Sen benim her şeyimsin

1.2K 35 0
                                    

Bu senaryoyu sanki hiç baba olayları olmamış gibi yazdım. Kerem de bilmiyormuş gibi. İlk defa Kerem'e bakmak istedim. Yorumlarınızı bekliyorum, teşekkürler :)

Kerem abisinin mezarı başında dikiliyordu öylece. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Bugün abisinin öldüğü gündü. O aptal kaza yüzünden onu kaybettiği gündü. Yalnız kalmasının yıl dönümüydü. Hiç kapanmayacak yarasının açıldığı gündü. Buruk bir sesle konuşmaya başladı.

“Abi, bugün senin gittiğin gün. Arkanda gömülmemiş üç ölüyü bırakarak gittiğin gün. Seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin. Bazen o kadar özlüyorum ki içimden taşıyor. Sensizlik, yalnızlık o kadar kötü ki…” dedi. “Seni seviyorum abi. Çok. Bir de Zeynep’i. Onu da çok seviyorum. Kalbimi parça parça etse de gidişleriyle, yine de seviyorum. O benim her şeyim. Kaybetmekten ölümüne korktuğum tek kız. Seninle tanışabilmesini o kadar isterdim ki.” Bir süre daha başımda durdu Kerem abisinin. Sessizle döktü gözyaşlarını. “Seninle tanıştırmak istediğim o kadar çok insan var ki! Ama sen yoksun!”

Hızla çıktı mezarlıktan. Ağlamaktan nefret ediyordu, zayıf insanların işiydi ağlamak. O zayıf değildi. Bu zamana kadar yalnız başına savaşmıştı hayatla. Ta ki Zeynep gelene kadar. O yanında olduğunda tüm yalnızlığı sanki yok oluyordu. İçindeki o koca boşluk doluyordu kısa bir süreliğine de olsa. Kesinlikle, Zeynep onun her şeyiydi. Farkına varmadan Zeyneplerin evinin yoluna girmişti bile.

Kapısında durdu Zeyneplerin. Gizli bir ilişki yaşamak zorluyordu Kerem’i. O çoktan Barış’tan ayrılmıştı. Kendisi de çoktan Melis ile olan ilişkilerine son vermişti. Neden artık herkese haykırmıyorlardı aşklarını? Boş verdi, önemli olan Zeynep’in kendisini seviyor olduğu gerçeğiydi. Arabadan inmedi. Zeynep’in odasına baktığında ışık olmadığını gördü. Genel olarak tüm evde ışık yoktu. Pes etti. Eve doğru sürdü arabayı. Eve varması uzun sürmedi. Kimseye görünmeden odasına indi. Günün anlamı yeterince can sıkıcıydı zaten. İçindeki boşluğu yeniden hatırlatan bir gündü. Ve o boşluğu doldurabilecek tek kişi, Zeynep, de yanında değildi. Aşağı indi.

Çok geçmeden masada oturan Zeynep’i fark etti. Resimlerine mi bakıyordu? Gülümsedi. Zaten hepsi Zeynep’ti. Sessizce yaklaşarak boynuna bir öpücük kondurdu. Zeynep telaşla kendisine döndü, sonra telaşlı yüz ifadesi yerini rahatlamaya bıraktı. Hızla ayağa kalkarak boynuna sarıldı Kerem’in. Kerem elini beline koyarken, Zeynep’in elleri Kerem’in ensesindeki yerini buldu. Ayrıldıklarında Kerem’in gözlerinin dolu dolu olduğunu fark etti. Endişelendi, Kerem üzgündü, neden üzgündü? Endişeli ses tonuyla,

“Ne oldu Kerem, neyin var?” dedi. Kerem başını Zeynep’in omzuna koyup ağlamaya başladığında endişesi daha da güçlenmişti.

“Kerem, bir şey söyle, neden ağlıyorsun?”

“Bugün…” diyebilmişti sadece Kerem hıçkırıkları arasında. Zeynep yanında ağlamaktan korkmadığı tek insandı. İçindeki o kalbi kırık çocuğu bir tek ondan gizlemiyordu.

“Ne oldu bugün Kerem, korkutma beni.” Kafasını kaldırdı Kerem. Hala yanağından süzülen yaşlarla konuştu,

“Bugün abimin öldüğü gün.” dedi. Zeynep’in de gözleri dolmaya başlamıştı.

“Ben… özür dilerim. Bilmiyordum Kerem. Gerçekten bilseydim sormazdım, çok özür dilerim.”

“Hayır Zeynep, özür dilemene gerek yok.” dedi koltuklara doğru ilerlerken. Zeynep ise takip etmekle yetindi. Farklı iki uca oturmuşlardı. Kerem sanki annesinden sevgi bekleyen bir çocuk gibi başını Zeynep’in dizine koydu. Zeynep hiç tereddütsüz okşamaya başladı Kerem’in saçlarını. Sustular. Sadece susmak bile Kerem’in yaralarının iyileşmesine yeterliydi konu Zeynep olunca. Kerem bir an duraksasa da devam etti,

“Sen benim her şeyimsin Zeynep, her şeyim.” dedi. Zeynep saçlarını okşamaya devam ederek,

“Sen de benim her şeyimsin.” dedi. Kerem gülümsedi.

“Bugün abimin mezarına gittim.” dedi. “Onu ne kadar özlediğimi bilemezsin.” Zeynep,

“Bilemem belki ama anlıyorum seni Kerem. Ama abinin de seni özlediğinden eminim.” dedi. Aradan geçen kısa bir sessizlikten sonra,

“İyi ki varsın Zeynep.” dedi. Zeynep tereddütsüz cevapladı,

“Sen de iyi varsın Kerem. Umarım hep olursun.”

“Emin ol, olacağım. Sen gitsen bile ben hep burada kalacağım. Hep bekleyeceğim seni.” dedi Kerem. Zeynep gülerek,

“Senden nefret ediyorum, biliyorsun değil mi?”

“Benim kadar edemezsin.” 

Hayali Sahneler [devam etmeyecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin