4. Bölüm.

64 13 2
                                    

O günden sonra onu bir daha görememiştim. Telefon numarasını elbette bulmaya çalışmıştım ama sonuç; yediğim küfürlerle bir köşeye sinip oturmak olmuştu. Telefon sapığı bile olmuştum artık!

Okula gitmek üzere kalktım. Fark ettim ki öğretmenlerim beni çok özlemiştir, bir ziyaret etmeye karar verdim. Yalan, vizeler yaklaşıyordu ve notları almam lazımdı artık yoksa kalacaktım. Gerçi başarılıydım ama kendimi tehlikeye atmak istemiyordum. 

Üzerime siyah bir tişört geçirdim ve siyah yırtık bir pantolon.. Siyah bana yakışıyordu ya, kesinlikle. Saçlarımı tarakla biraz düzelttikten sonra parfümümü sıktım. Sare'nin yüzünden parfümlerim bitiyordu ve benim en değer verdiğim şey parfümlerimdi. Parfümlerimi paylaşmayı sevmezdim. Ama o inatla gelip parfümlerimi aşırırdı. Neymiş; erkek parfümleri kadın parfümlerinden daha güzelmiş! 

Siyah deri ceketimi de üzerime giydikten sonra cüzdanımı pantolonumun arka cebine koydum, inanın bana neden oraya koyuyoruz biz erkekler ben de bilmiyorum. Yada sadece ben bilmiyorum...

Telefonumu da cebime koyduktan sonra dosya şeklindeki çantamı da bir omzuma astım. Mimarlık bölümünü en kolaylaştıran şey belki de bu çanta olabilirdi. 

Aşağıya inip kahvaltıya üzgünce baktım. Annem yine döktürmüştü ama ben yine geç kalmıştım. Oturup yemek isterdim ama yetişmem gerekiyordu. Annem beni fark etti.

''Gel oğlum aç açına gitme öyle otur bir şeyler ye.''

Gülümsedim.

''Anne ben geç kaldım. Atıştırırım bir şeyler bir yerde. Sen bak keyfine. Görüşürüz.''

Koşar adımlarla kapıdan çıktım ve metroya doğru yürümeye başladım. Evet arabam falan yok, arada kiralıyorum. İnşallah ilk işim ile araba da ev de alacağım kendime. Babam almayı teklif etti ama ona daha fazla yük olmak istemediğim ve bir şeyleri artık kendim aşmam gerektiğini düşündüğüm için onun bu teklifini kibarca reddettim. 

Metroya doğru yürümeye başladım. Metroyu her zaman sevmişimdir. Tüm toplu taşıma araçlarını seviyordum. Garip belki ama seviyorum yani.

Metroya bindim ve metronun hareketlenmesi için beklemeye başladım. Çok geçmeden hareketlendi ve hızlıca ilerledi.

Mesela şu metrolardaki yolcu bıraktıktan sonra aracın gittiği yeri de merak ediyordum. Bu merakım için sırf elektrik mühendisi falan olmayı isterdim. Garip meraklardı ama merak ediyorum işte. 

Ege Üniversitesi durağında indim. Metro okula bir kaç adım mesafedeydi. Okulun bu özelliğini seviyordum. İzmir sokaklarında dolaşmıyorduk en azından.

Okula doğru yürüdüm ve sınıfıma girip oturdum. Sanırım tek geç kalan da ben değildim, sevgili bölüm hocamız da geç kalmış demek. Boşuna koşturmuşum yani.

Üniversitenin tek iyi yanı herkes kendi derdindeydi ve gerçekten artık olgunlaşmamızdı. Lise gerçekten iyi değil. Bir sürü aptal insanlarla uğraşmak gerçekten çok zor ve onlara kendi fikrini kabul ettirmek çok zor. O yüzden lisede genellikle sessiz taraf oldum. 

Bölüm hocamız nihayet geldi ve derse girdiğimizi bildiren bir nevi yoklama olan kağıdı imzaladım ve derse başladık. Bölümün derslerini seviyordum ve hepsi iyiydi. 

Hoca sonunda kağıdı aldığında yerine geçip konuşmaya başladı. Onu dikkatle dinledim.

''Arkadaşlar size müjdem var, size proje ödevi veriyorum...''

Sınıftaki topluluktan projenin istenmediğini belirten nidalar dolarken hoca bir el işareti ile nidaları sessiz bıraktı.

''Mimarlık bölümünün en sevdiğim yanı da bu. Siz hep oturup sayfalarca yazılar yazacağınızı sanırsınız ama iş aslında öyle değildir. Evet yine yazacaksınız fakat bu sefer daha başka. Gezeceksiniz, göreceksiniz..''

Bay Stalker!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin