Umut tükenmişliği ile yüklenmiş iç sesim geri dönmemi ısrar etmememi istiyordu. Çınar'a gözümün ucuyla baktığımda onun gözü de aynı şeyden bahsediyordu.
" Ne yapalım? Hava kararmadan eve dönsek daha iyi olur."
Çınar bir yandan kafasını salladı bir yandan da "Haklısın." Dedi.
Okulun önünden ayrılma kararında birleşip geri dönüyorduk ki giriş kapısının gıcırdısı ve ardından da bir ses duyuldu. Yabancı değildi.
" Hey Ege , Çınar buraya!"
Duyduğum ses ile arkamı dönmem bir oldu. Kapıda okuldan iyi anlaştığım iki üç kişi arasından Melih vardı. Hızlı olmamız için bize el hareketi ile durmadan 'Hadi gelin' hareketini tekrarlıyordu.
Koşmadan önce Çınar'a baktım biraz önce geçirdiği krizden dolayı koşmasına pek olumlu bakmıyordum. Çınar'ın bir elini omzuma koydum ve benden destek almasını sağlayarak hızlı yürümesini sağladım.Aradan iki dakika geçmeden zombisiz bir şekilde okulun içine girmiştik. Aklıma ilk gelen soru Melihlerin burayı güvenli hale getirip getirmedikleri idi. İçeri girdiğimizde Melih demir kapıyı kapatıp ardına kocaman ağır olduğu belli olan masayı ittirerek yerleştirdi. Merakıma yenik düşüp sorumu sordum.
" Melih , burayı güvenli hale getirdiniz mi? Kapılar camlar vesaire sağlam mı?"
" Sen onları dert etme Ege. Salgın olaylarından bir gün sonra okula gelmeyenler çoğunluklataydı fakat benim gibi gelenler de tek tük vardı. Okulda sadece sabah ilk gelen hademe gelmiş kapıyı açmıştı onun dışında okulda ne öğretmen vardı ne de idare. Hiç kimse yoktu. Bizde öğretmenler odasına geçip televizyonu açtık. İşte her şey o an başladı , haberler olduğunuz yerlerin kapılarını vs. Güçlendirin diye uyarılarda bulunuyordu. Biz de bunu duyunca okulun iki ana kapısını da masalar ve sıralar ile sağlam hale getirdik. Diğer kapıyı tamamen kilitledik. Kantindeki yiyecekleri idareli olarak kullanma şartı ile yemeye karar verdik. Okulun jeneratörleri de var yakıt konusundan da sıkıntı yok. Yani güvendeyiz."
" Emin ol güvendeyiz. Bu kadar önlem ile güvende olmamak acıtırdı insanı."
Melih dediğime tebessüm edip okulun koridorundan ilerliyor biz de arkasından ilerliyorduk. Sandığım kadarıyla öğretmenler odasına gidiyorduk.
Melih sanki hafızamı okumuş gibi konuştu:" Şimdi öğretmenler odasına gidiyoruz. Yabancılık hissetmessiniz emin olun. Okul bizim tayfa tarafından işgale uğradı ha bir de hademe amca var."
" Ciddi misin? Serhat , Kenan , Egemen onlar mı var?"
Melih kafasını onaylar biçimde yukarı aşağı salladı. O zamansa burda canımız sıkılmayacak diyebilirdik. Onlara gelirsek. Egemen okulun şamata öğrencilerinden biri insanlara hiçbir zaman tepeden bakmaz , komiktir. Kenan ve Serhat'a gelirsek. Okulda ikisini ayırmak imkansız diyebiliriz . Sevgili diye dalga geçen bile var fakat onlar böyle şeyler söyleyenlere aldırmıyorlar. Melih de benzer özelliklere sahip. Zaten okulda tek takıldığım grup da bu insanlar.
Uzun koridoru aşınca öğretmenler odasına gitmiştik. İçeride saydığım kişiler eksiksiz duruyordu. Televizyon açık fakat bant yayın yapan bir haber kanalı açıktı ekranda. Odaya girince hepsi ben ve Çınar'a baktı." Hoşgeldiniz. Şimdi tayfa tam oldu." Dedi Kenan.
Çınar da ben de Kenan'ın selamına karşılık verince kendimizi bir kanepeye attık. Gözüm yine televizyondaki bant yayına gitmişti. Hep aynı anonsları yapıyorlardı. Acaba bu yayını kaydedenler yaşıyor mu?
" Ahmet amcanın kantin duruyor mu? Sahi duruyordu unuttum.!"
Çınar'ın sorusunu duyunca gülesim gelmişti. Okula giremeyince ' Bugün Ahmet amcanın kantini soyamayacağız galiba.' demiştim. Fakat herşey bir dakikada bile değişebiliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN ÖLÜLERİN ŞAFAĞI
Science FictionOkul yok... Teknoloji yok... Artık dostluk ve umut var. İlk Bölüm 26 Mart 2017