"İÇİMDEKİ DUYGU "

42 5 0
                                    

Komutan Ahmet çok sinirliydi yürana onu çok kızdırmıştı . Amerikalı askerler gidince hemen yürana' nın yanına geldi. " Sen ne yaptığını sanıyorsun . Delirdin mi..." Dedi diğer askerlerin yanında . Yürana böyle şeylere sinir oluyordu . Komutanına kaşlarını çatarak baktı. Ve onun üstüne doğru yürüdü . Komutan Ahmet biraz ürktü. Sonra yürana asker selamı vererek...
-Beni affedin komutanım yanlış yaptım. Dedi ve komutanını ikinci kez şaşırttı. Çünkü daha önce bir hata yapsa hatalarını görmezden geliyordu. Bırak özür dilemeyi , insanların yüzüne bile bakmazdı bile.
Komutan bu askeriyede ki en hırçın kızın yürana olduğunu biliyordu. Yine de biraz sakinleşti ve elini yürana' nın omuzuna koyacaktı ki bir anda vaz geçti. Çünkü onun erkekleri sevmediğini biliyordu . Oda asker selamı verdi ve .
- Aferin asker , hatalı olduğunu bilmen güzel ve bundan sonra hatalarını kontrol et . Unutma her doğru her yerde söylenmez.
- Emredersiniz komutanım.
Dedi yürana sonra iki kız arkadaşı dilek ve Nazife ona alay eder gibi bakınca yürana onlara ters bakarak.
- Neden ortada birşey yokken gülüyorsunuz . Komik olan birşey mı var.
Dilek botlarını silerken hafif bir tebessümle yüranaya baktı
- Komik olan sensin.
- Ben ve komik saçmalık..
- Farkında mısın o çocuk senin hayatına girmeseydi sen bugün komutandan özür dileyeceğine ona kafa tutardın ama yapmadın . Burada herkes senin nasıl biri olduğunu biliyor . Ama sen bugün hepimizi şaşırttın . Dedi ve nazife'de bunu başını sallayarak onayladı. O sırada Aşçı Selimiye teyze yürana' nın yanına gelerek ona .
- Kızım bir delikanlı seni görmek istiyor. Dedi yürana çok şaşırdı kimdi bu delikanlı . Abisi çok uzaklarda Murat hiç buralara gelmezdi . Hele ki ailesinden tek bir kişi dahi onu görmeye gelmiyordu. Ardından çavuş halis de koşarak ..
- Binbaşı biri sizi görmek istiyor.
- Bir delikanlı mı..
- Evet efendim siz nereden biliyorsunuz tahminlerinin çok iyi.
- Saçmalama Selimiye teyze söyledi. Neyse çağır gelsin.
- Emredersiniz binbaşım..
Yürana cama doğru yürüdü . O sırada yavaş adımlarla biri içeri girince​ arkasını döndü. Birde kimi görsün bu mustafa idi. Yağmurda ıslanmış elinde bir torba ile gelmiş . Yürana o kadar şaşırmıştı ki hayatı boyunca abisinden başka kimse onu görmeye gelmemişti. Mustafa yüranaya yaklaşarak. Torbayı verdi. Yürana torbayı açtı içinde iki kap vardı kapları açtı ve içinde sütlaç vardı hemde tarçınlı. Mustafa.
- Düşündüm ki beraber yersek daha iyi olur .
Şaşkınlıkla önce tatlıya sonra Mustafa'ya bakarak.
- Ne.....!!
- Annen evde sütlaç yaptı . Öğrendim ki sen sütlaçı çok seviyormuşsun , bende sana sütlaç getirdim.
Dedi ve o sırada yürananın elleri titriyordu , ve gözleri doldu. Çok şaşırdı ve daha önce hissetmediği bir duygu hissetti " mutluluk" bu kelime ona yabancı gelse de o yine de kendini iyi hissetti. Mustafa'ya tek bir kelime edemedi. Oradaki herkes hafif bir tebessümle yüranaya güldü. Çünkü erkekleri sevmeyen kız bugün çok farklı. Yürana Mustafa'nın ıslak olduğunu görünce halis' den bir üstüne tişört ve sıcak bir palto getirmesini istedi. Mustafa biraz çekindi. Ama sonra
- Buraya beraber yiyelim diye mı geldin..?
- Hem evet , hem hayır....
- Nasıl yani.....
- Yani bir açıdan seni görmek için de geldim.
- Beni neden görmek isteyesin ki ...
Evde ki huzur sana yetmiyor mu...?
- Artık sen olmadığın için evde pek ses yok .
- Ne güzel işte rahatsın bundan ne gibi bir sorun olabilir ki...
- Her gün seninle kavga etmeye o kadar alışmışım ki artık yanlız kalmak bana huzur vermiyor.....
- Şey bu tatlı için çok teşekkür ederim.
Ne kadar aptalsın .....
- Biliyorum insan sevince bir hayli aptal oluyor.
Yürana çok şaşırmıştı . Ne demek istedi şimdi bu. Biraz yanakları kızardı. Ve yere doğru ayaklarını oynatarak . Etrafına baktı. Mustafa ise
- Utandın değil mi ....
- Hayır .. nereden çıkartıyorsun bunları...??
- Ayaklarından. Ne zaman utansan yada sinirlensen ayaklarınla oynuyorsun.
- Benim hakkımda birşey bildiğini mi sanıyorsun. Daha beni üç aydan beri tanıyorsun hakkımda ne bilebilir sin ki...? Ben ailemin 20 yıldır yanındayım ama onlar beni çözemediler sen beni üç aydan beri tanıyorsun .
- Bazen bir insanı tanımak için 20 yıl gerekmez . Bir insanı bir günde bile tanıyabilirsin..... Bunu sakın unutma ....
- Tamam ...!
- Kızdın mı ...?
- Hayır .....
- İyi o zaman ....!
- Mustafa sen kızdın mı ...??
- Hayır ......
- O zaman sorun yok .
- Evet yürana sorun yok....
Dediler ve yağmurlu havada çaylarını yudumladılar.
Aslında Mustafa çok doğru söyledi . Bir insanı tanımak için 20 yıl gerekmez, istesen 2 günde bile tanırsın.......

Ne Seninle ,Nede Sensiz .  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin