365/Bölüm 2

142 8 0
                                    

Beni içeri çeken ellerle sarsıldım. Karşımda Walter'ı beklerken benim yaşlarımda mavi gözlü bir çocukla karşılaştım. Kapıdan içeri bakarak "Walter nerede?" dedim. Çocuk anlayamadığım el hareketleri yapmaya başladı.  En sonunda bıkkın bir tavırla  içeri baktığım kapıyı gösterdi.  Çocuğu geçerek kapının önüne geldim. Yavaşça kapıyı tıklattım.  İçeriden "Gel " sesi duyduğum anda kapıyı açtım. Walter elinde her zamanki kahvesi ile duvara asılı  üzerinde her hafta yenisi eklenen haberlere bakıyordu.  "Kapıdaki yenimi? diyerek yaklaştım ve ekledim " Neden konuşmuyor?" Walter arkamı göstererek gel işareti yaptı. Arkamda hissettiğim nefesle irkildim. " Bu Oliver, pek konuşmaz ama konuşacağı zaman da mantıklı konuşur."  Kafamı sola  doğru kaydırıp birkaç saniyeliğine Oliver'a baktım. " Oh, pekala. Peki şu olaylar... Yani Evsizler...?" Yüzünü buruşturdu. Walter kendine göre özel olan insanlara -yani evsizlere- öyle hitap edilmesinden hoşlanmıyordu. Ama bu seferki yüz ifadesi farklıydı. "  Yine isyan çıkarıyorlar. Ama ordu bunu hakkında bir şeyler yapacak ve senin yardımına ihtiyacımız var Rives."  Şaşkınlık içinde kafamı sağa sola salladım. " Ben mi? Ordu beni ne yapabilir?  Silah tutamıyorum,  hem daha reşit bile değilim." Masanın üzerindeki anahtarı alıp elime verirken konuştu " Ordu istediğini yapar evlat. Bunu senden rica etmiyorum, emrediyorum." Kafamı öne eğdim. Peki ne zaman?
                        ☆☆☆☆☆
17 Mayıs 2011
O gün hayatımı belirleyen bir gündü. 7 Mayıs. Üzerinden daha 10 gün geçmişti. Zaman geçiyordu. Tik...Tak
...Tik...Tak. 3 Gün içinde hazır olmam gerekiyor. Gitmek istemiyorum. Çünkü gideceğim yer hazırlıksız yakalanmamam gereken bir yer. Walter konusunda keşke biraz daha derin araştırma yapabilseydim. Şimdi ordu beni çağırıyor ama asker olmak için değil, isyankarları susturmak için.
                       ☆☆☆☆☆
Annemin haykırışlarına karşın yatağımın önüne çömeldim. Bunu yapmayı bende istemiyordum. Walter'la konuştuğumuzda tek benim olmadığımı söylemişti. Eğer diğer çocuklar da varsa işin içinde onlar dabu teklifi kabul etmeyeceklerdir. Nereye niçin gittiğimi bilmediğim bir yere gitmek istemiyorum. Ne kadar bana soğuk davransada annemin yanından ayrılmak istemiyorum. Eminim ki o çocuklar da benim gibi ailelerinden koparılıp isyankarlar denilen kişiler için geleceklerinden vazgeciyordu.  Peki ya Darcy?  Hayatımda ki bana eziyet etmeyen tek arkadaşım? Kapımın tıklatıldığını duyunca kafamı dizlerimin arasından çektim. Annem gelmişti. Bu sefer soğuk bakışlar ve nefret yoktu. Gözlerinin altı şiş ve ıslaktı. Benim için ağlamış mıydı? Koskoca bir ha  ha ha. "Rives Harold Thomasson" Bana ismimle seslenmeyeli kaç sene olmuştu ? 4 veya 5?  "Benim için ağlamamalısın. Kurtuluş vakti geldi işte." Dedim gülmeye çalışarak. Yanıma çömeldi. Ellerini yanaklarıma yaklaştığında geri çekildim. "Sana yeteri kadar ilgi gösteremedim. O kadar öfke patlaması... olan her şey için çok üzgünüm. Ama hepsi senin içindi." Kafamı kaldırdığımda gözünden bir yaş düştü. "Benim acı çekmem iyi bir şey miydi? "  "Acı çekmeni istemiyorum. Ama gideceğin yerde çok daha fazlası olacak. Son 3 günde  gerçek bir anne oğul gibi olsak?" Doğru ya son 3 gün...

Son Koloni: 365Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin