Bölüm 4

38 2 0
                                    

Karakterlerin hayalimdeki görünümleri bu resimler.  Katherine ve Edmund...


Katherine Rose Rowland

Kofti kadının 'okul' dediği yere varmamız işkence gibiydi. İkimiz de 17 yaşımıza basmıştık ve cisimlenebiliyorduk ama o kadın bizi araba denilen şeyle okula götürmüştü. Ve her gün onunla yolculuk yapacağımızı söylemişti. Bu işkenceye her gün katlanabilir miydim bilmiyorum.

Okula vardığımızda odasında bize bilgi vereceğini söyleyip ilerlemeye başladı. Pek umurumda değildi ama Edmund Bayan Yılmaz'ın peşinden gidince pek seçeneğim kalmamıştı. Odaya vardığımızda masasının başına geçip koltuğuna oturdu. Odasına şöyle bir göz gezdirdiğimde odayı oldukça sade ve sıradan bulmuştum. Oda kesinlikle Bayan Yılmaz'ı yansıtıyordu.

Birkaç dakika sessizce bizi izledikten sonra ellerini bize doğru uzattı.

"Asalar çocuklar. Asalarınızı bana teslim edeceksiniz. Şaşkın şaşkın bakmayın canım, sizi okulumda asayla dolaştırır mıyım hiç!"

İkimizde şaşkınlıktan ve sinirden konuşamamıştık.

"Bayan Yılmaz, profesör bizde kalacaklarını söyledi. Yani-"

"Yanisi asalarımızı alamazsınız. Bilmediğimiz bir yerde nasıl onları vermemizi istersiniz!"

Benim sakin konuşmamı sinirli bir şekilde bölmüştü Edmund. Ona katılmadan edemedim, kadın asalarımızı istiyordu yahu.

Ama o bizi umursamayıp sakince beklemeye devam etti.

"Dediklerinizi umursamadığımı anlamışsınızdır umarım çocuklar. Asalarınızı verin, hemen!"

Asamı hırkamın iç kısmındaki bölmesinden çıkarıp uzattım. Yapacak başka bir şey yoktu, vermek zorundaydık.

Bayan Yılmaz asamı almadan Edmund elimden asayı aldı. Bana ters bir bakış atıp sinirli bakışlarını kadına çevirdi.

"Asalarımızı neden aldığınızı bize söylemediniz."

Kadın çok saçma bir şey sormuş gibi Edmund'a baktı.

"Çocuklar. İkinizin de asa kullanmada ne kadar iyi olduğunuzu duydum. Burada olma nedeninizi de biliyoruz. Sen benim yerimde olsan asaları almaz mıydın? "

Kabul etmek istemesem de kadın doğru söylüyordu. Edmund'ın da benim gibi düşündüğünden emindim. Zaten biraz düşündükten sonra asalarımızı uzatmıştı ama pek mutlu gözükmüyordu.

"Ama çıkışta geri vereceksiniz."

Bayan Yılmaz bizi geçiştirir gibi elini hava da salladı. Bir yandan da asalarımızı çekmeceye koyuyordu.

"Elbette yavrularım. Vereceğim geri."

Ona pek inanmamıştım ama başka yapacak bir şey yoktu.

"Neyse şimdi sizleri sınıfınıza götüreyim. Dumbledore rica etmeseydi sizi birbirinden uzak sınıflara yerleştirirdim ama yapacak bir şey yok. Aynı sınıftasınız yine."

Hem hareketleriyle hem de sözleriyle memnuniyetsizliğini belli ediyordu ama yine pek de umurumda değildi.

Odasından çıkıp sınıfa doğru yürümeye başladık. Yanından geçtiklerimiz dik dik bize bakıyordu. İster muggle ol ister büyücü, yeni gelene tepki hep aynıydı. Dik dik bakmak!

"Profesör, bütün dersler tek bir sınıfta mı işleniyor?"

Bayan Yılmaz başına çevirmeden sorumu cevapladı.

İKİ DÜŞMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin