğim için pişman değildim. İçimde birşey hissettiğimde işinin bittiğini anladım. Dudağımı öpüp yan tarafıma yattı. Kollarını belime sardı ve beni kendine çekti. Dudaklarını saçlarıma gömdü. "Seni seviyorum meleğim." "Bende seni seviyorum Zayn."