Luke homurdanarak ayağa kalktı. Ben de kalktığımda Dylan bana, "Nereye gidiyorsun?" dedi. Emm, ne desem?
Gözlerimi Jake'den ayırmayarak, "Geliyoruz, hemen," dedim. Hızlı adımlarla Luke'un arkasından gittim. Onu kapının çıkışında yakaladım. Luke bana soran gözlerle baktı.
"Ne yapıyorsun?" dedi bana.
"Ben de Jake'i tanıyorum," dedim mırıldanarak. Kaşlarını çattı, eminim kafasında şu an binlerce soru belirmiştir. Ama şu an beni soruşturmaya vakit yok çünkü şu an Jake'i öldürmeyi planlıyorum.
Luke kapıyı açtı ve dışarıya çıktık. Tam karşıya geçicektik ki bir araba hızla önümüzden geçti. Luke aniden elini aşağı çapraz halde kaldırdı, beni korurmuş gibi. Aslında iyi yaptı çünkü koşacaktım. Yol boşaldığında karşıya geçtik. Jake'i gördüğüm an hızlı adımlarımla yanına gidip onu göğüslerinden ittim. Şu an Luke hiç umurumda bile değildi.
"Sen ne hakla benim odama girip gereksiz notlar koyuyorsun!" dedim hırlayarak. Jake'in tepkisi öyle bir gıcıktı ki, bana resmen başladık gene dermiş gibiydi, gerizekâlı. Şu an ne kadar Luke'un kafası karışmışsa, benim için önemli değil. Şu an Jake'e bütün bunları ödetmek istiyorum.
Aslında şu an her şey karışık. Ben Jake'e geldim çünkü onun bana olan aşkı meselesi yüzünden. Luke'un ne için geldiğini bilmiyorum, daha doğrusu nereden tanıştıklarını. Ve acaba Jake neden buraya geldi? Bana mı yoksa Luke için mi? Karma.
"Senin odana mı giriyor?" dedi Luke. Luke'un dediğini aldırmadan Jake'e kızmaya devam ettim.
"Benim neden ondan ayrılmamı istiyorsun bilmiyorum ama boşuna yapıyorsun. Hayatta ayrılmam ben, anlıyor musun!" Son iki sözümü yüksek sesle söylemiştim. Luke'a döndüm. Ona hırlayarak, "Benim senden ayrılmamı istiyor," dedim. Ama Luke kayıtsız duruyordu. Şaşırtıcı, sinirli bir şekilde kayıtsızdı. Ama eminim kafasında binlerce küfür ve soru vardır.
"Naomi, bizimkilerin yanına git," dedi Jake'e düşmanmış gibi bakmaya devam ederek.
"Ne?" dedim şaşırtıcı bir şekilde. Hah, şimdi de benim gitmemi mi istiyor yani? Ben burada şu an onu nasıl öldüreceğimi planlarken Luke benim gitmemi mi istiyor?
Luke bana döndü. Bana ciddi bir şekilde baktı. "Naomi, gitmen gerekiyor. Lütfen, benim için."
Gözlerindeki bu bakış beni ürküttü doğrusu. Yüzü sakin gözüküyordu ama gözleri... ve bir de benim için demişti.
"Onunla işimi bitirdikten sonra," dedim mırıldanarak. Beni ürkütse bile, hayır. Jake bana kötülük yaptı. Bana kötülük! Luke iç geçirdi ve başka yöne baktı. Ben de Luke'a döndüm. Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Jake'in karşısına geçtim, tam yakınına.
"Beni öpmen, beni koruyamaz. Aksine, soğutur. Hatta nefret ettirir." Bu sözlerimi Luke'un duyamayacağı bir şekilde söylemeye çalıştım ama Luke'un 'Ne?' dediğini duymustum. Luke kolumu tuttuğunda hemen arkama döndüm ve ona ciddi bir şekilde baktım. "Hayır, burada yapma."
Luke bana bir süre sinirlice baktığında kolumu bıraktı. Ben de Jake'e geri döndüm. Jake kulağıma eğildi.
"Luke hakkında daha çok bilmediklerin var, Naomi. Onun isminden endişelenmeye başlayabilirsin mesela," dedi fısıldayarak. Tekrar doğruldu ve sahte gülümsedi. Ona baktım, ne demeye çalışıyor bu şimdi? Manyak mı? Delirmiş!
Homurdanarak arkamı döndüm ve tekrar kafe'ye gitmeye karar verdim. Sağ ve soluma bakmadan karşıya geçtim. Geçerken iki araba zorla durmuştu, ve kornalar çalmıştı. Sonra birkaç bağrışmalar vardı. Kafe'ye girdim ve yerime oturdum. Tabii, hemen bana sorular yağdırdılar. Hiç cevap vermedim, aklım Jake'in saçmalıklarıyla doluydu. Fakat susmaları için birşeyler demeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür Kız
JugendliteraturAdı Naomi Queen. Kendisi 16 yaşında. Üç tane sıkı dostları var: Mason, Dylan ve Josh. Evet, hepsi erkek. Ama önemsemiyor. Ve bir abisi var, Nathan. Kızı engelleyen tek şey aşk olacak. Ama aşık olunca değişecek ve özgürlüğünün peşinde koşmayı bırak...