İlk olarak yatakların bulunduğu odadaki iki yarı küçük dolabı salondaki camların önüne yatay bir şekilde koyduk. Kırık camın önüne de dolap koyunca içerisi neredeyse görünmüyordu bile. Salondaki iki pencere geniş ve yere yakındı. Diğerleri ise bir canavarın geçebileceği cinsten değildi. Bu yüzden sadece salondaki pencerelerin önüne barikat kurduk.
Geceden sabaha kadar bunlarla uğraşmak bizi yormamış değildi. İşimiz bittiğinde ilk yaptığım şey akıllı telefonumdan dünyada ne döndüğüne bakmaktı. Ama operatörüm buna izin vermedi.Paketinizdeki internet hakkınızın %100 ünü kullandınız.
" Çınar , internetini paylaşır mısın? Son dakika haberlerini bakacağım da."
Çınar soruma cevap vermemiş fakat eline telefonu alması sorumun cevabını olumlu hale getiriyordu. Yarım dakika içinde Çınar'ın internetine bağlanmış bulunmaktaydım. Telefon kilidini açınca ilk iş Facebook'ta neler olduğuna bakmaktı. Çoğu kişi dudağını büzüştürmüş ve poz vermişti. Sayfayı yenilediğim halde en yeni paylaşım iki gün öncesine aitti. Sanırım herkes benim gibi operatör kurbanıydı. Takip ettiğim yerel haber gazetesinin haber başlığını gördüm.
Ölüler Diriliyor...
Daha fazla meraklanmamak amacıyla hemen habere tıkladım. Sayfanın yüklenmesi uzun sürmedi.
ABD'nin ileri gelen gazetelerine göre insanların son günlerdeki davranışları ANSD Enfeksiyonu ile ilgili. Hatta bir profesör onlara Zombi bile dedi. İşte o makale;
Evet. Bu örnekte, virüs insanı zombi yapıyor. Beyne yaptıklarının sonucu olarak, zombiler karmaşık kararlar veremiyor. Beyincikteki sorundan ötürü doğru düzgün yürüyemiyor. Ve anlaşılamaz şekilde, insan eti yeme isteği duyuyor. Sarhoş birer timsah gibiler. Akıllı değiller, kim ya da ne olduklarını bilmiyorlar. Virüs, diğer hastalıklara karşı korumayı da yok ediyor ve taşıyıcı, virüsü başkalarına yayma isteğine kapılıyor.Üst yönetim ise evlerimizde kalmamızı ve sadece silahımız varsa onlara yaklaşmamızı söylüyor. Unutmayın etkisiz hale getirmek için iki yaşamsal organ işlevini yitirmeli. Kalp ve beyin.
" Vay anasını! Çınar gel de oku şu haberi."
Çınar makaleyi iki dakika gibi bir sürede okudu. O da benim gibi şaşırmış olacak ki gözleri yuvalarından çıkacakmışçasına bana döndü.
" S*çtık!"
" Bence de. Peki ne yapacağız? Eve yemek mi depolasak?"
" Aynen Ege tam on ikiden yakaladın. Bir de marketin bir arka sokağında av bayii var. Yarın gidip bir şeyler alırız."
" Sağ sağlim bi' uyuyalım da!"
Yatmak için odaya giderken kapının önünde duran kanepe içimi rahatlatmıştı fakat kapıyı kilitlemek de kötü bir şey olmayacağı için kapıyı kilitleyip yatağıma gitmeyi umdum. Çınar'ın nidaları ile hayata gözlerimi açtım.
" Hadi Ege! Yapacak görevlerimiz var."
Cevap vermek yerine boş gözlerle ona baktım. Fakat bunun ne anlama geldiğini anlamadığı için konuşmak zorunda kaldım.
" Saat 08.20 ne istiyorsun. Mümin kardeşim?"
" Sen bilirsin , canavarlar bizi diri diri yerse suçlusu sensin o zaman."
Dediklerini takmayabilirdim fakat son söyledikleri gayet haklıydı. Dünya artık eski dünya değildi ki!
" Tamam geliyorum."
Dedim , sıcacık yatağıma veda ettim ve evin salonuna geçtim. Bugün çarşamba fakat okula gitmek akla mantığa sığmaz değil mi? Mutfaktaki ekmeklikten iki dilim ekmek alıp üzerine vazgeçilmezim olan çikolatayı sürdüm. Peripella . Afiyetle yerken Çınar da yanımda bir şeyler yedi. Hazır olduğumuzda kanepeyi geri çekmek yerine yattığımız odanın camından çıktık. Ne yani kanepeyi çekip onla mı uğraşsaydık?
Yolumuz pek uzun değildi beş dakika içinde av bayiine vardık. Sanki dışı seksenlerden kalma bir esnafı andırıyordu. İçi de pek farklı değildi. Kapı açılınca kapıya bağlı olduğunu düşündüğüm çan kısa bir süre çaldı. Dükkanın arka odasından orta yaşlarda bir amca çıktı.
" Hoşgeldiniz gençler. Tahmin edeyim kendinizi koruyacak bir şey istiyorsunuz. Öyle mi?"
" Evet amca. Durumu sen de biliyorsun kader mahkûmu mu olalım. Nelerin var?"
Amca dükkanda durduğu tezgahın arka tarafındaki rafları kurcalayıp iki farklı bıçak çıkardı.
" İki alternatifim var size . Birincisi bu bıçak oldukça sağlamdır , iki kenarı da tırtıklı. İkincisi ise ucu biraz oval bunu denemedim. Pek de önermem. Fakat sizin seçiminiz."
" Peki fiyat konusu ne olacak?"
Amca yüzünü buluşturdu.
" Ne parası yavrum , o kadar da paragöz değiliz. Dünyanın sonu gelmiş siz ne diyorsunuz."" Hakkını helal et amca."
" Helal olsun."
Amcadan helallik istedikten sonra ilk gösterdiği bıçaktan iki adet aldık. Yolumuz şimdi markete gidip evi yiyecekler ile donatmak olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN ÖLÜLERİN ŞAFAĞI
FantascienzaOkul yok... Teknoloji yok... Artık dostluk ve umut var. İlk Bölüm 26 Mart 2017