Pekala şuan anladım ki beni götürdükleri yer kesinlikle hiç iyi bir yer değildi. İnsanlara sırf giyinişleri ve yaşam tarzları yüzünden bu şekilde yargılayamazlar. Belki de çocuk orduya ve devlete karşı olan biriydi. Öyle insanları buraya getiriyorlardı. Ama ben öyle biri değildim. Belki de o çok güvendiğim Walter beni satmıştır ha? Bilemiyorum, beni başından savmak için bile yapmış olabilir. Ama neden? Ben her zaman ona sadıktım. Her görevi yerine getirirdim. Aramızdaki haini bulmak her seferinde bana düştüğünde doğru kişiyi bulurdum. Şimdi de beni hain görüp buraya mı gönderdi? Kafamda psikopatça senaryolar kurma yeteneğimi yalnız yaşayarak yeterince öğrendim. Şimdi bundan sonra burada olacaksam insanlar beni tanımalı ve yeni liderlerini görmeleri gerekecek. Dağdan gelip bağdakini mi kovuyorsun diyebilirsiniz, ama burada işler böyle. Tek bir kural var. Gerekirse yalan söyle ve lider ol. İnsanların güvenini kazanmalı ve kimin ne olduğunu öğrenmem gerek.
Tahminimce herkesi almışlardı. Çünkü otobüste tek kişilik hiçbir yer yoktu. Son yaşadığımız olaydan sonra kimsenin sesi çıkmıyordu. Ta ki benim soruma kadar "Ne zaman geleceğiz ve nereye gidiyoruz?" yüzüme her zamanki özgüvenli bir ifade yerleştirdim. Herkes sanki bir çocuğu öldürmüşüm gibi bana şaşkınlıkla bakıyordu. Lisa arkasını döndüğünde herkes bana bakmayı kesti . "Vay ,vay ,vay demek bana soru sormaya yeltenen biri çıktı. Sevdim seni çocuk." Seveceğini biliyordum. Ama ileride benden nefret edeceksin. "Peki sorunun cevabı?" Çarpık bacaklarıyla yanıma kadar geldi. Kulağıma eğildi. "Az kaldı bekle, cehenneme gidiyoruz." Diyerek uzaklaşırken bende fısıldadım." Cehennemin yeni bir şeytana ihtiyacı var!" Sinirle arkasını döndü. "Mark, alın şunu da isyancılara ne yapılırmış görsün." Adam kollarımı çekerken bir kolumu çıkararak adama yumruk attım. Bunu gören öbür adam da bana yumruk attı. Otobüsün dışarısına çıktığımızda görüş açım git gide küçülüyordu. Camlara bakarken dolu gözlerle beni izleyen birini gördüm. Darcy... Her şeye rağmen gülün diyorlar ya bende üzülmesin diye güldüm ona ve o an mideme bir tekme yedim. Bir adam beni yerden kaldırdı ve otobüsün kapısına doğru attı. Yürürken sendeliyordum. Yine de açık kapıdan içeri girdim. Otobüste yürürken tüm gözler bana sen bittin gibi bakıyordu, sadece bir çift göz bana gururla bakıyordu... Darcy. Yanından geçerken içim parçalanıyordu ama yine de gülümsedim. Arkaya yerime geçerken Mustafa bana endişeyle bakıyordu. Yerime oturduğumda geldiğim yerden ses geldi. "Rives?" kafamı yukarı doğru kaldırdığımda arkasındaki tehlikeyi görmüştüm. Lisa elindeki silahı sırtına değdirdiğinde korkuyla önüne döndü. Duyamadığım şeyler konuşuyorlardı. Ne söylüyorsa kafa sallıyordu. Onun burada olmaması gerekiyordu. O bu insanlar arasında olmamalıydı. Aslında bende burada olmamalıydım. Eğer Walter bana oyun oynadıysa annem neden buna izin verdi? Bir kere Walter ile ilgili bir şeyde izin verdi ve olana bakın. Sorun şu buradan nasıl çıkacağız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Koloni: 365
Science FictionHiçbir işe yaramıyor diye düşündükleri çocuğun dünyayı kurtaracağını kim bilebilirdi ki? Kurtulmak için 365 gün vardı. Belki de bunu terse çevirebilecek 1 gün.