YAŞAYAN ÖLÜLERİN ŞAFAĞI -5

72 12 3
                                    

Medya en müthişinden Rick baba. ^_^

"ÇINAR!"

En yüksek haykırışımı yapıp olabildiğince hızlı beş metre ötedeki dostumun yanına koştum. Fakat çok daha önemli bir sorun ise yaşayan bir ölünün  üstümüze gelmesi idi. Lanetli yaratıkların verdiği öfke ile ilk yaptığım taktiği yeniden denedim. Zombinin dizine atik ve güçlü bir tekme atmak işimi çok daha kolaylaştırıyordu. Zombi yere serilince bıçağı kafatasına sapladım. Saplamamla birlikte zombi olunca daha da koyu olan katran rengindeki kan yüzüme sıçradı. En kötüsü de bu olmalıydı zaten. Yüzümü giydiğim tişört ile temizledim , midemin bulanmasını biraz olsun yavaşlatmaya yetip artmıştı. 
 
  Sırt üstü yatan Çınar'ın astım spreyini bulmak için onu yan tarafına doğru döndürdüm. Siyah çantanın fermuarını hızlıca açıp gözlerimi dört açarak astım spreyini aradım. Bir dakikalık aramadan sonra çantanın içinde gizli bölmede duran gri renkli spreyi elime aldım. Çınar da öksürmeye başlamıştı bile.

" İyi olacaksın Çınar , geçecek şimdi."

" Öhö öhö öhö öh..."

Çınar'ı sırtından kavrayıp hafif yukarıya kaldırdım , spreyi de ağzına koyup sıktım. Öksürükleri yavaş yavaş kesilmeye başladığı için içim biraz olsun rahattı. Çınar'ın yanına oturmuş 'Bağcılar Oturuşu' yaparken hırlama sesleri pek de yabancı gelmemişti kulağıma. Arkamı dönmem üç zombinin yaklaştığını görmeme vesile olmuştu.

" S*kt*r!"

Ne yapmam gerekirdi? Yoksa bir zombi öldürmek ile zirvede mi kalmıştım? Çınar'ın nefes alış verişi yavaş yavaş düzeltirken zombiler üzerimizdeki etkisini arttırmaktan sakınmıyordu. Yolun iki yanında da evler vardı arkamızdan yaklaşan zombilerin bir dakikada yanınızda bitmesi elde tutulur bir şeydi.

" Haydi Bismillah!"

Deyip Çınar'ın bir elini omzuma attım , zombilerin koşmaması lehimize olan bir şeydi. Tanrı her şeyi bizi düşünüp yaratıyor sonuçta.  Tanrı kimseye taşıyamayacağından  fazla yük yüklemiyor.

Benim desteğim ile yürüyen Çınar zaman ile ayılmaya başlamıştı bile. Büyük bir oh çekmeme de vesile olmuştu.

" Bir an uyanmayacaksın sandım. Şakacı çocuk seni. Hihihi..."

" Dalga geçmenin vakti mi? Sitem ettirme şimdi beni. Ee şimdi nereye?"

Bu soru hakkında bayağı bir süre düşünmem gerekir fakat sıradan bir zaman kesitinde olmadığımızdan hızlı karar verip uygulamaya koymamız gerekiyor. Savaş meclisi gibi.

" Bu olay istikametten şaşacağımız anlamına gelmez değil mi?"

" Gelmez..."

Gideceğimiz yere -okula- bir sokaktan öte bir şey kalmamıştı. Geçen zaman , beş dakika bile dahil , Çınar'ın iyileşmesini ve bana yüklenen yükünün azalmasını sağlamıştı. Çınar omzumdaki elini çekti ve kendi egemenliğinde yürümeye başladı.

  Kalan bir sokağı da geçmiş okulun önüne gelmiştik. Okul diğerlerine kıyasla daha küçüktü. Bahçesi de öyle. Okulun etrafında demirler ve demirler arasında kalan büyükçe kapıdan içeri girdik. Bahçe oldukça sakindi. Ne öğrenci ne de zombi vardı.

" Bu olay çok çabuk büyümedi mi?"

Cevap vermemi bekleyen Çınar yüzünü olaylara aşmış gibiydi.

" Evet çok çabuk bitiverdi. Bu küçücük yerde bile kendini hissettirmesi bir haftayı almadı. Büyük şehirleri düşünemiyorum."

" Farkında mısın bilmem ama internet , elektrik , su hiçbiri kesintiye uğramadı. Düşünüyorum da 1 Nisan şakasını geç yapmayı mı hedeflediler acaba?"

" Keşke öyle olsa fakat olmadığını ikimiz de biliyoruz. Eğer iyi hissediyorsan okula girelim. Ne dersin?"

" Ben iyiyim. Ahmet amca yoksa kantini soyalım bence ilk işimiz bu olmalı. Bize attığı kazıklara bedel olur!

  Yeni okulumun ilk yılını sonlandıramadan salgın patlak vermişti. Sadece iyi geçindiğim beş altı kişi dışındaki insanlara yabancıydım. Okul sıkıcı olsa bile çoğu kişinin bahsettiği 'Okul sıkıcı ama ortam iyi.'  genellemesi bende de vardı. Bir de iyi arkadaşlar dışında kendini bir şey sanan burnu havada insanlar da yokluğunu hissettirmiyordu hiç.

***

Çınar ile okulun bahçesinde bulunan ana kapıdan içeri girmeyi umduk. Fakat ummakla kaldık. Siyah ikili geniş demir kapıyı ittirmek çare olmuyordu. Camlar siyah olduğundan içeriyi görmek de pek mümkün olmuyordu.

" Sanırım Ahmet Amcanın kantini soyamayacağız bugün."





YAŞAYAN ÖLÜLERİN ŞAFAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin