HİLAL'İN AĞZINDAN
Kulübeden içeri biri girdiğinde ikimizde kafalarımızı kapıya çevirdik
Yiğitle aynı anda"İclal?"
"Emre?"
Şaşırarak İclal'e baktım
"Ne zaman geldin sen? Ayrıca beni nasıl buldun??"
İçimdeki özlemle kalkıp sımsıkı sarıldım
"Çok özledim yaa" İclal gözlerini devirip
"Yaa tabi canım o yüzden arayıp soruyosun"
Mahcup gözlerle ona bakıp
"Valla zamanım olmadı kız düğün işleri falan hem bu yanındaki uşak kim"
Diyerek imali bir şekilde İclal'e göz kırptım. Adını bilmediğim ama her yönüyle ben buradayım diye bağıran çocuk İclal den önce davranıp
"Bu şahsiyetle hiçbir bağlantım yok, olmasında zaten. Allah düşmanımın başına vermesin. Yiğit'in arkadaşıyım ben."
Bunlar kapıda ne yaşadılar ya da yolda.. Aslında çok tatlı bir çift olabilirler. Bunu aklıma not ederken
İclal"Düğüne gelmiştim olanları öğrenince merak edip seni bulmaya çıktım malesef arabamı almadığım için bu insan evladı da -Yiğit di galiba- onu merak ettiği için beraber geldik oda sahildedir falan dedi senin arabanı da görünce burda durduk."
Yiğit yerden kalkarak Emre ile erkeksi bir biçimde sarıldılar. Emre:
"Hadi artık gidelim herkes sizi merak ediyor."
Aklıma olanlar gelince derin bir nefes aldım..
"Olanların hepsini eve gidince anlatıyosun özellikle de şu çocuğu"
İclal'in tripli sesine karşın başımı salladım.
Hep birlikte kulübeden çıkıp arabalara bindik ve düğün salonuna geri döndük.
Geldiğimizde sadece yakın kişiler kalmıştı, onlarda kapının önündeydi.
Arabadan inince direk abime sarıldım.
Yiğit mahcup bir şekilde abimin yanına gelerek"Kusura bakma abi.. seninde en güzel gününü mahvettim."
Abim elini Yiğit'in omzuna koyarak biraz sıktı
"Sıkıntı yok kardeşim. Konuyu zaten biliyorum. Hem senin suçun yok asıl benim teşekkür etmem gerek kardeşimi korumuşsun."
Yiğit tebessüm edip
"Ne demek abi senin kardeşin benim kardeşimdir."
Arkadan
"YİĞİT!!"
diye böğüren kişiye baktığımda Poyraz olduğunu gördüm. Bu çocuğun içinde gerçekten 'ayı' olmalı.
Arkasından ise kız arkadaşı hızlı adımlarla ona yetişmeye çalışıyordu.
Selin...
Güzel bir kızdı Poyrazla da yakışıyorlardı.
Poyraz geldiğinde sıkı bir şekilde Yiğit'e sarılıp"Yine oraya gittin dimi? Zevk mi alıyosun kendine acı çektirmekten."
Çok sessiz hatta fısıltısıyla kaçan şekilde söylemişti ama ben fazla yakın olduğum için duymuştum.
Yiğit ağlamanın üstünde yarattığı yoğunlukla boşvermiş bir şekilde"Hee mazoşistim ya ben zevk alıyorum."
Abim araya girdi
"Artık herkes evine dağılsın fazla yorucu bir gün oldu hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARSİS
Teen FictionArka tarafımda duyduğum erkek fısıltısıyla kafamı oraya çevirdim "Olum pudralısı daha az acıtıyomuş şu pembeliden alalım" duyduklarımla gülmemi tutmamış kahkaha atma noktasına gelmiştim. içlerinden daha sert olanı tek kaşını kaldırıp "sıkıntı mı va...