2. Bölüm

251 21 2
                                    

ARKADAŞLAR BENCE HİKAYE SÜPER AMA VOTE ÇOK AZ NEDEN ?

2 HAFTA SONRA

JOLENE’NIN AĞZINDAN

Evimizin balkonunda oturmuş yıldızların gecenin karanlığında parlamasını izlerken her nefes alışverişimde ağzımdan dumanlar süzülüyordu. Londra’da yine soğuk bir geceydi. Üzerimdeki hırkaya birazda olsa ısınabilmek için sıkıca sarındım. Oluru yoktu, hala ellerimin titrediğini hissedebiliyordum. Soğuk ve sert bir şekilde esen rüzgâr saçlarımı dalgalandırırken ağlamamak için dudaklarımı ağzımın içine çektim. Eğer benim gibi harika bir mektup arkadaşına sahip olsaydınız ve o bir anda size mektup atmayı kesseydi sizde benimle aynı duruma gelirdiniz muhtemelen. Boğazıma oturmuş olan yumruyu hissedebiliyordum, her ne kadar ağlamak istemesem de. Bir saate yakındır balkonda öylece dikilerek gökyüzünü izliyordum. Balkonda duran masanın üzerinde onlarca yazılmış ve üstü karalanmış kağıt vardı. Bana cevap atmadığı için ona üçüncü mektubu atmayı düşünüyordum. Aynı zamanda başına bir şey gelmiş olma ihtimalide beni korkutuyordu.

Vücudumun etrafına doladığım ellerimi yavaşça açarak yeniden masaya oturdum ve belki bugün onuncu defa kalemi elime aldım. Ne yazmalıydım, nereden başlamalıydım gerçekten bir fikrim yoktu. Elimi beyaz kâğıdın üzerine bastırdığım onda düşüncelerim ister istemez ardı arkasına sıralanmaya başlamıştı.

“Sevgili Justin,

Bunu sana yollayıp yollamamak konusunda gerçekten çok kararsızım çünkü attığım iki mektuba da cevap vermedin. Böyle olunca ister istemez aklıma kötü şeyler gelmeye başladı. Sana bir şey olmuş olmasından korkuyorum, beni anlayabiliyor musun? Eğer oradaysan ve bunu okuyorsan, lütfen bana bir cevap yaz çünkü kafayı yemek üzereyim. Diğer yandan kalbini kırmış olabilme ihtimalimi de düşünüyorum. Keşke sana attığım mektupların bir kopyasını saklasaydım, böylece kırıcı bir şey söyleyip söylemediğimden tamamen emin olurdum.

Korkuyorum Justin… Senin mektupların bir türlü gelmek bilmiyor ve ben sürekli seni düşünüyorum. Artık arkadaşlığımı istemiyor olabilir misin? İnan bana geceleri doğru düzgün uyuyamıyorum bile. Bu çok farklı bir his. Bu sana anlatabileceğim bir şey bile değil.

Hayatıma bir şekilde girdin ve yaralarımı sardın. Çok uzaktaydın ama yanımdaymışsın gibi hissettiriyordu. Başımdan geçen her şeyi sana anlatmak istiyordum, yalnızlığımı alıp götürmüştün. Şimdi bakıyorum ve sen yoksun. Kendimi yeniden eski Jolene gibi hissediyorum. Kimse tarafından umursanmayan, düşünceleri bile alınmayan o kız…

Ve eğer bunu okuyorsan Justin, seni ve arkadaşlığını çok özledim. En kısa zamanda bana yeniden yazmanı umuyorum.

Sevgiler, Jolene Green.”

 

Mektubu bir kez daha okuma gereği duymayarak katladım ve zarfın içine yerleştirdim. Eğer okursam vazgeçeceğimden emindim. Üstüne gitmek istemiyordum ama beni endişelendiriyordu. Omuzlarımı öne düşürerek kafamı masanın üzerine koydum. Artık soğuğu bile hissetmiyordum. İçimden sadece çığlık atıp bağırma isteği geliyordu. Yapamayacağımdan, sadece sustum.

Kime ait olduğunu bilmediğim bir çift el omzuma dokunduğunda, kafamı panik içinde masanın üzerinden kaldırdım. Tabii ya Jonah, başka kim olabilirdi ki? Gözlerimi devirerek ona ters bakışlar attım.

While Your Lips Are Still RedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin