7. Bölüm.

51 9 3
                                    


Derin bir nefes aldım ve 3 yıl önceki yaşadıklarım aklıma ilk kez gelmişti. Bir tarafım Ata'ya güven bu defa daha mutlu olacaksın, o da senin yaşadığın şeyleri yaşıyor bu kez sen yaşatıyorsun birine dese de diğer tarafım erkeklerin hiç birine güven olmayacağını vurguluyordu. 

Benim pişmanlıklarımın arasında babam vardı. Bir baba küçük kızının pişmanlığı olur muydu? Bu kadar acımasız olabilir miydi hayat?

Sanki kader babamın pişmanlığı yetmiyormuş gibi bir başka daha pişmanlık vermişti. Mert Can Karademir.

Kendisi en büyük pişmanlığımdı. Babamla ikisi yarışırlardı bu konuda. 

İlk defa bir erkeğe ondan hoşlandığımı söylemiştim. Lanet olsun ki bunu yapmıştım. En yakın arkadaşımın gazına gelmiştim ve hoşlandığım çocuğa yani Mert'e açılmıştım.

Aslında yakın arkadaşım Özlem, Mert'e mesaj atmış ve benim ondan hoşlandığımı söylemişti. Öğrendiğimde ne kadar Özlem'e  kızdıysam da bir yanım seviniyordu. En azından Mert beni kabul etmese bile içim rahat olacaktı. Keşke ona açılsaydım gibi düşüncelerden bir nevi kurtulmuştum ve Allah da bana onun ne kadar karaktersiz bir insan olduğunu göstermiş.

Bana mesaj attığında ise hem ne diyeceğimi düşünüyor, hem de ya beni kabul etmezse daha çok üzülürsem diye kendi kendime bu düşünceleri takıp strese giriyordum. 

En sonunda Özlem'in dediklerini onayladığımda ise Mert'in aptalca şaşırmasına şaşırmıştım. Sonuçta yakışıklıydı neden onu sevmesinlerdi ki?

Böyle düşününce kıskançlık krizlerim de baş göstermiş hem çikolata yiyor hem de Mert'e yazmaya çalışıyordum.

''İtiraf etmek benden, çıkma teklifi etmek senden o kadar ileriye gidemem.'' dediğimde aslında onu denemek için söylediğimi inkar etmiyordum.

Çirkin bir kızdım, kusurlarım fazlasıyla vardı ve erkekler bana bakmıyordu. Hiç bana yürüyen bir erkek olmamıştı. Benim hoşlandığım çocuklar olmuştu ve hep onlar beni kandırmıştı. Ama Mert'in ki daha ağır gelmişti.

Çok geçmede ondan bir adım gelmişti.

''Sanem, gerçekten sevgilim olur musun?''

Bu sözler öyle mutlu etmişti ki beni, hem mutluluktan hem de şaşkınlıktan hıçkırarak ağlayarak Özlem'e  sarılmıştım. 

Artık tamamen benim de bir sevgilim vardı!

O günün ardından  bana beni sevmediğini, bu işe 0 duyguyla girdiğini söylediğinde de yıkılmıştım. Bir insan bu kadar acımasız olur muydu?

''Sorun değil, ben beni sevmen için çabalarım.'' demiştim.

Gerizekalı gibi aman o kırılmasın, aman o incinmesin diye kelimelerimi özenli seçiyordum.

Bu süreçte de çok mutsuzdum ve bu yaşadığım şeyler yetmezmiş gibi kendini en yakın arkadaşım sanan aptal arkadaşlarım sözde beni üzmemek adına ondan adam olmayacağını, onun beni sevmediğini aksine kullandığını, benim bir gurursuz olduğumu söylüyorlardı. O yüzden onun bu işe 0 duyguyla girdiğini onlara anlatmak yerine İrem'i tercih etmiştim.

İrem'e anlatmadan önce bu dert benim içimde büyümüştü ve bu dertle nefes almak oldukça zordu.

İrem, ona anlattığımı asla vazgeçmeyeceğimi, Mert'in eninde sonunda beni seveceğinden emin olduğunu söylemişti. Bu sözler içime bir ümit serpmişti ve çabalamaya başlamıştım.

Bazen Mert sinir bozucu bir derece soğuk oluyordu, görüyor yazmıyordu. Bu zamanlar da İrem'e anlatıyordum ve o da işin iyi yönünden bakmamı hep öğüt veriyordu. Belki yorgundu?

Bay Stalker!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin